-
[B][SIZE=6]BBC'den genelevde seçim izlenimleri[/SIZE][/B]
BBC Türkçe servisinden Hüseyin Alkan, Türkiye'de seçime sayılı günler kala, genelevde seçimle ilgili izlenimlerini yazdı.
[SIZE=4][B]İŞTE O İZLENİMLER...[/B][/SIZE]
Günlerce varoşlarda, yoksul insanların arasında dolaştıktan sonra varlıklı insanların sorunlarını, beklentilerini dinlemek, seçimle ilgili görüşlerini sormak için Bağdat Caddesi'ne gitmek üzere otelden ayrılıyorum.
Fünikülerle Kabataş'a inip, Kadıköy vapurlarının iskelesine varıyorum. Ama ilk vapurun üç saat sonra kalkacağını öğrenince, Karaköy iskelesine yürümeye başlıyorum.
Yolda bir piyano mağazasına rastlıyorum. Zengin mahallelere gideceğim ya, AKP dönemindeki refah seviyesiyle ilişkilendirebilirim düşüncesiyle satışların nasıl gittiğini sormak için içeri giriyorum.
İçeride çok sayıda, fiyatı 4 bin 600 dolardan başlayan yanlış hatırlamıyorsam 64 bin dolara çıkan piyanolar ve iki şık hanım var. Hanımlardan biri, kriz sırasında satışların biraz düştüğünü, son dönemde normale döndüğünü, “uçuracak” kadar çok değilse bile kendilerini ayakta tutacak kadar satış yaptıklarını, müşterilerinin daha çok piyanosunu yenileyen kişiler olduğunu söylüyor.
Diğer hanım araya girip “En pahalı piyanoyu hiç görmeden telefonda alan müşterilerimiz de var” diyor. Söz dolanıp memleketin haline gelince, ilk hanım, “Memleket kalkınıyor, kendi uçağımız var deniyor ama henüz piyano üretemiyoruz” diye sitem ediyor.
On bin evsiz Karaköy iskelesine giderken, nasıl olup da yoldan sapıp kendimi Ali Paşa Değirmeni sokakta bulduğumu anlamıyorum. Yolda, tersanede dubalarda çalışan ancak 2008'deki krizden sonra işsiz kalıp, Fındıklı'daki metruk bir binada yaşamaya başlayan ve İstanbul'daki 10 bin kadar evsizden biri olan 41 yaşındaki Zeki Demir'le karşılaşıyorum.
[B]'Oyum TKP'ye' [/B]
Aslında sadece ben değil herkes onunla karşılaşıyor. Çünkü sokak çok dar ve arabalar park etmiş. Sadece bir kişinin geçebileceği bir yer var ve ona da Zeki Demir oturmuş. “Geneleve nasıl giderim?” diye soruyorum. “Gazeteciyim. Oradaki kadınlarla görüşeceğim” diyorum. Tarif ediyor. Sonra da sohbet ediyoruz.
Seçimlerde TKP'ye oy vereceğini, adaleti sadece sosyalistlerin sağlayabileceğini, [SIZE=3][B]tek anlam veremediği şeyin, “En diptekilerin bile iktidara hayran olmaları” [/B][/SIZE]olduğunu söylüyor.
Leblebici Şaban Sokağı'ndaki genelevin kapısına geliyorum. Polis memuru, içinde video kamera, ses kayıt cihazı ve fotoğraf makinası ve dünden kalan can eriklerin olduğu çantamı yandaki emanete bıraktırıyor. Emaneti pek gözüm tutmuyor ama beş lira verip çantamı teslim ediyor ve içeri giriyorum.
Bütün evlere uğruyorum. Biri dışında tüm evlerde bana iyi davranıyorlar. 'Burası işyeri burada siyaset konuşulmaz. Başkalarına sor.' diyorlar, ama kimse konuşmak için can atmıyor. Biri “Gel yukarıda rahat konuşalım” diyor.
Dışardakiler, içerdekiler Bir başka kadın, hangi partiye oy vereceğini söylemek için 35 TL vizite ücretini ödememi istiyor.
Burasının kapatılacağı yolundaki haberler nedeniyle AKP'ye öfkeliler. “Hükümet buradaki fuhuşla uğraşacağına dışarıdakiyle uğraşsın.” diyorlar.
