Bu topicte makroekonomi ve siyasi konularda fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Bu topicte makroekonomi ve siyasi konularda fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Daha önce ''sisteme takılanlar'' topiğine yazdığım aşağıdaki yazıyı önemli olduğu için ve kaybolmaması açısından, buraya almak istiyorum.
Herşeyin başı işsizlik, hikayeyi değil gerçekleri yorumlayalım.
Abd'de mayıs ayı verilerine göre işsizlik %9,7'ye düşmüş. Tarım dışı alanda 431 bin kişiye iş bulunmuşmuş.
Fakat bu işlerin 411 bini, Census 2010'da yani nufus sayımı için devlet tarafından geçici olarak işe alınanlardır. Zaten %9,7 olarak açıklanan rakam, U-3 dediğimiz standart işsizlik rakamıdır.
Bu rakam, ''kronik işsizleri'' kapsamaz. Sadece yeni işsizleri yani son 6 ayda işsiz kalanları kapsar.
U-6 olarak bilinen rakam ise hem ''kronik işsizleri'' hemide yeni işsizleri kapsar. Bu rakam ise %20'ye dayanmıştır.
http://articles.moneycentral.msn.com...ment-rate.aspx
The real unemployment rate? 16.6%Durumun ne kadar kötü olduğunu ise aşagıdaki cümle açıklar.The Labor Department's statistics don't include the underemployed and those who have stopped looking for work. This alternative measure creates a much higher number.
The Labor Department's statistics don't include the underemployed and those who have stopped looking for work. This alternative measure creates a much higher number.That broader unemployment rate, or U-6, is up from 16.4% a year ago and from 9.7% in May 2008. It was 7.1% in May 2000.
Son iki haftanın gündemini belirleyen olay, İHH'nın düzenlediği ''Gazze'ye yardım konvoyu'' ile başlayalım. Bu olayın arkasından gelen İsrail saldırısı, sonrasında pkk'nın İskenderun baskını, sonrasında İran'ın Gazze'ye yardım gemileri göndermesi, sonrasında ABD ve İsrail savaş gemilerinin Süveyş Kanalından Kızıldeniz'e geçmeleri ve Çin'in Yuan'ı elastikleştirmesi anladığım kadarıyla birbirine bağlı olaylardır.
İHH'nın düzenlediği ''yardım konvoyuna'' İsrail'in yaptığı saldırı, Türkiye'yi dünyada fakat özellikle Ortadoğu'da Müslüman Ülkeler önünde küçük düşürmüş, İran'ı ise büyütmüş ve öne çıkarmıştır. İran Halkının, İran yönetimine desteğini arttırmış, İran'ın Gazze'ye yardım gemisi göndermesine, İran halkının tam destek vermesine sebep olmuştur. Hatta medyada çıkan haberlere göre, 100 bin İran'lı bu gemilere binmek için gönüllü olmuştur.
Türkiye ise Birleşmiş Milletler sürecinde gerekli kınamayı bile çıkaramamış, kesinlikle dayak yemiştir. Bu durum, AKP ve Tayyip Erdoğan ile ABD yönetimi arasında derin görüş ayrılıkları bulunduğunu hatta AKP ve Tayyip Erdoğan'ın üstünün çizildiğini gösterir. pkk tarihinde ilk defa İskenderun'da Deniz kuvvetlerine bağlı bir birliğe saldırmış, bu olay İsrail'in yardım konvoyuna saldırı yaptığı gün olmuştur. Türkiye'nin, İsrail'den özür dilemesini talep ettiğinde ise Tekeli baskını olmuş ve 11 şehit verilmiştir. Denizden Gazze'ye yardım götürülmeye kalkıldığında, Deniz Kuvvetlerine bağlı birliğe pkk baskını 6 şehit, özür talep edildiğinde Tekeli'ye karakol baskını ve 11 şehit...Bu olaylar Tayyip Erdoğan'ın ''pkk taşeron bir örgüttür'' sözündeki kimin taşeronu olduğunu net olarak açıklamaktadır.
İHH'nın yardım konvoyuna İsrail saldırısının, öncelikle iki sonucu olmuştur. Birincisi AKP yönetimi ve Tayyip Erdoğan aşırı bir şekilde yıpratılmış hatta pataklanmış, İran ise büyütülmüştür. İran'ın Gazze'ye yardım gemisi göndermesi teşvik edilmiş, İran Halkının yardım gemilerini desteklemesi sağlanmıştır.İran'ı ise büyütmüş ve öne çıkarmıştır. İran Halkının, İran yönetimine desteğini arttırmış, İran'ın Gazze'ye yardım gemisi göndermesine, İran halkının tam destek vermesine sebep olmuştur. Hatta medyada çıkan haberlere göre, 100 bin İran'lı bu gemilere binmek için gönüllü olmuştur.
Sonuçta, İran yardım gemilerini Gazze'ye yola çıkarmış, bu gemiler belli bir noktaya gelince de, pazar gecesi ABD ve İsrail savaş gemileri Süveyş Kanalı'ndan Kızıldeniz'e geçmişlerdir.
