Japonyadaki nükleer santrallerin deprem sonrası durumu, Almanyanın 80 öncesi santralleri kapatma kararı derken bizde yapılması planlanan nükleer santral hakkında forumdaşlar ne düşünüyor..
Printable View
Japonyadaki nükleer santrallerin deprem sonrası durumu, Almanyanın 80 öncesi santralleri kapatma kararı derken bizde yapılması planlanan nükleer santral hakkında forumdaşlar ne düşünüyor..
Bu sabaha kadar sorsaydın evet derdim.
1982-1984 yılları arasında yüksek lisansını Nükleer Mühendislik konusunda yapmış bir kişi olarak,açıkça söylemeliyim ki,her türlü reaktör güvenliği ön planda tutularak,Türkiye, Nükleer Teknoloji'ye girmelidir ve hatta çok geç kalmıştır.:(
Nükleer Teknoloji; toplumun can güvenliği konusundaki kaygılarının sınandığı bir alan olarak medyada yer bulmakta,halbuki,sadece enerji üretimi değil,sınai ,tıbbi uygulamalar ve savunma sanayiine dönük kazanımları olan bir sektördür,ayrıca nükleer lige girmiş bir devletin dış politika ve caydırıcı gücünü arttırması açısından elzemdir.:cool:
Şu anda dünyada güvenlik kavramı nerdeyse teknoloji ile eş anlamlı hale gelmiştir,böyle bir ortamda yüksek teknolojiyi reddetmek,toplumun can güvenliğini uzun vadede tehlikeye sokmak demektir...:rolleyes:
Savaş gemisi kötümüdür,ya da uçağı...değildir,şu anda Türkiye tamamen yerli kendi korvetlerini MİLGEM projesi ile yapıyor,yakında bence uçak gemisini de yapması lazım,Akdeniz'de seyir halinde bir türk uçak gemisi ve yanında 3 firkateyn ve 3 korvet ile 1 denizaltıdan oluşan bir filo düşünün,buna ihtiyacımız var....brvT..C
Türkiye'nin nükleer reaktöre de ,uçak gemisine de,yerli yapım denizaltıya da,yerli yapım ağır bombardıman uçağına da ihtiyacı var...:)))
büyük düşünmek gerekiyor...:)
T..CT..CT..CT..CT..C
Kesinlikle zamanın gerisinde kalmamak gerekir.
[quote=saraylı;344334]1982-1984 yılları arasında yüksek lisansını Nükleer Mühendislik konusunda yapmış bir kişi olarak,açıkça söylemeliyim ki,her türlü reaktör güvenliği ön planda tutularak,Türkiye, Nükleer Teknoloji'ye girmelidir ve hatta çok geç kalmıştır.:(
Nükleer Teknoloji; toplumun can güvenliği konusundaki kaygılarının sınandığı bir alan olarak medyada yer bulmakta,halbuki,sadece enerji üretimi değil,sınai ,tıbbi uygulamalar ve savunma sanayiine dönük kazanımları olan bir sektördür,ayrıca nükleer lige girmiş bir devletin dış politika ve caydırıcı gücünü arttırması açısından elzemdir.:cool:
Şu anda dünyada güvenlik kavramı nerdeyse teknoloji ile eş anlamlı hale gelmiştir,böyle bir ortamda yüksek teknolojiyi reddetmek,toplumun can güvenliğini uzun vadede tehlikeye sokmak demektir...:rolleyes:
Savaş gemisi kötümüdür,ya da uçağı...değildir,şu anda Türkiye tamamen yerli kendi korvetlerini MİLGEM projesi ile yapıyor,yakında bence uçak gemisini de yapması lazım,Akdeniz'de seyir halinde bir türk uçak gemisi ve yanında 3 firkateyn ve 3 korvet ile 1 denizaltıdan oluşan bir filo düşünün,buna ihtiyacımız var....brvT..C
Türkiye'nin nükleer reaktöre de ,uçak gemisine de,yerli yapım denizaltıya da,yerli yapım ağır bombardıman uçağına da ihtiyacı var...:)))
büyük düşünmek gerekiyor...:)
96/98 yılları arasında almanyada genetik yüksek lisansı yapmış biri olarak diyorumki......en küçük bir sızıntının dahi gen kombinasyonunu değiştireceği ve geri dönülmez mutasyonlara sebep olacağını bildiriyorum.illaki enerji elde etmek istiyorsak altını çizerek söylüyorum. doğaya hiçbir zararı olmayan rüzgar enerjisi kullanılabilir.rüzgar panellerinin tek ihtiyacı yılda birkaç teneke gres yağı.