Bir kadın, “Dışarıdakilere kapıları açtılar, bizim işler düştü. Eskiden bu sokak ful olurdu. Şimdi vize de kalktı. Bizim işler daha da kötüye gidecek” diye yakınıyor.
Evlerin önündeki erkekler beni şaşkınlıkla izliyor. Aslında ben de kendimi şaşkınlıkla izliyorum.
Yarı çıplak kadınların karşısında bazen ellerim önde bağlı, zaman zaman da hazırol vaziyette , mahçup “İyi günler ben gazeteciyim” diyorum. Yukarıdan yeni inen kadınlar merakla, kasada duran adamlar da kaşlarının altından, başlarını dörtte bir ölçek çevirerek bakıyorlar.
En köşedeki evin favori kadını “Sana geldim hayatım” diyen adamı yukarı gönderdikten sonra oyunu AKP'ye vereceğini söylüyor: “Biz aç doyuruyoruz. Geleni zengin edip gönderiyoruz. AKP yandaşlarını doyurdu, kendini de doyurdu. Belki bundan sonra bize bir faydası dokunur.” diyor ve “Ecevit gibisi gelmez” diye ekliyor.
Arkadan yaşlıca bir kadın “Oyum CHP'ye” diyor ama nedenini söylemiyor. Emeklilik yaşı Kadınlardan biri, SSK emekliliği için 51 yaş sınırının kalkmasını istiyor. Kulağıma eğilerek 50 yaşında olduğunu söyleyen başka bir kadın, 10 yıldır burada çalıştığını anlatıyor ve “Biz ağır işçiyiz. Erken yıpranıyoruz. Emekli olsam, çeker giderim buradan. Beni burada tutan yok. Evim de var. Artık çalışmak zorunda değilim. Ama hükümet torba yasada erken emekliliği çıkarmadı” diyor.
Memleketin durumunun kötüye gittiğini, yoksulluğun arttığını söylüyorlar.
Çıkarken, girişte benden vizite ücretini isteyen kadın. “Gel bakalım. Kamuoyu yoklaması yaptın mı? Ne çıktı?” diye soruyor.
Özet yapıyorum. “AKP'den iyisini mi bulacaklar?” diyor.
Kapıdan çıkıp emanetçiye fişimi verip çantamı alıyorum. Çantayı hemen kontrol ediyorum. Herşeyin yerinde olduğunu görüp, yazımda “Emanetçiyi gözüm tutmuyor” diyeceğimi tahmin ettiğim için utanıyorum.
[URL]http://haber.gazetevatan.com/bbcden-genelevde-secim-izlenimleri/382110/1/Gundem[/URL]
[SIZE=3]Yazının başlığını okuduğumda,aklıma Aziz Nesin'in genelev kadınının saflığını merhametini anlatan bir hikayesi;[/SIZE]
[SIZE=3]Kuşları kafese koyup geneleve gelir adam,kadında bu kuşları para karşılığı uçurur,sonra kuşlar gider alıştırdığı yere konar,ordan tekrar kafese koyar,yine getirir geneleve...[/SIZE]
[SIZE=3]Birde toplumu sıfatladığı,meşhur yüzde oranı geldi aklıma....[/SIZE]üüü
T..C
-
[B][SIZE=5]Erdoğan'ı çok kızdıracak bir yazı daha![/SIZE][/B]
Financial Times'a göre Türklerin çıkarlarına en fazla hizmet edecek gelişme, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçimi ezici bir farkla kazanmaması.
Financial Times gazetesi bugünkü başyazılarından birini [COLOR=#ee6603][B]Türkiye[/B][/COLOR]'deki genel seçimlere ayırdı.
[B]The Economist dergisinin 'Demokrasi için oyunuzu CHP'ye verin' çağrısı ve New York Times gazetesinin Ak Parti’nin anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğa erişmesi ile başkanlık sistemine geçişin Türk demokrasisinin yararına olmayacağını savunduğu analizlerden sonra FT'de "Türkiye'nin oyu" başlıklı yazıda, "Daha güçlü bir cumhurbaşkanı değil güçlü bir muhalefet gerek" dedi.[/B]
Gazeteye göre, Türklerin çıkarlarına en fazla hizmet edecek gelişme, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçimi ezici bir farkla kazanmaması. Başyazıda, AKP'nin başarıları övülüyor ancak partinin artık rahatsız edici otoriter eğilimler sergilediği belirtiliyor.
