80900 üstünde kalırsa teoride 817xx den yediği baskı ortadan kalkacak, aksi baskı devam
80900 üstünde kalırsa teoride 817xx den yediği baskı ortadan kalkacak, aksi baskı devam
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
Hocam bunu dün analiz edip yazmış ve piyasanın şaşırtıcı olarak yukarı gidişini gözlerime inanamayarak izlemiştim..dün yazdığım yer bugün şuan geldiğimiz yer..! ben buna uyamadıktan sonra, istediğim süper sistemi kurayım nafile..
benim için VOB defteri teoriden öteye gidemeyecek..
benim yarışım galiba paladan ziyade kendimle..sen sistemi, analizi yap sonra ona uyma, ekranda gelip giden rakamlara aldan!..
bu TREND dedim ama kendim bile terse gittim..
bu işten para kazananın ellerinden öpüyorum, gerçek övgüyü onlar hakediyor..!
artık daha uzaktan bakacağım..![]()
Tavsiye değildir.Bir acemi öğrenciden her halde AL-SAT yapacak değilsiniz.Kendi halinde sadece çiziyorum.
Tavsiye değildir.Bir acemi öğrenciden her halde AL-SAT yapacak değilsiniz.Kendi halinde sadece çiziyorum.
bunları saptamak ayrı iş trade etmek ayrı iş,.......saptamalar yerini buldu gerçekten,....umarım izleyenler iyi iş çıkarmıştır,......faydamız olduysa benden mutlu insan yok,.......
bundan kelli şuna dikakt etmek gerkli, aps artışı....bu artış eğilimine geçerse 170000 den üstüne, burada rakamlar, 181-yeni vade, 159 yeni vadenin dibi, satış başladığından bu yana ise 167 yi geçemedi, kabaca bunlar, dileyen detaylı bakar bunun analizine, daha ziyade anlatmak istediğim....
200000 ortalama desek aps ye, bunun çok altında kaldık, güven yok, insanlarda hisse mantığıda az biraz mevcut, 170-180 lere doğru mallanma başlar diye tahmin ederim, aksi bu sığ piyasada bir kaşık suda boğulur insan,...artış kısaca güven demek, ancak satış devam ettikçe aps de artmamalı, buna dikkat,....bu yeni dipler olur,....
dünkü fake ölçüsü 81000 di bu anahtardı, hem shorta hem longa, .bunun altında kişi shortsa kazandı,....
atak her zaman cüzdana yönelik, o nedenle portföy portföy,...
rakam bu py de hiç bir zaman yok, portföy her zamn var,.....
cümleten iyi haftalar,...
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
Sevgili DOSTLAR, yazılanları okuyunca her satırında kendimi buldum.
Demek ki hepimizde ortak problem ANALİZ değil. Bu konu öyle veya böyle bir noktaya gelmiş durumda.![]()
Peki sorun ne PSİKOLOJİ. Vob gibi kaldıraçlı tüm piyasalarda çok katı DİSİPLİN olmazsa olmaz koşul.
Tüm bu unsurları bir arada yönetebilmek için de SİSTEM vazgeçilmezimiz.![]()
Bu kavramlara PORTFÖY YÖNETİMİ de eklenince artık TRADE koşulları gerçekleşmiştir.
Ama asıl sorun da burada başlıyor. Neden mi? Çünkü EGO'muz sürekli kendi varlığını gösterebilmek için SİSTEM sinyallerini sorguluyor, bu arada beynimizi yönlendiren unsurların başında yer alan amigdala da devreye girerse gördüğümüzü, bildiğimizi zannettiğimiz yukarıdaki tüm unsurlar kilitleniyor ve kendimizi istenmedik bir içgüdü(trade de çok çok tehlikeli bir durumdur bana göre) ile hareket eder durumda buluyoruz benliğimizi. Ne zaman iş işten geçtikten sonra. Aslında, artık bu benlik bize ait olmaktan ve denetimimizden çıkar.
Zaten de piyasa yöneticileri bu yüzden teknik analizci elaman çalıştırdıkları kadar belki de daha çok psikoloji mezunu kişileri çalıştırmaları veya tercih etmelerinin altında yatan mantığı kanıtlayan en önemli göstergelerin başında bu var galiba.
Peki çözüm ne? Nasıl üstesinden gelebiliriz tüm bu olumsuzlukların.
