burdan devam edelim.
burdan devam edelim.
XTRADERX
çarşamba günlük VoB RO-destek TA-direncler;
65875/66250/66700
65500
65200/64600-64200
dun aksam ROTA'mızda verdıgımı 65500 ustunde olusabılıcek agrasıf alısları bugun gerceklestırdıler ve 662** lere kadar 700 puanı dusundugum ve bekledıgım gıbı korkutarak aldılar
daha sonra gune baslarken dırenc olan 65500 destegı destek gorevıne cekıldı ve ustunde kapanıs yaptık
yarında 65500 un ustunde-mi? altında-mı? hareket devam edecek bunu ızleyecegız
65500 altına sarkar ve ustune atamadan dvm ederler ıse 64600 hedefe gırecektır
ancak 65500/65200 ustunde kaldıkları surece ıse 66700 rakamı hedef konumunda kalıcaktır........
ve daha önceden yazdıgım endeksin şapkası yerindemi durucak yoksa yeni model şapkamı takıcaklar hep bırlıkte gorecegız.
65200 ler net sekılde asagı gecene kadar gun ıcı tradeler dısında sort pozısyonlar dıkkatlı olmalıdır.........65200 altına sarktıgı anda ve kapanısla teyıt edıldıgınde ıse long pozısyonlar dıkkatlı trade etmelerı zarar degıl kar getırıcektır....
Çok Uzman
Ağzında lokma varken suikast yapılmaz...
Suikast krokisi subayın ağzında.
Albay krokiyi çiğnerken basıldı.
Binbaşı krokiyi yutmaya çalıştı.
Isırırken kroki koptu.
Krokiyi boğazından çıkardılar.
Suikastçı krokiyi yedi.
*
Yersen...
*
“Valla biz vurduk” demelerine rağmen, şakır şakır asker vuranların PKK’lı olduğuna inanmıyorlar, suikastla suçlanan yarbaylar onuruna yediremeyip kendi kafasına sıkıyor... Bunlar hâlâ mahalleden geçen subayların peşinde.
*
Bakın, neymiş o suikastçının adı?
E.Y.B.
Olsa olsa, Embesil Yani Bu’nun kısaltılmış hali herhalde!
*
Çünkü, sanırsın, Mısır piramitlerinin gizemli dehlizlerinde yaşıyor Bülent Arınç, nerde oturduğu bilinmiyor... Halbuki, o mahalleye her gün önünde arkasında vaiyynn diye bağıran eskortlar, korumalarla geliyor, kapısının önünde de polis kulübesi var, anaokulundaki
çocuğa sor, aha şurası diye göstersin... Ama bizim albay suikastçı, elinde krokiyle
adres arıyor iyi mi!
*
(Kestane ağacına sırtını ver, 20 adım yürü, pastane var orda, dön ordan, ver sırtını pastaneye, 20 adım yürü, kestane ağacı göreceksin, arkasına sotalan filan.)
*
Üstelik, manifaturacıda Kalaşnikof var, sokağı tarıyor; bu arkadaş albay olmuş, suikast yapacak, tabancası bile yok.
*
Şöyle bi diyalog mesela...
- Kimi vurcaz komtanım?
- Arınç’ı.
- O kim?
*
Reflü olduk gari, her Allah’ın günü gazete mutfaklarına kurulan darbe marbe ziyafetlerini kimse yemiyor... N’aapsınlar, tatlı niyetine, mahalleden geçen subayları “Kroki yiyen suikastçı” diye servis etmeye başladılar... Yerseniz artık.
leblebi patronaj anket açtım oyunu kullan .. saygılar hörmetler ..
http://www.voborsa.com/forum/kac-dog...95.html?t=5295
2013,00
Çok Uzman
Çok Uzman
XTRADERX
VoB persembe RO-destek TA-direncler ;
65500/65875-66250
65200
64650/64200
dunki ROTA'mızda onemsegımız rakamlardan bırı olan 65200 bugun kapanısda calısmıstı......
yarın yıne eşik rakam 65200
65200 destegı ustunde kalındıgı surece seans ıcı hedef 65875/max66250 gundemını koruyacaktır.....
ancak 65200 altına sarkarlar ıse o zaman 64600/64200 hedeflı hareket tetıklenecektır........
yarın ıcın 65500/65200 bandı ıcınde sıkısık bır seyır olması durumunda ıse ozellıkle sıkısıklık 65200'ün aşagı gecmesı ıle sonuclanırsa o zaman son derece hızlı sekılde 800 ila 1000 puanlık(64600/200) net puan verebilir....