Financial Times, [COLOR=#ee6603][B]Pazar[/B][/COLOR] günkü seçimlerin sonucuna özel önem veren gelişmenin ise Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin anayasasını yeniden yazma vaadi olduğunu vurguluyor. Gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçme niyetini hatırlatıyor ve bunun anayasa değişikliği önerilerinden en kaygı verici olanı olduğunu belirtiyor.
Başyazı şöyle sürüyor:
"Bu iki nedenle kötü bir fikir. Birincisi, böylesi bir geçiş Sayın Erdoğan'a, Türkiye'de yürütmenin başı olarak görev yaptığı süreyi alışılageldiği gibi üç yerine beş döneme çıkarmasının yolunu sunmuş olacak. İkincisi ve daha kötüsü de, başkanlık sistemine geçiş, Türkiye'nin Kürtlerinin ve diğer azınlıklarının sorunlarının çözümünü zorlaştıracak."
Türkiye'de muhalefetin katetmesi gereken mesafe olduğunun da vurgulandığı Financial Times'ın başyazısı, şu ifadeler ile noktalanmış:
"Muhalefet uzun süre orduya ve yargıya bel bağladı. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi gecikerek de olsa, daha geniş bir kesime hitap etmeye başladı. Bu iyi bir haber. [B][COLOR=red]Türkiye'de yeni meclisin alacağı önemli kararlar, AKP kadar muhalefet tarafından da şekillendirildiği takdirde, daha da büyük anlam ifade edecektir."[/COLOR][/B] (BBC TÜRKÇE)
[URL]http://haber.gazetevatan.com/erdogani-cok-kizdiracak-bir-yazi-daha/382227/9/Siyaset[/URL]
[SIZE=4][B]Dikkat dikkat bu bir tatbikat değildir !!!!![/B][/SIZE]
T..C
-
[LEFT]Hulki CEVİZOĞLU[/LEFT]
[RIGHT]hulkicevizoglu@cevizkabugu.com.tr[/RIGHT]
[IMG]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler1/authors/413.gif[/IMG]
[B][SIZE=5]İçine etmek![/SIZE][/B]
Seçime 4 gün kala, yabancı medya Başbakan Erdoğan’ı “Otokratik” bir yönetim kurmakla eleştiriyor.
Yani, “tek kişilik yönetim.”
Görünürde parlamento ve hükümet var ama, bu tür yönetimlerde padişahlık (krallık, diktatörlük) gibi tek kişinin sözü geçiyor.
Onun dediği kanun oluyor, var olan kanunlar ise onun dediği gibi yorumlanıyor.
Bir kısım yandaş medya ise hâlâ başbakanı savunuyor.
Oysa o, eski yandaşlarına “namert” diyor!..
İngiliz ve Amerikan medyasının (The Economist, The New York Times, The Observer) ağır eleştirilerine yandaş kalemlerden Nuray Mert’ten sonra Mehmet Altan da katıldı.
Altan, Star gazetesindeki köşe yazısında (06.06.2011), “Erdoğan’ın baskıcı yönetim kurduğunu” kabul ederek, adına “baskıcı muhafazakârlaşma” diyor.
Bunun “demokratikleşme” olmadığını, Başbakanın “özeleştiri” yapması gerektiğini ve asıl olanın “bizde konuşulmayan” hukuk olduğunu vurguluyor.
Ama önceki gün katıldığım Med-Cezir programında Nagehan Alçı hâlâ başbakanı savunuyor!..
[B]30 Yıllık pilotun açıklaması[/B]
Pazartesi gecesi Beyaz TV’deki Latif Şimşek’in programında yine “Kâbe’ye karşı şampanya” reklamı gündeme getirildi. (THY’nin Skylife dergisindeki bu reklamı ilk ben ortaya çıkarmıştım.)
Genç gazeteci Alçı, ısrarla “İslâmi Şampanya!” tezini savundu. Gazetesi Akşam’ın o günkü manşeti de ne hikmetse “Alkolsüz şarap!” idi.
Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyete karşı çıkanların sürekli kullandığı bir “İskilipli Atıf Hoca” var.
Onu sordum.