-Android olarak SİSTEME uyabilen bireyler.(Küçük yatırımcı)
-Büyük harfle yazılmış her bir özelliği ayrı ayrı ama tek bir SİSTEM için yönetebilen organizasyonlar.(Büyük yatırımcı)
Sonuç; SİSTEM veya SİSTEM.
Özgüven ve para kazandıkça artar, bu da bize yukarıdaki her kavram için daha özgürce hareket edebilmemize olanak tanır.
ZARAR'a alışmış bir kişinin KAR kavramına alışması daha doğrusu KAR edebilme becerilerini geliştirmesi çok zordur. Çünkü, kendini Murphy kanunlarına o kadar alıştırır ki tersi olunca altında yeni Yhprum kanunları arar veya oluşturur. Bu fasit döngü her portföy sıfırlanışında yine yeniden başlar.
Yazdıklarım tamamen kendimle ilgilidir. Yazdıklarım kimseye akıl vermek adına değil sadece boş zamanı değerlendirme maksadı içindir.
Yarınlarınızın bügünden iyi olmasını DİLERİM...
ali perşembenin bu konu ile ilgili yazısı var,.....ilginizi çeker diye düşündüm,.......
Borsalarda Risk Yönetimi (Ali Perşembe)
Borsalarda Risk YönetimiÇoğu yatırımcı riskin tam ne olduğunu anlamakta güçlük çeker. Risk, zarar etme “olasılığıdır”. Bir hisse senedi almışsak, o şirketin kötü performansından ve/veya diğer birçok koşuldan dolayı fiyatta azalma olabilir. Burada riski teşkil eden hisse senedi değildir. Edilen zarar da risk değildir. Risk olan zarar “olasılığıdır.” O hisse senedini elde tuttuğumuz müddetçe bu olasılık bizle kalacaktır ama çok şükür ki bu risk ölçülebilir bir unsurdur. Yatırım faaliyetinde risk, hisse senedi fiyatlarındaki volatilitedir. Risk, özsermaye hareketlerinde olan volatilite ile de ölçülebilir. Volatilite ile risk aynı şeyler değillerdir. Volatilite, piyasaların yukarı ve aşağı oynamasıdır. Eğer stratejiniz piyasaların bu oynamayı doğal olarak yapacağını hesaba katıyorsa, piyasaların açık olduğu her gün bu volatiliteyi kontrol etmek zorundasınız. Başlangıç sermayenizin örneğin %2’sini belli bir işlemde riske atmaya karar verdiğinizde, bu özsermayenizin %2’sinin riskte olduğu anlamına gelir. Riski kontrol altında tutmak para yönetiminin temel taşıdır.
Çoğu yatırımcı bu kontrol faaliyetine yeteri kadar önem vermez. Riski kontrol etmenin tek yolu, o hisse senedini alıp satmaktır. Bir hisse senedi sahibi olduğumuzda bu risk kaçınılmaz olduğundan, yapacağımız en önemli iş de riski yönetmek olacaktır. Bir şeyi yönetmek demek, onu yönlendirmek ve kontrol etmek demektir. İşte bu zorunlu faaliyete “para (risk) yönetimi” diyoruz. Risk yönetimi, başarılı yatırım yapmanın ilk ve en önemli koşuludur. Risk yöneticisinin görevi, riski ölçmek ve alım satım yaparak riski azaltıp çoğaltmaktır. Risk yönetimi, bir işlemin olası risk ve kazancını karşılaştırıp değerlendirerek yatırım yapmak için ayrılmış olan özsermayenin en optimum şekilde kullanılmasını sağlamalıdır. Dolayısıyla, kaç hisse alınacağını ve ne kadar sermayenin riske atılacağını belirler. Para (risk) yönetimi, şahane yatırım performansıyla berbat yatırım performansı arasındaki farktır.
Bazı yatırımcılar, sadece zarar stopu uygulamakla risk yönetimini de icra ettiklerine inanırlar. Zarar stopları, önceden belirlenen bir miktar kaybedilince pozisyondan çıkma zamanı geldiğini belirler ama ne kadar hisse alınacağını ve sermayenin ne kadarının kullanılacağını söylemez. Dolayısıyla, zarar stopu koymak risk yönetiminin ancak küçük bir unsurudur. Risk yönetimi, pozisyonun ebadını, kullanılan sermayeyi, pozitif ve negatif beklentiyi, pozisyon alma sayısı ve pozisyonda kalma süresini de içermelidir.