[FONT=TimesNewRomanPSMT][SIZE=3][FONT=Times New Roman][FONT=TimesNewRomanPSMT]Türkiye’nin karasal alanlarında [FONT=TimesNewRomanPSMT]rüzgar potansiyeli,[/FONT] 400 milyar kwh/yıl .bu ege,akdeniz ve karadeniz bölgeleri.[/FONT][/FONT][/SIZE][/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT][SIZE=3][FONT=Times New Roman][FONT=TimesNewRomanPSMT][FONT=Times-Roman]Di[/FONT][FONT=TTE19E0AB0t00]g[/FONT][FONT=Times-Roman]er santrallere göre daha kısa sürede kurulabilir (4-5 ay). Bu da çevreye daha az[/FONT][/FONT][/FONT][/SIZE][FONT=Times New Roman][FONT=TimesNewRomanPSMT]
[SIZE=3][FONT=Times-Roman]zarar vermektedir. Örne[/FONT][FONT=TTE19E0AB0t00]g[/FONT][FONT=Times-Roman]in Nükleer Santraller ortalama 7 yıl, Hidroelektrik Santraller [FONT=Times-Roman]2–10 yıl, Do[/FONT][FONT=TTE19E0AB0t00]g[/FONT][FONT=Times-Roman]al Gaz Santralleri 1,5 yıl.[/FONT][/FONT][/SIZE]
[SIZE=3][FONT=Times-Roman][FONT=Times-Roman]Son olarak çıkardığı ses sadece 43 dB inanın. ofis içerisindeki sesten daha az.Bilmiyorum hiç hidroelektrik santralini gezen varmı. [/FONT][/FONT][/SIZE][FONT=Times-Roman]
[/FONT][/FONT]
[/FONT][/FONT]
JAponya gibi teknolojik olarak bizden 50 yıl önde olan bir devlet bile günlerdir radyasyon tehlikesini önleyemiyor ve şuanda yeni gelen haberlere göre 4 nolu reaktörden alevler çıkmaya başlamış. Bunları göre göre hala Türkiye'ye nükleer santral istemeyi de anlamıyorum, kusura bakmayın...
[IMG]http://www.mjora.com/lazurimtrl/kuresel_eylem_grubu.jpg[/IMG]
Uçak gemisine de ihtiyacımız yok, ağır bombarduman uçaklarına da... Bunlar saldırı silahlarıdır, savunma değil. Türk ordusunun kuruluş amacı saldırı değil savunmadır hatırlatırım... Paramız çoksa daha hayırlı işlere harcayalım, insan hayatına kastetmeye değil ;) Türk malı otomobil, bilgisayar, cep telefonu ne bileyim insanlığın yararına ne varsa onu üretelim. Savunma amaçlı silahlarımızı da biz üretelim, ülkemizi savunma yönünden ABD, İsrail, Rusya gibi ülkelerin hegomanyasına bırakmayalım tabiki... Ancak biz ABD değiliz, bizim gidip de şu ülkeyi bombalayalım gibi bir düşüncemiz, ya da insan hakkını para için kar için hiçe sayan nükleer santrallare ihtiyacımız olmamalıdır.
[IMG]http://www.ortakyasam.org/hermes/bosweb/web008/images/image/n%C3%BCkleere-hay%C4%B1r-150x150.jpg[/IMG]
Rüzgar enerjisi iyidir,güzeldir,ama bundaki gelişmeler nükleer olayına engel değildir ki..
Türk milleti Osmanlı'nın duraklama devrinden beri savunma savaşı yapıyor,ta ki Büyük Taarruz' a kadar..nitekim Mustafa Kemal bunu" siz sadece düşmanı yenmekle kalmadınız,aynı zamanda milletin makus talihini de yendiniz" diyerek bu önemli dönüm noktasını belirtmiştir...bazen savunma ile saldırı arasındaki fark gayet incedir,ve saldırmak zorunda da kalabilirsiniz,nitekim Savunma adı zerafeten konmuş bir isimdir,esas isim" savaş" tır..
Savaş ta barış gibi varoluşun değişmez yanıdır,sevgi ve şiddet olduğu müddetçe ikisi de devam eder...
Japonya savaş mağlubu bir ülke,anlaşma gereği sadece savunmaya yönelik 110000 kişiden fazla bir orduyu besleyemiyor..büyük bir ekonomiyi zayıf bir orduyla yönetirseniz başka dengesizlikler meydana çıkmakta...
Ne kadar barışsever olsak ta dünya olalı beri bazı meseleler savaşla çözülür,savaş olmazsa barış ta olmaz,herşey zıddıyla kaimdir...
Bir de dünyadaki oluşumların bu coğrafyadaki Türkiye'ye yüklediği vazifeler var,bazen olaylar üzerinize gelir,bu kişisel düzeyde de böyledir,kaçamazsınız,isteseniz de...
Bir de tabi ne söylesek boş,ok yaydan fırlamış ,olacak olan olacaktır...:rolleyes:
T..C
Türkiye'de yeni yapılmasında, tüm çevremizde var, üstelik hurdaya çıkması gereken eski nükleer santrallar çalışıyor...
Tüm dünya eskileri kapatıp yeni yapmazsa bizdede yapılmasın...
Fakat Rusya bize petrol ve gaz satacak, kendisi nükleer santral yapacak, biz yapmayacağız...
Trafik kazasındada çok insan ölüyor, nüklere karşı olanlar 1 hafta arabaya binmesinde sonra karar versin...