Atıf Hoca, “Frenk Mukallitliği” (Gavur Taklitçiliği) adlı kitapçığında “Batıya özenmenin, gavurlaşmak olduğunu” ileri sürüyor ve ağır eleştiride bulunuyor. Şarap ya da şampanyanın alkolsüzünü (!) yaparak Kabe’ye karşı reklam etmeyi Atıf Hoca mantığıyla nasıl açıklayacaklarını sordum.
Laf kalabalığı ile yanıt aldım.
Her neyse, o sırada aldığım bir e-postayı paylaşarak konuyu kapatayım:
“Hulki Beyciğim,
Orada içki olmaz diyor Latif Şimşek. Ben 30 senedir havacıyım ve .... havayollarının, ki .....’ya aittir. Suudi Arabistan’a hac uçuşları yaptık. Suudi Arabistan’da ’under table’dediğimiz şekilde içkinin padişahını bulursunuz ve içersiniz. Nagehan hanımın telaşla ’alkolsüz’diye bağırması inanılmaz bir koruma ve kollama sanatına döndü, komik oldu. Teşekkürler. (İsim, telefon)”
?
Üçüncü kez katıldığım Med-Cezir programında, Pazar günkü 32. Gün programına da değindim.
M.Ali Birand’ın Başbakan Erdoğan’ı ağırladığı Kanal D’deki programda ilginç açıklamalar oldu.
Beyaz TV’de bunlara yanıt verilemedi.
Neydi onlar?
Başbakanın öfkesi.
Recep Tayyip Erdoğan, kendisini uzun süre koşulsuz destekleyen gazeteci Nuray Mert’e “namert” demesini savunurken ısrar etti: “Ben önce düşünürüm, sonra konuşurum.”
“Hesap ederek söyledim.”
“Dersim’de bizim yaptığımız .... “, “Dersim’le yan yana getirmek suretiyle...
Allah aşkına söyler misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti başbakanının sürekli söylediği “Dersim” diye bir kentimiz var mı?
81 kentimizin hangisi Dersim?
Cumhuriyet’in 100. yılını hedefleyerek “Hedef 2023” diye ilanlar veren Cumhuriyetin başbakanı, Cumhuriyet’te olmayan bir kenti nasıl telaffuz eder?
Nagehan Alçı ve Latif Şimşek, “Halk öyle telaffuz edip rahatlıyorsa böyle demenin ne sakıncası var” gibi savunmaya geçtiler.
Ben de dedim ki, “O zaman İstanbul’a da Bizans ya da Konstantinopolis mi diyeceksiniz?”
Ve sordum, “Dersim neresidir?”
Herkes sanıyor ki, Tunceli’nin eski adı Dersim’dir.
Öyle değil.
Erdoğan, o programda “Önceki başkan ÖSYM’nin içine etti!” gibi laf söyledi.
Birand üzerinde durmadı, diğer medya korkudan yazmadı, ben kulaklarıma inanamadım. Konduramadım.
[B][SIZE=3]Med-Cezir’de dedim ki, “12 Haziran seçimlerinden sonra gerçek Atatürkçülerin seçilememesi durumunda, dışarıda hiçbir muhalif ses kalmayacak.”[/SIZE][/B]
Şimdi böyle bir ortamda, seçimden önceki son seçim yazımla karşınızdayım. Pazar günü siyaset yazmak yasak.
Şimdiden son uyarımı yapmış oluyorum.
Özellikle Ankara 1. Bölgedeki seçmenlere.
Sesimizin çıkmasını istiyorsanız, güç sizde, oyunuzu ona göre kullanıp, yetki veriniz.
[URL]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18601[/URL]
Sn.Hulki Beyciğim,
Bugün bazıları yeni anayasada Atatürk milliyetçiliğinin,başlangıç maddelerinin daraltıcı çevreleyici kapsamlarının olmayacağını bazı basın mensuplarına deklare ettiler....
Ha bu arada,kakara kikiride boldu....
Dayanamadım yazacağım...."BU CHP NEREYE BAKIYOR" !!!!!!!!