Pazartesi günü sabahı ise hepimiz bir haberle uyandık. ÇİN, Yuan'ı dolara bağlı olmaktan çıkarıp, elastikleştirdiğini açıkladı. Çünkü; KOVBOY, herşeyi göze alıp, silahını çekmişti. ABD'nin son açıklanan cari açık rakamı beklentilerin çok üzerindeydi, son bir senedir ABD, ÇİN'den parasını değerlendirmesini istiyordu.
ABD-İran çatışması Hürmüz boğazının kapanmasına, ÇİN'in de petrol alamamasına sebep olacaktı. ÇİN'in buradan petrol alamaması durumunda ise 1,5 milyar insan ÇİN'de birbirini yiyecekti.
Altın fiyatlarının düşmesi, ABD'nin beklentileri doğrultusunda Yuan'ın değerinin artacağını göstermektedir. Artık Hürmüz Boğazını kapatacak bir çatışma beklememek gerekir.
Asıl ben zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Okuyan herkese teşekkürler.sayın lazar başarılı yorumlarınız için teşekkürler,
Son üç haftadır pek çok masal yazıldı. Bir tane de ben yazayım dedim...
Diğer köleler kadar kötü muamele görmediğimize mi sevinelim, yoksa üstün rütbeli köle
olduğumuza mı yanalım?
Türkiye'nin en büyük forumu olduğu iddia edilen forumda iki topic açtım. Ceza aldım. Tekrar foruma girebileceğim tarih 2030 yılı...Bu konu ile ilgili forum yetkilisine mail gönderdim. Cevap gelmedi...Bu yazıları buraya eklemek istiyorum...
2011'de, MHP tek Başına iktidar Olabilir mi?
Ülkücü değilim. Arka arkaya gelen olaylara baktığımda MHP'nin 2011'de tek başına iktidar olacağını öngörüyorum.
Bu senaryonun gerçekleşebilmesi için AKP'nin baraj altında kalması ve AKP'den çözülen oyların Saadet Partisine gitmemesi gereklidir. Bu durum, seçmenin önümüzdeki süreçte olacak olan olayların cezasını, ''Siyasal İslam'a'' kesmesi ile mümkün olabilir.
Önümüzdeki süreçte olacak olan bir tek olay, yukarıdaki şartı sağlar. Bu olay, DEVALUASYON'dur. 1 USD=4,5 TL şeklinde bir devaluasyon, AKP'yi baraja gömer. Seçmenin cezayı ''Siyasal İslam'a'' kesmesine yol açar, Saadet Partisi Meclise giremez. Bu süreçte meydana gelecek pkk eylemleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde AKP'ye oy veren seçmenin bir bölümünün bile oylarını MHP'ye kaydıracaktır. Bu durumda, önümüzdeki dönemde Meclise iki parti MHP ve CHP ve bağımsızlarla BDP girebilecektir.
Abd'den gelen aşağıdaki açıklama sanki pkk eylemlerinin devam edeceğini söylüyor.
http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDet...4-dcf98993d7de
Ben önümüzdeki süreçte MHP'nin CHP'nin önüne geçeceğini ve Tek başına iktidar olabileceğini düşünüyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Ülkemiz, ''Narko Terorist Ülke'' suçlaması ile karşılaşabilir mi?
Narko Terorizm, aslında eski bir tanımlamadır. Belki 1970'lerden beri belki de daha eski konuşulmaktadır.
Aşağıda vikipedi'den alınmış bir tanımlama var.
Narko terörizm, uyuşturucu tacirleri tarafından kendi yasadışı işlerini korumak için kullanılan terör taktikleridir. Uyuşturucu baronlarıyla, silahlı örgütler arasında ittifakı tarif eder. Her ikisi de hükümetlerin istikrarının bozulmasından ve kurulu toplumsal düzenin çökmesinden çıkar elde etmektedir.
Fakat bugüne kadar ''Narko Terorizm'' ile suçlananlar, kişiler yada örgütler oldular.
Mesela PKK, narko terorist bir örgüttür. Uluslararası kuruluşlar tarafından böyle olduğu kabul edilmiş ve suçlanmıştır.
Bugün yeni bir konsept geliştiriliyor. Bu, ''Narko Terorist Ülke'' kavramıdır.
Son 1-1,5 yıldır dünyada kara paraya, kayıtdışı paralara karşı çok sert önlemler alınmaktadır. Bu paraların en önemli bölümü uyuşturucu paralarıdır.
Ülkemizde de son zamanlarda kayıtdışı para ile ilgili tartışmalar yapılmaktadır. Medya da hatta Mecliste bu tartışmaları izledik.
Bu topicte bu konuyu tartışmaya açmak istedim. Şayet ülkemize kayıtdışı paralar giriyor mu, giriyorsa acaba ülkemiz ''narko terorist ülke'' suçlaması ile karşılaşabilir mi? Karşılaşırsa da nasıl ekonomik ve finansal gelişmeler ile karşılaşabiliriz?
Aşağıda bu konu ile ilgili yeni bir haber ve link var.
http://www.haber7.com/haber/20100624...-suclamasi.php
Şu an 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 konuk)
Yer imleri