Başka bir topikten selçuklu gral analizi (en alttaki sırıtmalar analize dahil değil yalnız..bana ait..hak geçmesin)
"abi konu kısaca .. neden graşka olmuyor .... :mad::mad::mad::mad:"
:D:D:D:D
---------------------------------------------------------------------------------
Bir ülkenin, savunma (ya da saldırı), güvenlik, enerji v.b. yatırımları o ülkenin hem ekonomik gücüyle hem de hedefleri ile uyumlu olmalı (fi tarihinde bir bakanımızın kişisel icraatları ile imzaladığı anlaşmalar sonucu, hiç ihtiyacımız olmayacak miktardaki doğalgazın parasını hala hem Rusya ya hem de İran a ödediğimizi biliyorsunuzudr).... Amma velakin kamu güvenliği ve sağlığı birinci öncelik olmalı..
--------------------------------------------------------------------------------
Bu vesileyle, çok kıymetli Saraylı patronun tespitlerinin bazılarına katılmıyorum. Bence büyük düşünmek tek başına iyi bir şey değildir, önemli olan ne düşünüldüğüdür. Örneğin 1 inci "deccal" Napolyon ve 2nci deccal "Hitler" de büyük düşünüyordu. Teknoloji ile güvenlik arasındaki ilişki doğrudur amma velakin Nükleer ile teknoloji arasındaki ilişki bence o kadar da doğru değildir. Yani teknolojiden faydalanmak ille de nükleri kullanmak demek değildir. Diğer yandan bence Uçak Gemisi Türkiye için gereksiz bir yatırımdır. Eski DKK na soruyorlardı neden bizim Uçak Gemimiz yok diye..O da yanıt olarak "Türk yıldızları" (gösteri uçak filosu) varya..demişti tebessüm ederek. AYrıca uçak gemisi dediğinizde yanında onu koruyacak bir deniz ve hava filosu da bulundurmanız gerekir demişti. Ayrıca soruyu sorana da; örneğin ne işimize yarayacak bu uçak gemisi göstrişten başka demişti...Yani Türkiye'nin hangi "uzak" çıkarı var ki bunun için bir uçak gemisi besleyecek v.b. Bugün için böyle, gelecekde ne olacağı belli olmaz.
-----------------------------------------------------------------------------
Pek kıymetli Hilmi patronun "komşularda varsa bende de olmalı" tespiti kısmen doğrudur. Yani nükleer enerji, ülkelerin tek tek çözebileceği-kurtulabileceği bir konu değil. Tüm Dünya ortak politika belirlemeli, belirleyemiyorsa da küresel muhalefet örgütlenmeli bu konuda v.b. Ayrıca araba örneği de bence doğru bir örnek değil. Teknoloji=Nükleer denklemine dayanıyor. Bu şekilde sorulursa karşı tarafın da, "radyoaktif yakıt kullanan araca binmek istermiydin" gibi bir soru sorma hakkı olur.
---------------------------------------------------------------------------
Sonuç: Evde patlayınca en fazla 1-2 kişiyi öldürebilecek veya kaza yapınca sürücüsüne zarar verecek türden bir şeyden bahsetmiyoruz. Nükleer enerjiyi sevin yada sevmeyin, kaçınamayacağınız ve çoğrafi olarak lokal ve sadece olayın olduğu anda oralarda bulunanları etkileyecek bir şeyden bahsetmiyoruz...Kaçma şansınızın olmayacağı, sadece bugün yaşayanları değil, doğmamış çocukların genlerini etkileyecek bir riski almaktan bahsediyoruz... E ama küçük risk mi? Değil. Bu 10 koyup 50 kazanma ihtimaline karşı 5 kaybetmeyi göze almak gibi bir şey değil... 10 koyup yok olmak gibi bir risk..
-------------------------------------------------------------------------------
ara çözümler bulalım..ille de yapılacaksa tüm dünya ortak olarak kutuplara yapsın..ülkeler yatırımına katıldıkları oranda enerji alma hakkına sahip olsunlar...hehehehe..hem böylece bir kaza durumunda reaktörü soğutma problemi olmaz..hehehe.. bir de malum kablosuz enerji transferi çalışmaları var...o zaman Ay a bile yapılabilir....hehe..sonuç: teknolojinin daha sağlıklı çözümler bulmasını bekleyelim
hörmetlerimle
asti,
Yukardaki yazının hiç katılamayacağım bölümü:çok kıymetli saraylı patron ifadesi...
kendimde bir kıymet ya da kıymetsizlik görmüyorum..;)...teveccüh göstermişsiniz....:)
Napolyon ile Hitler'in kötü adam olduğunu kim dedi?o zaman Büyük İskender ile Muhteşem Süleyman' a da mı deccal diyelim?Neyse ileri gidip ben de 3.deccal seçilmeyeyim..:o
Nükleer güçle çalışan uçak gemisi yerine,yelkenli bir uçak gemisi yapılır,hem saldırı yerine savunma süsü verilmiş olur,hem de toplumun nostalji duyguları kabarır,tek sorun direk ve yelken donanımı uçak iniş kalkışını engeller mi?hııı?:D
Roller vardır,insanlara ve devletlere verilir,bundan kaçış yoktur,farklı düşünceler de bunu önlemez,yukarda anlatmaya çalıştığım bu fikriyat idi...