T..C
-
[SIZE=5][B][FONT=Arial][COLOR=#3b5b97]'Abilerimden izin aldım diyerek' canlı yayında tehdit[/COLOR][/FONT][/B][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG][/SIZE]
[SIZE=5][/SIZE]
[IMG]http://www.patronlardunyasi.com/haber_resim/Ziya1.jpg[/IMG]
[FONT=Tahoma][SIZE=4][COLOR=#000000]TGRT haberde 'Ekonomi Kulisi' isimli programın sunucusu gazeteci-yazar Ziya Osman Açıkel, canlı yayında tehditler savurdu.[/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Tahoma][SIZE=2][COLOR=#000000]16 Haziran 2011 Perşembe 08:26[/COLOR][/SIZE][/FONT][URL="http://javascript<b></b>:changeFontSize(12);"][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/font1.jpg[/IMG][/URL][URL="http://javascript<b></b>:changeFontSize(14);"][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/font2.jpg[/IMG][/URL][URL="http://javascript<b></b>:changeFontSize(16);"][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/font3.jpg[/IMG][/URL][URL="http://javascript<b></b>:changeFontSize(18);"][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/font4.jpg[/IMG][/URL][IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG]
[IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]TGRT haberde 'Ekonomi Kulisi' isimli programının sunucusu Ziya Osman Açıkel’in son programındaki tavrı kimi [B]“yandaş medya”[/B] mensuplarının mesleklerini kullanmada nasıl sınır tanımadıklarını ortaya koydu. Açıkel, canlı yayında isim vermeden birilerini tehdit etti. TGRT spikeri, bunu yaparken Başbakan Erdoğan'a [B]"yakın olduğunu"[/B] ima etti, iktidarın olanakları ile o kişiyi cezaevine attıracağını fütursuzca dile getirdi.[/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]Başbakanlığı döneminde DYP lideri Tansu Çiller’e [B]“annem” [/B]demesi ile tanınan Açıkel’in bu tavrı şaşkınlık yaratırken Başbakan Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde kendisini ziyaret edecek olan bu yandaşının ricasını yerine getirerek[B] “babalık”[/B] yapıp yapmayacağı merak konusu oldu. TGRT Haber'de yayınlanan Ekonomi Kulisi programını izleyenler gözlerine inanamadı. [/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]Gazeteciler.com'daki habere göre, Pazartesi gecesi yayınlanan programda Açıkel, ekrandan alenen tehditler savuruyor. Üstelik de çok çirkin bir lisanla... Önce bu konuşma için [B]"TGRT'deki büyüklerinden izin"[/B] aldığını söylüyor. Diyor ki:[/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e][B]"Önümüzdeki günlerde programımızdaki elektrikli havayı, dozajımızı biraz daha arttıracağız. Bu konuyla ilgili bazı önemli büyüklerimden izin aldım"...[/B][/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]Ve ilk örneğini veriyor dozaj artırmanın:[/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e][B]"Bir kurum hakkında sağda -solda negatif, kötü niyetli yaklaşımlar sergileyen bir bey var. Biz ne beyler, bayanlar gördükkk!! Ağzının ayarını çok bozuyormuşsun sağda solda. Artık yüzün ak mı olur kara mı olur pek yakında ben canlı yayında ekrana getireceğim."[/B][/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]"2 ÇOCUĞU VAR, BABALARINDAN UZUN SÜRE UZAKTA KALMASALAR İYİ OLUR"[/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e][B]"Hele şu Bakanlar Kurulu kurulsun. Bir gideyim Başbakana 'hayırlı olsun' diyeyim. Ondan sonra aleyhte konuşmak neymiş bu beyefendi ile hesaplaşacağız. Hiç merakı olmasın. Artık çok şey değişti. Neler göreceğiz, neleeeer... Ne operasyonlar göreceğiz. Demirparmaklıklar ardında kimlerin olduğunu göreceğiz. Ben burdan söyleyeyim. Arkadaşın da zaten 2 çocuğu var babalarından uzun süre uzakta kalmasalar iyi olur."[/B][/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]Kulislerde, Açıkel’in hemen hemen her programda iktidara övgüler düzmesine karşın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile geçmişte Tansu Çiller ile kurduğu yakınlığa benzer bir birliktelik oluşturamadığı, AKP liderinin mesafeli durmayı tercih ettiği belirtiliyor.[/COLOR][/FONT]