İster Las Vegas’ta, ister İMKB’de olsun, tümünde kâr nosyonu matematik olasıklara bağlıdır. Las Vegas kumarhaneleri gibi gazinolar devamlı para kazanırlar, çünkü olasılıklar (beklentiler) işletmenin lehindedir. Yâni, müşteriler yeteri kadar oynarlarsa, gazino kazanmaya devam edecektir. Kısa vadede ise belki kazanıp belki de kaybedeceğinizi gazino da bilmektedir, ama uzunca bir müddet oynarsanız kazanan hep işletme (gazino) olacaktır. Gazinolar kârlarını zar, şans çarkı, yirmi bir gibi kısa sürede sonuçlanan oyunlar sunarak artırılar.
Gazinoların borsa yatırımcısı ile ne ilgisi var?
Yatırımcı,
* Olasılıkların kendi lehinde olmasını istemelidir (pozitif beklenti),
* Para kazanmak için yeteri sayıda işlem yapmalıdır (fırsat),
* Çabuk dönüşümlü kârlar talep etmelidir ki bileşik getirileri artsın (tutma süresi).
Yatırımcı ve spekülatörlerin yapması gereken, işte o işletme (gazino) gibi davranmayı öğrenmektir. Olasılıklar (beklenti) yatırımcı tarafımında olmalı, yıl boyunca makul bir sayıda işlem yapmalı (fırsat) ve yüksek bileşik getiri sağlamak için işlemlerin makul bir sürede sonuçlanması (tutma süresi) gerekir.
Herkes borsada kazanmak ister ama yatırım ve finans sektörü çarpıcı isimli kitaplar, zilli-pilli yazılımlar, rengârenk grafikleri ile ön yargılarımızı sömürerek yanlış yerlerde, yanlış şeyler aramamıza neden olur. Herkes o sihirli göstergenin, o kristal küre formülün, o yaptığı 100 işlemin 90’ını kazanan trading sisteminin peşindedir. Ben hemen size öyle bir sistem yazayım. Yapacağım 100 işlemin 90’ında kârlı çıkacağı GARANTİDİR. İşte kuralları:
* Yazı/tura at, tura gelirse al,
* Yarım saat sonra, pozisyon kârdaysa kapat, değilse uzun vadeli yatırımcı ol, otur. İlerde çok acıtırsa, çık.
Ne yaptğımızı görüdünüz mü burada? Zarardan hiç çıkmadığımız için girdiğimiz pozisyonların çoğu kârlı sonuçlanıyor (ama ne pahasına?). Kârlı pozisyonlardan ise çabucak çıkıyoruz. O tek tük zararlı pozisyon ise haftalar, belki aylarca açık kalıyor ve finansman gerektiriyor. İşte bu, çoğu yatırımcının seçtiği yoldur. Zararlı pozisyonun açtığı deliği (hesap erimesi) çoğunluk göz önüne almaz. Halbuki, edilen zararı örtüp yeniden özsermaye seviyesine çıkmak için gereken % getirinin, realize edilen % kayıptan çok daha fazla olacağını hepimiz biliriz (buna “asimetrik kaldıraç” etkisi diyoruz):
Eğer bize %1000 kazanacak yetenek ve şans varsa bu getiriyi kazanmaya neden şimdiden başlamıyoruz da önce %90 kaybetmeyi bekliyoruz?
Sektör dergileri, televizyonlar, gazeteler, aracı kurumlar çok seyrek SAT önerisi verirler. Dünyanın bütün hisse senedi piyasalarında herkesin duyduğu tek bir öneri vardır, o da AL. Thomson Financial/First Call Corporation’un 2001 yılında A.B.D.’de yaptığı bir araştırmanın sonucu şöyle: Aracı kurum analistlerinin o yıl resmî olarak verdiği 28,000 önerinin %99’u “kuvvetli AL”, “AL” veya “TUT” olmuş. Bunların sadece %1’i “SAT” önerisi yapmış. Yatırımcıların çok büyük bir çoğunluğu, yatırım hayatları boyunca zarar eden varlıkları satma gibi bir kavramı anlamamaları için devamlı olarak dolduruluyorlar.