[quote].illaki enerji elde etmek istiyorsak altını çizerek söylüyorum. doğaya hiçbir zararı olmayan rüzgar enerjisi kullanılabilir.rüzgar panellerinin tek ihtiyacı yılda birkaç teneke gres yağı.
[/quote]
Boş gezenin boş kalfası olarak faaliyet gösteren biri olarak şunları yazabilirim: Rüzgar enerjisi yeni değildir. 500 yıl önce yaygın olarak kullanılmıştır. Yel değirmenleri ve yelkenli gemiler rüzgar enerjisi ile çalışıyordu.
O zamanlar dünya nüfusu sadece 400-500 milyondu, hiç kimsenin acelesi yoktu. Gemi tarifeleri yoktu, bir yerden bir yere varmak rüzgarın çıkmasına bir nevi Allah'a bağlı idi. Ne zaman kömürle çalışan motor yapıldı, gemi tarifeleri oluşturuldu.
Enerji kaynaklarını değerlendirmek için EROİ değerlerini karşılaştırmak gereklidir. Mesela rüzgar döneminde dünyada 400-500 milyon insan yaşarken ve ortalama insan ömrü 40 yaş civarında iken, kömürle çalışan motorların yapılması sonrasındaki dönemde, dünya nufusu 1,2 milyara, ortalama insan ömrü de 50'nin üzerine çıkmıştır. Bu, kömürün eroi değerinin rüzgardan çok daha fazla olmasının sonucudur.
Petrol ve petrol ile çalışan motorlar yapıldığında ise kömür ile çalışan herşey terkedilmiştir. Çünkü petrolün eroi değeri kömürden çok fazla idi. Petrol, ilk keşfedildiği zamanlar yani çıkarılmasının kolay olduğu dönemlerde, 1 koyduğunuzda 100 alıyordunuz. Bu zaten eroinin tanımıdır. Bu değer günümüzde 30'a düşmüştür.
1 koyulduğunda 100 alınan bir aktivite sonucunda dünya nüfusu 7 milyara, ortalama insan ömrü de 70'in üzerine çıkmıştır.
Bugün 7 milyar insanı beslemek ve kaos çıkmadan yaşatmak için rüzgar enerjisini çare olarak görmek cahilliktir.
Çünkü eroi değeri düşüktür. Yani rüzgar enerjisi paneli üretmek için harcayacağınız enerji, bu panelden üreteceğiniz enerjiden daha fazladır.
Bu konu büyük bir dolandırıcılık konusudur. Mesela İngiliz Devleti dolandırılmıştır. Dünyada en fazla rüzgarın olduğu, İngiltere'nin kuzeyinde 1. derecede rüzgar bölgesinde 100 birim enerji üretmek için planlanmış ve kredilendirilmiş projeden sadece 30 birim enerji üretilebilmiştir.
Not: Dünyada rüzgar haritaları çıkarılmış ve rüzgar alan bölgeler 1,2,3 ve 4. derece bölgeler olarak sınıflandırılmıştır. Buna göre Türkiye'de 1 ve 2. derece rüzgar alan bölge yoktur.
[QUOTE]Türkiye'nin nükleer reaktöre de ,uçak gemisine de[/QUOTE]
Türkiye'nin uçak gemisine kesinlikle ihtiyacı yoktur. Aslında Abd'nin de uçak gemisine ihtiyacı yoktur. Abd'nin dünyanın her yerinde üsleri vardır. Artık uçakların menzilleri çok artmıştır.
Uçak gemileri askeri çevrelerde yağlı ördek olarak tarif edilirler. Öyle uçak gemisini yanında iki gemiyle koruyamazsınız. Sadece bir uçak gemisini korumak için onlarca gemiye ve uçağa ihtiyaç vardır. Mesela bugün Çin'in geliştirdiği bir füze sistemi Abd uçak gemilerini tehdit etmektedir. Basından izlediğimiz kadarıyla da Abd'liler buna bir çözüm bulamamışlardır.
Abd uçak gemilerini sadece nam için, gösteriş için kullanır.
[quote=lazar;344975] Rüzgar enerjisi yeni değildir. 500 yıl önce yaygın olarak kullanılmıştır.
Yani rüzgar enerjisi paneli üretmek için harcayacağınız enerji, bu panelden üreteceğiniz enerjiden daha fazladır.
Bu konu büyük bir dolandırıcılık konusudur. Mesela İngiliz Devleti dolandırılmıştır.
.[/quote]
- Minik eklemelerim olacak.. Rüzgar enerjisi yeni değil ama ondan elektrik elde etmek ve bunu verimli şekilde üretmek/iletmek görece yeni olsa gerek
-Rüzgar enerjisi paneli değil de rüzgar enerjisi platformu mu demek istediniz? Panel sadece güneş enerjisinden yararlanmak için üretiliyor bildiğim kadarıyla..Ayrıca platformu bir kere üretiyorsunuz ama üretimini yıllarca kullanıyorsunuz.. Burda kritik farklılık şurda sanırım. HES, Rüzgar, Güneş enerjisi gibi enerji kaynaklarında siz girdi olarak bir şey vermiyorsunuz. Sadece ilk yatırım ve cüzi işletim maliyetiniz var..Yani parayla aldığınız petrolü veya kömürü elektriğe çevrmek gibi bir şey yok..
vs.v v.s.