[IMG]http://www.patronlardunyasi.com/images/spacer.gif[/IMG][B][FONT=Tahoma][SIZE=2][COLOR=#666666]Haberin Videosu[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/B]
[URL]http://www.patronlardunyasi.com/haber/-Abilerimden-izin-aldim-diyerek-canli-yayinda-tehdit/106409[/URL]
[B][SIZE=3]NELER OLUYOR HAYATTA ....[/SIZE][/B]
[URL]http://www.vidivodo.com/209728/neler-oluyor-hayatta[/URL]
[B][SIZE=3]HAYIRDIR İNŞALLAH ......:o:o:o....[/SIZE][/B]
-
[IMG]http://www.aksam.com.tr/images/news/54924.jpg[/IMG]
[SIZE=6][COLOR=red][B]Hatay'dan bir melek geçti[/B][/COLOR][/SIZE]
BM İyi Niyet Elçisi ünlü film yıldızı Angelina Jolie, Suriyeli sığınmacıların bulunduğu Hatay'daki çadırkenti ziyaret etti. 'Dünyanın İyilik Meleği Hoş Geldin' yazılı dev bir pankartla karşılanan Jolie, yoğun güvenlik önlemleri altında mültecilerle görüştü
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie, Suriye'deki olaylardan kaçarak, Türk Kızılayı'nın kurduğu geçici çadırkentlerde konaklayan Suriyelileri Hatay'da ziyaret etti. Çadırkentlerdeki mülteci sayısı 9 bin 693'e ulaşırken, 2001'den beri BM İyi Niyet Elçisi olarak 20 ülkeyi ziyaret Jolie'ye Türkiye ziyaretinde Türk ve dünya medyasının ilgisi çok yüksek oldu. Ünlü yıldızın gelişinden önce Boynuyoğun'daki kampın çevresindeki yollar asfaltlandı, Yayladağı'nda da kaldırımlar boyandı.
Jolie'yi Hatay Havaalanı'nda Vali Yardımcısı Orhan Mardinli, Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç, Dışişleri Bakanlığı temsilcileri ve öteki ilgililer karşıladı. Ünlü yıldızın uçağından önce, ekibini taşıyan özel bir uçak da Hatay Havaalanı'na indi. VIP salonu girişinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, bir süre dinlenen Jolie, kendisine tahsis edilen bir minübüsle konvoy eşliğinde geçici çadırkentlerin kurulduğu Altınözü'ne geçti. Konvoyda uçaktan indirilen oyuncakların bulunduğu bir minübüs de yer aldı. Jolie'nin kampa giderken geçtiği yolların üzerindeki evlerin balkonları meraklılarla doldu taştı. Jolie kampta, 1400 kadar Suriyeli sığınmacı ile bir araya gelerek, sorunlarını dinledi.
[B]Basın alınmadı[/B]
Türk ve dünya medyası, Jolie için bölgeye akın ederken, ünlü yıldız kendi fotoğrafçısını ve kameramanını getirince hiç birisi çadırkente alınmadı. Hatay Valiliği, yıldıza Milli Eğitim'e ait bir minibüs tahsis etti. Tahsis edilen minibüse bol miktarda su konuldu. Angelina Jolie'nin gelişinden önce çadırkentin içindeki bir grup Suriyeli, 'Sayın Erdoğan'a ve Türk halkına teşekkürler', 'Çocukların öldürülmesini ve camilerin yıkılmasını durdurun', 'Merci Sarkozy' yazılı pankartlarla gösteri yaparken, 'Yaşasın özgürlük' ve 'Esad'ı indireceğiz' sloganları attı.
[B][B][URL]http://www.aksam.com.tr/hataydan-bir-melek-gecti--48420h.html[/URL][/B][/B]
[B][B][SIZE=3]CIA nın meleğinin geçtiği yerden Allahın meleği Azrail A.S. ne kadar nasıl geçer ???????[/SIZE][/B][/B]
[B][B]T..C[/B][/B]
[B][B]Angelina Jolie Hatay'da! [/B][/B]
[B]‘İyilik meleği’nden Suriyeli çocuklara [COLOR=red]‘Selamûn aleykûm!’[/COLOR][/B]
[B][URL]http://haber.gazetevatan.com/angelina-jolie-hatayda/384098/1/Manset[/URL][/B]
[B]Acep kimin selamı üzerinize olsun dedi ????[/B]
T..C
-
seçimden hemen önce idi,.....
bir kanalda konuşuluyor, gazeteciler bildik, sorular önceden hazırlanmış, cevaplar da önceden, buna rağmen yayın akışında önceden bunları önlemeye yönelik çalışılmış olsada,.... illaki kelimelerden firar edenler ve dannnnn!!!! diye gündeme düşenler, herzamankilerinden......