Çukurambar’da F-16 yakalandı... Tanınmasın diye LPG taktırmışlar
Suikastçı albayın evini aramışlar...
Meğer sadece Arınç değilmiş.
Başbakan’ın krokisi çıkmış.
Cumhurbaşkanı’nın
krokisi çıkmış.
TBMM Başkanı’nın
krokisi çıkmış.
*
Bence iyi aramamışlar o evi...
Obama’nın krokisi de oralardadır. (Mutfağa bakın.)
*
Bu arada, krokiyi yutmak için kendisini sorgulayan polislerden
pet şişe su istemiş suikastçı.
*
Kalsiyum Sandoz’a çizmiş
krokiyi çünkü... Kuru kuru
gitmemiş boğazından.
*
(İşin esrarengiz tarafı, adam mahalle mahalle dolaşarak, devleti yöneten kim varsa alayını temizleyecek, savcı bakmış, kolay gelsin kardeşim deyip, serbest bırakmış iyi mi!)
*
Ve, Ankara’daki duyumlarıma göre, albayla binbaşının yanı sıra bir de suikastçı pilot tuğgeneral varmış... Havacı tabii, yolları bilmiyor, krokiye bakayım, debriyaja basayım filan derken, yanlışlıkla Söğütözü tarafına sapmış, Armada’daki taksicilere sorup bi u dönüşü, haaadi bakalım bu sefer Balgat’a dalmış, en son Gölbaşı’ndan Alo 156 Jandarma’yı aramış, nerde lan bu Çukurambar? İddiaya göre, mesai saatinin bitmesine rağmen karargâha dönmeyen bir tümamirali de, Haymana’da trafik kontrolünde yakalamışlar, bagajdan denizaltı maketi, torpidodan da Kevın Kostnır’ın krokisi çıkmış.
*
En çok da şuna bayıldım:
“Suikastçı subaylar, takip edilmesinler diye GPS’siz otomobiller kullandı.”
*
Malum, bizim subaylar genellikle Lamborghini, Ferrari falan
kullanır, astsubaylara daha çok Porsche tahsis edilir... Uydudan yakayı ele vermemek için Reno’ya binmişler demek ki.
*
Şaka bir yana, baktılar ki, bu kroki yeme işini ahaliden pek yiyen olmadı, dinlemeye çevirdiler hadiseyi... Yan sokaktaki pastanede profiterol yerken gözaltına alınan albayla binbaşı, tam teçhizatlı telekulakmış, hassas teknolojiyle Arınç’ın ortam konuşmalarını dinliyorlarmış.
*
Ancak... Pantolon uymadı,
gömlek verelim misali, hain suikastı apar topar sinsi dinlemeye
çevirdikleri için, şu sorunun cevabını henüz icat edemediler:
Birader, cihazları kim yedi?
İlyas...
Asıl adı, Elyesa’ydı.
Kosova doğumlu.
Arnavut.
Türk vatandaşı.
¡
Sene, 1943.
Dünya savaşıyor.
Yer, Ankara.
¡
Çankaya Köşkü’ne komşu İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak işe başladı İlyas... Büyükelçi Sir Hugessen’a banyoda sırtını keseleyecek kadar yakındı. Ama aslında, nefret ediyordu İngilizlerden; babasının ölümünden sorumlu tutuyordu onları... Bi gün, Almanya Büyükelçiliği Müsteşarı Jenke’nin kapısını çaldı, “Özel ve gizli bilgilere ulaşabiliyorum, isterseniz satarım, fotoğraf çekerim, rulo başına 20 bin sterlin alırım” dedi. Müsteşar, konuyu Büyükelçi Von Papen’e açtı, Papen vaziyeti Berlin’e bildirdi, 29 Ekim 1943 gecesi, Cumhuriyet Bayramı törenlerinden dönüşünde, Berlin’in cevabı gelmişti: “Deneyin...”
¡
Trafik başladı. İlyas ötüyor, parayı alıyordu. Doğru mu söylüyor, yalan mı, henüz belli değildi. Ocak 1944’te, “Sofya bombalanacak” dedi, “Hadi canım” dediler, Sofya bombalandı! İlyas kendini kanıtlamıştı... Güzel güzel konuştuğu için “Çiçero” kod adını verdiler ona.