-İngiliz hükümetinin kandırılma konusundan emin misiniz? Çünkü hala özellikle avrupada devletler bu işe yatırım yapıyor..
her neyse, rüzgar enerjisi ayrı ve uzun bir teknik tartışma konusu ama yukarıda rüzgar enerjisinden bahseden arkadaş da milyarlarca insanın enerji ihtiyacını rüzgar la karşılayalım demedi sadece sanırım.. çok sayıda alternatifden biri
[QUOTE]rüzgar enerjisinden bahseden arkadaş da milyarlarca insanın enerji ihtiyacını rüzgar la karşılayalım demedi sadece sanırım.. çok sayıda alternatifden biri
[/QUOTE]
Bence, bugün dünyadaki sıkıntı 1900'lü yılların başında petrolün çıkarım kolaylığı sebebiyle 100 olan EROİ değerinin 30'a düşmesidir.
Şayet rüzgar enerjisinin EROİ değeri 30'un üzerindeyse bu alana yatırım yapılabilir. Bu değer 2-3 bile değildir.
Zaten Türkiye'de 1.ve2. derece rüzgar bölgeleri yoktur.
Fakat güneş enerjisi panellerinde de rüzgar enerjisi platformlarında da verim sürekli artmaktadır. Yakın gelecekte olmasa da orta vadede verimlilik, yatırım yapılabilir seviyelere getirilebilir. İşte o zamana kadar birilerinin dolandırılması gerekecektir.
svg.lazar önümü açtı,:),tşk ederim kendisine,.brv
şöle izah edeyim::::
bu EROİ değerini ben bilmez idim,şimdi bildim,:o
bu EROİ yi kendim bizzat saraylı için hesapladım;1,1 çıktı,:::
yani ; 1 birim enerji üretimi için 10 birim enerji savuruyomuşum ,iyi mi?işe bak,:mad::..:
vobda iki habbe para kazanacam diye ,atmadığın takla kalmasın,....dng
rüzgardan bile kötü,nerdeee nükleeri,yoktur,:..::eek:
ingiliz hükümetinden beter olmuşum ,::::..:,beterinden saklasın...:eek:
bugün git bir pazarda limon sat,EROİ değerin 7-8 in altına düşmez yaa....brv...:..::..::::
sen tut git,gayet verimli sistemleri sağda solda yayınla,insan sevgisinden,sonra EROİ'n düşsün ,hoş değil yaa,...::::::
şunu idrak ettim,EROİ değerimi yükseltmem için daha verimli çalışmalıyım,daha izantropik işler yapmalıyım,buna tersinir adyabatik te diyebiliriz,...;)...teknik üniversitedeki Termodinamik notlarımı karıştırayım biraz....kom
artık bende antropi artışı felan beklemeyin,hiç değilse limoncuyu geçmeliyim....:..:
:::
:..:
[QUOTE]Bugün 7 milyar insanı beslemek ve kaos çıkmadan yaşatmak için rüzgar enerjisini çare olarak görmek cahilliktir.
[/QUOTE]
Bir düzeltme yapmak istiyorum. Bu konuda yazdığım ilk yazıda yukarıdaki cümleyi yazmıştım. ''cahilliktir'' derken alıntı yaptığım Sn.medihaluk yada başka bir değerli katılımcıyı kastetmedim.
Bunu yazarken daha çok ''üçüncü köprüyü yapacağız'' diyen ulaştırma bakanını ve aynı kafadaki insanları kastettim...Yoksa kimseyi kırmak istemedim...
Nükleer santral yada nükleer teknolojinin geliştirilmesi adına insanoğlunun bu alanda ilerlemeler kaydetmesi gerekiyor, yoksa eninde sonunda eroi değeri yüksek olsun düşük olsun, insanoğlu köle gücünü, atın eşşeğin hayvanatın gücünü, rüzgar gücünü, petrol gücünü suyun gücünü vs. vs.. kullanmaya alışmıştır...
Bu alışmışlık kudurmuşluğa dönmüştür ayrı mesela, bugün herkez bu kudurmuşluğun sonucu modern hayat dediğimiz hayatı yaşıyoruz, ofislerimizde evlerimizde, hemen heryerde yata yata parmağımızın ucuyla dünyanın kaynaklarını kullanıyor tüketiyoruz, hemde lüküs içinde, bundan 150 yıl önce bu kadar lüküs hayatlar krallarda bile yoktu...
Düşünün napolyonun oturduğu mekanda sifon diye bişey yoktu, hatta atık su borusu dahi yoktu:) su ne şartlarda vede kaç insanının kaç hizmetlinin emeği sonucu tuvaletine yada banyosuna giriyordu bilinmez, aynı şekilde atıklarında kaç insan gücüyle ortamdan uzaklaştırıldığını düşünün:), ama şu anda düğmeye dokunarak yaşanılan bir hayat var..tuvaletler o zamanki gibi kokmuyor çünkü 1969 larda icad olunan s borusunu kullanmaya başlamışız vs.vs...