Kaynak : Ali Perşembe 14.07.2007
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
Borsalarda Risk Yönetimi (Ali Perşembe)
Borsalarda Risk YönetimiPozitif ve Negatif Beklenti
Yatırımcının davranış biçimleri, onlara sunulan durumun nasıl bir çerçeveye oturdulduğuna göre şekillenir. Eldeki seçeneklerin sonuçlarının pozitif olması bekleniyorsa, o durum pozitif bir çerçeveye oturtulmuş demektir. Sonuçların negatif olması bekleniyorsa, durum çerçevesi de negatiftir. Bu psikolojik gerçeği Kahneman ve Tversky’nin deneylerinde gözlemliyoruz.1 Deneye katılanlardan şu aşağıdaki iki senaryodan hangisini yeğledikleri soruluyor:
* %80 4000 dolar kazanma ve %20 hiçbir şey kazanmama olasılığı ya da
* %100 3000 dolar kazanma olasılığı
Her ne kadar daha riskli olan seçeneğin beklenen getirisi daha fazla olsa da (4.000 dolar x 0,8 = 3.200 dolar), katılanların %80’i daha kesin olan 3.000 doları seçiyorlar.
Halbuki, katılımcılara bu kez aşağıdaki seçenekler verildiğinde:
* %80 4000 dolar kaybetme ve %20 hiçbir şey kaybetmeme olasılığı ya da
* %100 3000 dolar kaybetme olasılığı
Her ne kadar daha riskli olan seçeneğin beklenen götürüsü daha fazla olsa da (4.000 dolar x 0,8 = 3.200 dolar), katılanların %92’si bu kumarı oynamayı yeğliyor.
Bunun nedeni, insanların kesin olan kayıplardan, olası olan kayıplara nazaran çok daha fazla korkmaları (yukarıdaki gibi rasyonel ekonomik değerlendirmeler aksini söylese bile). İnsanlar için, zarar korkusu kâr zevkinden daha fazla ağır basıyor. Başka bir ifadeyle, 1 milyon kaybetmenin verdiği acı, 1 milyon kazanmaktan alınacak zevkten daha fazla. Dolayısıyla, kesin olarak algılanan bir zarardan (negatif çerçeve) kaçınmak için daha fazla risk alıyorlar (bunun için bir türlü zararı realize edemeyip “uzun vadeli yatırımcı” oluyorlar ya!). Ne yazık ki, kâr eden bir pozisyonda da işler tersine dönüyor. Pozitif çerçevede riskten kaçıp erken kâr alıyorlar, çünkü sık sık haklı çıkmak (kâr etmek) onları mutlu ediyor. Ne var ki, bize sonuçta parayı kazandıracak olan sık sık kâr etmemiz değil, ne kadar kâr ettiğimiz.
Yatırımcının davranış biçimlerindeki buna benzer bir çarpıklığı da Nassim Taleb o şahane Fooled by Randomness isimli kitabında yansıtıyor:2
Bir toplantı sırasında meslektaşlarından birisi piyasalar hakkındaki görüşünü sorar. O da gelecek hafta çok az bir yükseliş olma olasılığının yüksek olduğunu söyler. Biraz daha baskı yapılınca bu olasılığı %70 olarak tanımlar. O sırada toplantıda olanlardan birisi kalkar ve bu görüşüne rağmen neden S&P 500 sözleşmelerinde yüksek bir açık pozisyon taşıdığını sorar, çünkü piyasada yükseliş öneren birisinin açığa satış yapıp piyasanın düşüşünü beklemesi biraz çelişkilidir ve etik bulunmaz. Bunun üzerine Taleb neden böyle yaptığını “beklentiler” kuramını kullanarak aşağıdaki tabloyla açıklar:
Burada en olası sonuç piyasanın yükselmesidir ama beklenti negatiftir, çünkü sonuçlar simetrik değillerdir. Piyasanın %70 olasılıkla %1 yükselmesi ve %30 olasılıkla %10 düşmesi durumu toplamda negatif beklenti yaratmaktadır. Bu durumda akıllı olan yatırımcı, toplam negatif beklentiyi görür ve açık pozisyon taşır. Acemi olan ise %70 olasılığa kanıp %1 yükseliş için alım yapar. Bu çarpıklıkların hepsi insanların davranış biçimlerindeki psikolojik yetişme ve şekillenmelerin nedenidir.
Burada sorun kâr etmekle para kazanmanın aynı şeyler olmadığını anlamamakta. Halbuki pozisyonlara rastgele girilse dahi, kârda uzun oturup zarardan çabuk çıkılarak para kazanılabilir. Çoğu yatırımcı bunun tam tersini yapıyor. Zararın büyümesini bekleyerek piyasanın geri dönüp onları haklı çıkartmasını umut ediyorlar. Hasbelkader bu olunca da kâra geçen pozisyonu hemen kapatıp haklı çıkmış olmanın o kısa zevkini yaşamayı yeğliyorlar. Bu çoğunluk, para kazanma yeteneğinin piyasada gelecekte olabilecekleri tahmin edebilme yeteneği ile paralel olduğuna inanıyor. Onlar için bir işlemde kâr etmek bu tahmin ve dolayısıyla para kazanma yeteneklerinin teyidi oluyor.