¡
O günlerde; Ankara’daki Alman Büyükelçiliği’nde Nele isimli bir kız çalışıyordu; sekreter... Babası Almanya’nın Sofya Konsolosu’ydu. Savaş öncesinde liseyi ABD’de okuyan Nele, Nazilerden nefret ediyordu. ABD’de yaşamak istiyordu ama, Alman olduğu için imkânsızdı. Bir gün dişi iltihaplandı, hayatı değişti... Dişçi, Yahudi bir Alman’dı, laf lafı açtı, “İstersen, seni Amerikalılarla tanıştırırım” dedi. Amerikalılar, “Alman Büyükelçiliği’nde çalışan Amerikan sempatizanı sekreter”in üstüne atlamıştı doğal olarak... Buluştular.
¡
“Rastgele” diye atılan olta, büyük bir balık yakalamıştı...
Çok büyük bir balık.
¡
Çünkü, daha ilk randevuda şunları anlattı sekreter: “Sizden bir söz istiyorum, vereceğim bilgi işinize yararsa, lütfen bana sığınma hakkı verin... İngiliz Büyükelçiliği’nde bizimkilerin Çiçero dediği biri çalışıyor. Çiçero aradığında bizim elçilikte büyük hareketlilik oluyor, düşük rütbeli görevliler, sekreterler filan dışarı çıkarılıyor. Nazilerin
kulağı bu Çiçero.”
¡
Amerikalılar, derhal İngilizleri uyandırdı, tüm personel tek tek sorgulanıyordu. Çiçero enseleneceğini anlamıştı. Almanlara sığındı, İstanbul üzerinden Almanya’ya kaçırıldı.
¡
Tabii Naziler de uyanmıştı... Çiçero’yu kim ispiyonladı? Sorgu başlayınca, sekreter kız, Amerikalılara yalvardı: “Hayatım tehlikede...” Amerikalılar sözünü tutacaktı. Ancak, ciddi bir sorun vardı. Türkiye tarafsız ülkeydi. Köstebeğin ABD Büyükelçiliği’ne sığınması olacak iş değildi... Sekreter gizli bir eve yerleştirildi, bir hafta saklandı, sarı saçları siyaha boyandı. Naziler fıldır fıldır takipteydi, İstanbul’a götürülmesi çok riskliydi. Karayoluyla İzmir’e götürdüler, gemiyle Kıbrıs’a geçip Mısır’a, savaş bittikten sonra ABD’ye...
¡
İlyas, Münih’e yerleşti. Hayatının garantide olduğunu düşünüyordu. Ancak, Almanların kendisine ödediği 300 bin sterlinin, İngiliz ekonomisini batırmak için bastıkları sahte paralar olduğu anlaşıldı. Kazığı yemişti... Yalvar yakar, bir emekli maaşı bağlandı. Gece bekçiliği yapmaya başladı, 1970’te sefalet içinde öldü.
¡
Hayatı film oldu İlyas’ın, Hollywood’da... Anılarını “I Was Cicero, Ben Çiçero’ydum” başlığıyla kaleme alıp, Stern Dergisi’ne satmıştı. Yönetmen Joseph Mankiewicz, bu anıları
“5 Fingers, 5 Parmak” ismiyle sinemaya uyarladı, 1952’de... İlyas rolünü, o dönemin efsane aktörü James Mason oynadı. İlyas’ın hayatı, biri yönetmen, iki Oscar aldı.
¡
Sekreter Nele ise, savaştan sonra kimliği değiştirilerek, California’ya yerleştirildi. Garsonluk yaptığı, evlendiği, bir çocuğu olduğu iddia edildi. Sonrası bilinmiyor.
¡
Demem o ki...
Ankara böyle bi yer.
¡
İstihbaratçıların savaş alanı.
¡
Ve, şurası kabak gibi belli oldu ki, suikastçı diye yakalanan albayla binbaşı, Genelkurmay içindeki Çiçero’nun peşinde...
O halde ne yapmak lazım?
Ne yapıp edip, albayla binbaşıyı açığa çıkarmak lazım ki, Çiçero araziye uysun.
¡
İzleyelim bakalım, gazete manşetlerinden yazılan senaryoların Oscar’ını
kim alacak...
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Yer imleri