Teknik ilerlemiş ve yaygın kullanım tüketim artmış yani..
Bu trendi durdurmanın imkanı olmadığına göre, trendin gelişimini sağlamaktan başka çıkar yolu yok gözüküyor, nükleer güç kullanma konusunda bizimde Ülkemizde tekniğimizi biran önce geliştirmemiz, bu alanda ilerleme kaydetmemiz şarttır, buna yapabilmek içinde ilk adımları atmaya başlamak birinci şarttır, sonrada bunu en verimli vede en zarasız kulanacak tekniği bulmakda yine bize düşer, öyle japonlar yapar sen kullanırsan bu iş olmaz tabiii, Ülke olarakda geleceğe dair işe yarar bir değer katmaya çalışmalı....bence böyle, saygılar.
tartışmasız evet...
bitmez bir enerji kaynagıdır..füzyon ve fizyon..
ama bana göre en önemlis..,[B]nükler silahı olmayan ülkeyi kimse ciddiye almıyor..[/B]
nükleer güç,geriye dönüşü olmayan zararlar verdiği için ,mükemmel bir caydırıcı güçtür..
bakın [B]parkistana..[/B]adamlar açlıktan ölüyorlar..ama nükleer silahı olduğu için.hindistan gibi deve meydan okuyor..
köyün delisi ,[B]kuzey korede aynı[/B]..biz ırak gibi değiliz dedi..ABD tık demedi..
[B]israile [/B]bakın arap dünyasına meydan okuyor..
1. köprüyede karşı çıkmışlar.yok ekolojik denge diye...
[COLOR="Red"]hatta nükleer silah,bu silah sahiplerini uzlaşmaya zorlayarak,barışa katkı sağlar(öss sorusudur)..[/COLOR]
asıl radyasyon ,[B]tomografidir...[/B]hastaneye giden herhastaya [COLOR="RoyalBlue"]performans gereği(doktor para [/COLOR]alacak),tomografi isteniyor..hatta coğunlukla aynı istek kagıdında 3 tetkik olur..kafa,akciger,batın gibi..
sadce 1 akciger tomografisi 480 akciger direk filme(siyah beyaz) eşit radyasyon veriyor.. 3 tetkiki siz düşünün..
tek tomografi kanser riskini %30-40 artırıyor..
sadece istanbulda var olan tomografi cihazı,tüm avrupa toplamından fazla...ingilterede tomografi yasak..
alın size en kral radyasyon...:::
her neyse, rüzgar enerjisi ayrı ve uzun bir teknik tartışma konusu ama yukarıda rüzgar enerjisinden bahseden arkadaş da milyarlarca insanın enerji ihtiyacını rüzgar la karşılayalım demedi sadece sanırım.. çok sayıda alternatifden biri[/quote]
ELBETTE SN ASTATİN BEN SADECE DOĞAYA VEREBİLİNECEK ZARARIN EN AZINI BULMAYA ÇALIŞMAMIZ GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYQRUM.YOKSA BÜTÜN ENERJİ İHTİYACIMIZI KARŞILAR DİYE BİR DÜŞÜNCEM YOK.
MESELA HESLERİN EROZYONU ENGELLEMEKTE ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLERİ VAR.ANCAK MALİYETLERİ YÜKSEK VE BULUNDUĞU EKOLOJİK ORTAMIN DENGESİNİ BOZUYOR.(FIRTINA VADİSİ ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ)
BURYAYA KURULACAK OLAN HESLER ENDEMİK TÜRLERİN YOK OLMASINA SEBEP OLABİLİR.
[QUOTE=abka;345383]tartışmasız evet...
bitmez bir enerji kaynagıdır..füzyon ve fizyon..
ama bana göre en önemlis..,[B]nükler silahı olmayan ülkeyi kimse ciddiye almıyor..[/B]
nükleer güç,geriye dönüşü olmayan zararlar verdiği için ,mükemmel bir caydırıcı güçtür..
bakın [B]parkistana..[/B]adamlar açlıktan ölüyorlar..ama nükleer silahı olduğu için.hindistan gibi deve meydan okuyor..
köyün delisi ,[B]kuzey korede aynı[/B]..biz ırak gibi değiliz dedi..ABD tık demedi..
[B]israile [/B]bakın arap dünyasına meydan okuyor..
1. köprüyede karşı çıkmışlar.yok ekolojik denge diye...
[COLOR="Red"]hatta nükleer silah,bu silah sahiplerini uzlaşmaya zorlayarak,barışa katkı sağlar(öss sorusudur)..[/COLOR][/QUOTE]
.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv.brv
İsrail sadece araplara değil nükleer gücü olmayan Ülkemizin yardımsever vatandaşlarının insani amaçlı yardım gemisine engel olmuş, bunu yaparkende vatandaşlarımızı katletmiştir, bu katliamı yaptığıyla kaldı ölen öldü bir özür dahi dilemedi...
Neden?