Ne yazık ki, yatırım başarısının tahmin yeteneği ile hiç bir alâkası yok. Size kötü haberi vereyim: Piyasalar tahmin edilemez. İyi haber de var: para kazanmak için tahmin yeteneği gerekmiyor. Bizim amacımız her işlemde kâr etmek değil, haklı çıktığımızda büyük kâr etmek. Kârlı işlemlerimizin sayısı zararlı olanlardan daha az olabilir, önemli olan işlem başına ortalama sonucun pozitif olmasıdır. Bu değere matematik beklenti ismi verilir. Matematik beklenti, kâr etme olasılığı ile kâr miktarlarının çarpımından ortaya çıkan toplamlardan zarar etme olasılığı ile zarar miktarlarının çarpımından ortaya çıkan toplamın çıkarılmasıyla bulunur:
Beklenti = Σ (Kâr Olasılığı x Kâr Miktarı) – Σ (Zarar Olasılığı x Zarar Miktarı)
Dipnotlar:
1 Kahneman, Daniel, ve Tversky, Amos, Prospect Theory: An Analysis of Decision Under Risk (Econometrica, 47, s.263-291, 1979)
2 Taleb, Nassim, Fooled by Randomness: The Hidden Role of Chance in Markets and in Life (Texere, New York, 2001)
Kaynak : Ali Perşembe 28.07.2007
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
Borsalarda Risk YönetimiPiyasada beklenti, kâr olasılığıyla ortalama kârların çarpımından zarar olasılığıyla ortalama zararın çarpımı çıkarılarak da ifade edilebilir.
(Başarı Oranı x Kârlı İşlem Başına Ortalama Kâr) – ((1 – Başarı Oranı) x Zararlı İşlem Başına Ortalama Zarar)
Başarı Oranı = Yapılan işlemlerin %’de kaçında kâr edildiği
Yapacağımız işlemin sonucu başta bilinmediğine göre, her işlem belli bir miktar kazanıp veya kaybedeceğimiz bir bahistir. Bu bahsi bir yatırım stratejisi haline dönüştürmek için istatistikî bir avantaj yaratılmalıdır. İşte bu avantaja pozitif beklenti ismi verilir.
Başarı Oranı’nın %60, Kârlı İşlem Başı Ortalama Kârın %10 ve Zararlı İşlem Başı Ortalama Zararın %4 olduğu bir örnekte:
Beklenti = (%60 x %10) – (%40 x %4) = %4
Yâni yaptığımız her işlemde %4 para kazanıyoruz (bu gazinoların yirmi bir oyununda kazandığından daha iyi bir oran). Belki bu rakam pek yüksek durmuyor ama eğer ortalama işlem büyüklüğünüz 10.000 YTL ise işlem başı kârınız 400 YTL’ye tekabül eder. Bu da, yılda 100 işlem yapıyorsanız 40.000 YTL kazanç demektir. İşlem başına 10.000 YTL koyarak 40.000 YTL kazanmak hiç de küçümsenecek bir kâr değil. Üstelik, getirimizi bileşik olarak hesaplamadık bile.
Buna bakarak zarar stopumuzun (işlem başı ortalama zarar) kârlı işlem başı ortalama kârımızdan daha büyük olmasına bile izin verebiliriz. Bu durumda kâr olasılığımız pozitif olduğu müddetçe zarar stopu (işlem başı ortalama zarar) değeri akademik olmaktan ileriye gitmez. Evet, ana risk yönetimi ilkesi, kârlı işlem başına ortalama kârımızın zararlı işlem başına ortalama zararımızdan en az iki buçuk katı (Risk/Kazanç Oranı) olmasını şart koşar ama bu kural bizim süper yatırımcılar olmadığımız ve başarı oranımızın %50’yi geçmeyeceği varsayımına dayanır. Bu da gerçekçi ve gayet temkinli bir varsayım. Ne var ki, başarı oranımız yüksekse bu yüksek R/K oranına gereksinim de ortadan kalkar. Örneğin, başarı oranının %70 olduğu bir stratejide %10 zarar stopu ve %10 kâr hedefi koyarak da yukarıdaki %4 beklentiyi yakalayabiliriz:
Beklenti = (%70 x %10) – (%30 x %10) = %4
Diğer tarafta, yüksek bir R/K oranıyla veya düşük bir başarı oranıyla da aynı pozitif beklentiye ulaşabiliriz:
* Kâr hedefi : %25
* Zarar Stopu: %5
* R/K Oranı: 5
* Başarı Oranı: %30
Beklenti = (%30 x %25) – (%70 x %5) = %4
Eğer zaman içinde para kazanmak isteniyorsa, beklentinin pozitif olması gerekir. Beklentisi sıfır veya negatif olan bir sistemin başarılı olmasına olanak yok. Bu beklentiyle işlem yapmaya devam edersek işletmeyi yenemeyiz. Yenmek için işletmenin (gazinonun) ta kendisi olmamız gerek.