Çünkü nükleer bombası var kafasını bozarsak adamların atıverirler iki şehrine iki bomba kalırsın dımdızlak rezil kepaze ortada, rezil olursun tüm dünyaya, üstelik birde kabahatli olursun gemiyle terörist getiriyordun diye...sesimizi çıkaramadık, ama bu durum RTE ye dokunmuş sürekli sayıklıyor israil şöyle israil böyle diye diye dolanıyor Araplara konuşma yapıyor..
Havanda su dövmeyle olmuyor adamlar yapıyor, nükleer gücün yoksa özür bile yok, ama nükleer gücümüz olsaydı durum çok daha değişik olurdu ve değil gemiye ateş açmak, bahsini bile edemezdiler orası kesin diyorum...
Üstelik dünyanın en karışık bölgesinde, ortadoğuda bir ülkeyiz, startejik yerdeyiz diyoruz, bölgenin en önemli gücüyüz, önemli yerdeyiz diyoruz ama hep lafta ve görüntüde, iran uzaya çıkmaya başladı doğalgazı var petrolü var ama nükleer güç için adımlarını attı ve başardı gözüyle bakılıyor.
Rusya gürcistana girdi gece gece bikaç satte başkentin 500 metre dibine park ettiler saakaşvili konuşmaya devam etseydi sabahı göremeyecekti saakaşvili başkent tiflis tarihe karışacaktı...Fransa o zaman sana bana saddama kaddafiye bahane bulup girdiği gibi girseydi ya olaya gürcistan halkının selametini düşünseydi ya?:))) sıkar biraz:..::..::..:
Kimin gücü kime yeterse dünyası bu dünya, o vakit güçlü olmaya çalışmak çalışmak çalışmak gerekir...Özelliklede ortadoğu gibi bir yerde bizim çok eksiğimiz var bu konularda, gelişmekte olan ülke falan diyoruz biz kendimize ama, eninde sonunda gelişmiş olmakda var işin içinde, bu yüzden nükleer teknoloji hem enerjisinden hemde gücünden faydalanılması gereken olmazsa olmazlardandır...
Enerji sektöründe 10 yıldır çalışmakta olan bir mühendis olarak bazı cevapları okuyunca çok şaşırdım .kom(Alınma gücenme olmasın lütfen)
[LEFT][COLOR=#000000][I][COLOR=red]İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Wikileaks'in sızdırdığı gizli Amerikan Dışişleri Bakanlığı belgelerine dayanarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) iki yıl önce nükleer santralların şiddetli depremlere dayanamayabileceği konusunda Japonya'yı uyardığını yazdı.[/COLOR][/I][/COLOR][COLOR=#000000][/LEFT]
[LEFT][I][COLOR=red]Belgelere göre, UAEK'den bir yetkili, Aralık 2008'de Japon hükümetine, nükleer santrallardaki güvenlik standartlarının çağın gerisinde kaldığı ve şiddetli bir depremde ciddi sorunlar yaşanabileceğini söyledi.[/COLOR][/I][/LEFT]
[/COLOR]
Yapılsın....
[QUOTE=hilmi;344434]Türkiye'de yeni yapılmasında, tüm çevremizde var, üstelik hurdaya çıkması gereken eski nükleer santrallar çalışıyor...
Tüm dünya eskileri kapatıp yeni yapmazsa bizdede yapılmasın...
Fakat Rusya bize petrol ve gaz satacak, kendisi nükleer santral yapacak, biz yapmayacağız...
Trafik kazasındada çok insan ölüyor, nüklere karşı olanlar 1 hafta arabaya binmesinde sonra karar versin...[/QUOTE]
katılıyorum arkadaşaa.. etrafımızda ermenistan ve bulgaristan da dahil 20-30-40 yıl neyse önceki teknoloji ile yapılmış olan santraller zaten var.. nükleer tehlike diyorsanız zaten tehdit altındayız..ama onlar nimetlerinden yararlanırken biz neden riskine katlanalım...? yeni teknoloji ve büyük güvenlik önlemleri ile Türkiyenin de yararlanması taraftarıyım..ayrıca bu teknoloji büyük savaş gemilerinin de çalışması için gerekli olan bir teknoloji...
Bence yapılmasın da...Önce halkoylamasına sunulsun ve evet çıkarsa da en yüksek "evet" oyu veren İl'e kurulsun :)
ilgisi nedeniyle...
[B]Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi[/B]
[SIZE=+0][/SIZE][IMG]http://fotograf.gazetevatan.com//newpics/news/041020111103211081889_2.jpg[/IMG]
Türkiye, ABD, AB ve Çin’in büyük yatırımlar yaptığı rüzgar enerjisinde dev bir adım atıyor. 121 akademisyenden bir kadro oluşturuldu. Sabancı Üniversitesi, TÜBİTAK, TAI, İTÜ, İstanbul Ulaştırma el ele verdiler. Hazırlıklar 2,5 yıl gizli olarak sürdürüldü. Sonuçta, 50 milyon lira bütçeli Milli Rüzgar Enerji Sistemi ortaya çıkarıldı. Projenin mimarları, Türk sanayisi [COLOR=#ee6603][B]için[/B][/COLOR] milat sayılabilecek olayı anlattı.
[COLOR=#ee6603][B]İSTANBUL[/B][/COLOR] - Son yıllarda ABD, Avrupa Birliği ve Çin’in büyük yatırımlar yaptığı rüzgar elektrik santralleri konusunda Türkiye tarihi bir adım attı. 2,5 yıldır gizlilikle sürdürülen hazırlıktan sonra Temmuz ayında onaylanan 50 milyon liralık dev bütçeyle tamamen yerli rüzgar türbini üretimi başladı. 121 akademisyenden oluşan dev bir kadroyla tasarım ve teknoloji geliştirme çalışmalarını yürüten ekip, önümüzdeki yılın sonunda 500 kilovat gücündeki ilk Milli Rüzgar Enerji Sistemi’ni (MİLRES) çalıştırmayı planlıyor.
2014 yılında da 2 bin 500 kilovatlık büyük model bitirilecek. Bütçesiyle savunma projeleri dışında, Cumhuriyet tarihinin en büyük araştırma geliştirme projesi olan MİLRES’in Türkiye ekonomisine beş yıl içinde otomotiv sanayii kadar katkı sağlaması hedefleniyor. 2023 yılına kadar 20 bin megavat rüzgar enerjisi üretmek için 30 milyar doları rüzgar türbinlerine yatıracak Türkiye, bunun en azından 7.5 milyar dolarını kendi imkanlarıyla sağlamayı planlıyor. Kalanının ise yabancı markalarca karşılanacağı düşünülüyor.
Bu organizasyonda, Enerji Bakanlığı’nın başkanlığında Sabancı Üniversitesi, TÜBİTAK, TAI, İTÜ, İstanbul Ulaşım görev alıyor. Üretimin tamamı yerel sanayicilere yaptırılacak. Böylelikle yerel rüzgar türbini yan sanayiinin temelleri atılmış olacak. Bunun haricinde, Sabancı Üniversitesi, araştırma geliştirme dışında sanayiyle işbirliği oluşturmak için Rüzgar Enerjisi Teknoloji Platformu (RETEP) adıyla sivil bir girişimi de başlatmış durumda. Sabancı Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemil Arıkan, MİLRES Projesi’nin koordinatörü olan Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği’nde görevli Doç.Dr. Mahmut Faruk Akşit, RETEP üyelerinden Heksagon’un Genel Müdürü Murat Oğuz Arcan, konuyla ilgili olası senaryolarını ve hedeflerini CNBC-e Business’a anlattı.
İsterseniz, olayı daha iyi kavramak için birkaç yıl geriye gidelim. 2007 yılının 1 Kasım sabahı Türkiye ekonomisi yepyeni bir sektörle tanıştı. O gün, Enerji Bakanlığı, Türkiye’deki rüzgar enerjisi üretimi için lisans başvurularını almaya başladı. Hedef rüzgar enerjisinde ilk adımları atmaktı. Ülkenin toplam elektrik üretimi, o gün için 40 bin megavattı. Önümüzdeki 10 yıl için ise rüzgar enerjisi için koyulan hedef 20 bin megavat olarak açıklanmıştı. Ama talep beklenenin çok üzerinde oldu. Çeşitli kuruluşlardan 78 bin megavatlık talep geldi. Herkes şaşkındı. Çünkü bu talep, yukarıda yazdığımız gibi, Türkiye’nin o günkü toplam elektrik üretiminin iki katı, on yıl sonraki rüzgar enerjisi hedefinin ise neredeyse dört katıydı. Bu yoğun ilgi Türkiye’de rüzgarın bir hayli hızlı eseceğinin ilk sinyaliydi.
[B]SÜPER GÜÇLERİN RÜZGARLA YARIŞI[/B]
Aslında, bir süreden beri rüzgar enerjisi gelişmiş ülkelerin gündeminde. Kömür, petrol gibi kaynakların küresel ısınmaya olumsuz etkileri ve rezervlerle ilgili tartışmalar, nükleerle ilgili malum kuşkular, doğalgazda dışarı bağımlılık gibi birçok etken rüzgarın işine yarıyor. ABD, Avrupa Birliği ve Çin başta olmak üzere pek çok ülke, önümüzdeki on yıl için oldukça büyük rüzgar yatırımı hedefliyor.
Çin geçen yıl 16 bin 500 megavatlık dev yatırımıyla ABD’yi geçerek rüzgar enerjisinde dünyanın en güçlü ülkesi haline geldi. Bu iki ülkeyi Almanya ve İspanya takip ediyor. Çin 2020 yılında rüzgar kapasitesini 300 bin megavata çıkarmayı planlarken, Avrupa Birliği ise bu rakamı 213 bin megavat olarak açıklıyor. Kısacası yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları arasında gösterilen rüzgara, dünyada da ilgi ve yatırım hızla artıyor.
Bu haberi yapan muhabiri sudan gelinceye kadar sopalamak lazım diyecem de asıl bu muhabri bu asparagaz haberi veren elemanı dövmek lazım...Şu kadar ünv şu kadar Prof var hala dünyaya ismimizi duyuracak bir halt çıkmıyorsa bunların hepsini dövmek lazım :)))
Mersin'de de yapılması planlanıyor..