Gazinonun hep para kazanmasının üç nedeninden bir olan “pozitif beklenti” kavramını artık anladık. Gelelim “fırsat” kavramına. Beklentiniz ne kadar pozitif olursa olsun, eğer yeteri kadar işlem yapma fırsatı yaratamazsak yine para kazanamayız. Yine gazino benzetmesine dönelim. Gazino her yirmi bir elinde sadece %1 veya %2 kazanıyordur, ama saatte 30/40 el oynanır. Eğer masada bir saat kalırsanız paranızın %40’ını kaybedersiniz.
Artık en azından kağıt üzerinde pozitif beklentisi olan bir sistem oluşturmayı biliyoruz. %8 pozitif beklentiye sahip olan bir sistem geliştirdiğimizi düşünelim. Bu sistem eğer yılda sadece bir sinyal (işlem) üretiyorsa yine işimize yaramaz. Repo yapsak daha iyi. Öte yandan, beklentisi %0,2 olan bir sisteme belki burun kıvırırız ama eğer o sistem yılda 1.000 işlem üretiyorsa 1.000 x %0,2 önemli bir meblağ oluşturacaktır.
Son olarak da “tutma süresi” kavramına göz atalım. Para kazanmak için pozitif beklentisi olan ve bol fırsat yaratan bir sistem gerekir, ama bu süreçte paranızı kullanabilmeniz de gerek. Eğer işlemlerinizde elde tutma süresi çok uzunsa gelen diğer fırsatları değerlendirme olanağı da ortadan kalkar. Yatırım sermayeniz hep bağlı kalır, çünkü pozisyon kapatmak için çok uzun süre bekliyorsunuzdur.
Gazino her elde %2.5 yapıyorsa bu koyduğunuz her 2 dolarda gazino 5 cent kazanıyor demektir. Eğer saatte bir el oynarsanız gazino da ancak 5 cent kazanacaktır. Eğer saatte 60 el oynarsanız, gazino 2 dolarınızı elinizden 40 dakika sonra almış olacaktır. Diğer her koşulu eşit varsayarsak, dönüşü en hızlı olan oyun gazino için en kârlı olanıdır. Piyasala rda aynı kurala tabidir. 100.000 TL’yi yılda 100 kez döndürmek 500.000 YTL’lik bir pozisyonda bir yıl oturmaktan daha kârlı olacaktır. Örneğin, 500.000 bağladığınız işlemi bir yıl tutup %40 kazandığınızı düşünelim. 200.000 YTL kazandınız, nefis bir yıl. Halbuki, 100.000 YTL’yi, %2,5 pozitif beklentiyle yılda 100 kez döndürürseniz 250.000 kazanırsınız. Sermaye büyüdükçe işlem başına yatırdığımız miktarı da artırmadığımızı varsayıyoruz. Üstelik, işlem başına %2,5 kâr etmek %50 kâr etmekten çok daha kolay.
Tekrar edelim. Yatırım başarısı için para (risk) yönetimi gerekli. Doğru risk yönetimi şu üç unsurla başlamalı:
* Pozitif Beklenti (olasılıkların bizim lehimize olmasını istiyoruz)
* Fırsat (yeteri sayıda işlem yapmak istiyoruz)
* Tutma Süresi (çabuk dönüşümlü kârlar istiyoruz ki bileşik getiriler artsın)
Kaynak : Ali Perşembe 11.08.2007
...yazdıklarım tamamen hayal ürünüdür ve asla yatırım tavsiyesi deyildir, bu nedenle bu yazılanlara göre hareket etmek hatalı sonuçlar ve ciddi zararlar doğurabilir,....
Şu an 19 kullanıcı var. (0 üye ve 19 konuk)
Yer imleri