''dersimde biz diyor,.......'' devam ediyor......''şimdi dersimde biz.......''
sonra diyor başka bir bölümde ''kürtlere asimilasyonu kaldıracağız,... artık asimilasyon olmayacak,.....''
hemen anlıyorum birşey demiyor, sadece dersim kelimesini demek istiyor,.....resmi ağızdan dersim ve bunun üzerinden mesaj......anlaşılan artık dersim diyoru işletmek için....
bilmişliğimin tadını çıkarıp ve alıp onu uğurladıktan sonra irkiliyorum birden, diyorum nasıl diyebiliyor ve buna rağmen diğer dersim diyenlerle nasıl kavga edebiliyor, diğer asimilasyon diyenlerle nasıl kavgalaşabiliyor,....
yani güzergahı önceden hazırlanmış proğramdaki yağdanlıklar bile o dersim derken irkilirken, bu durumları ifadelerinden anlaşılırken,... oysa öncesinde o kadar çalışılmış olmasına rağmen......
...seçim oldu.....
gözlerim dersim milletvekillerini aradı....öyle bir yer yazmıyordu,......şimdi bakarım yakında dersim demeye devam edecekmi,....artık demeycekse, oy için dersim denilirmi,...oy için millet feda edilirmi,......eğer yok devam edeceksen demeye....o zamanda seçileceksin madem,...nereden oradan yani dersimden........
yoksa amaç sadece dersim demek ve dedirtmekmi, ben bile kaç kere yazdım yazı esnasında ve yukarıda benden önce yazanlar,....imralı örneği gibi,....önce yalanlandı,....sonra alıştırıldı,.....şimdi resmi görüşülüyor,adı konmamış resmi, nasıl oluyorsa, bu zamanda hep oluyor, bu zamanda.....
bakın seçimde oldu koyun adını şu işin bir başlığı olsun, yanlardan konuşmayalım artık bu işin bir adı olsun.....
sonuç ;
yan çıkar yola yengeçler ama gittikleri yeri bilirler....
-
[IMG]http://img238.imageshack.us/img238/8841/arapkadrigy1.png[/IMG]
T..C
-
[IMG]http://egedesonsoz.com/images/spacer.gif[/IMG][B][FONT=tahoma][SIZE=5][COLOR=#333333]Utanmak gerek[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B]
[SIZE=5][/SIZE]
[FONT=Arial][SIZE=2][B]Rifat SERDAROĞLU[/B][/SIZE][/FONT]
[IMG]http://egedesonsoz.com/images/spacer.gif[/IMG][EMAIL="rifatserdaroglu@superonline.com"][FONT=Arial][SIZE=2][COLOR=#0066cc]rifatserdaroglu@superonline.com[/COLOR][/SIZE][/FONT][/EMAIL]
[FONT=Arial][SIZE=2]18 Haziran 2011 Cumartesi[/SIZE][/FONT] [IMG]http://egedesonsoz.com/images/spacer.gif[/IMG][IMG]http://egedesonsoz.com/images/spacer.gif[/IMG][FONT=arial][SIZE=2][COLOR=#000000][FONT=Arial][COLOR=#2e2e2e]AKP, ekonomide kendisini başarılı göstermek için devamlı olarak rakamları eğip büküyor, geriye dönük hesaplamalarla milli gelir rakamlarını değiştiriyor, işine geldiği gibi kullanıyor.[/COLOR][/FONT][/COLOR][/SIZE][COLOR=#000000]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Bu politika AKP’nin tercihi olabilir ve millet bu palavraları yuttuğu sürece bu oyunu sürdürebilirler.Nitekim eğer seçim sandıklarına bilgisayar yoluyla cemaatin CIA damgalı militanlarının eli değmemişse(!), yandık, öldük, bittik, açız diye bağıran emekli-çiftçi- köylü-işçi-işsiz-gençler ve özellikle kadınlar koşa koşa AKP’ye oy verdiler. Onların bileceği iş, ne demişler, kendi düşen ağlamazmış…[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000][U]Benim kafama takılan esas konu şudur;[/U][/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Türk Milletine yıllarca Başbakan, Ekonomiden Sorumlu Bakan, Hazine Müsteşarı, DPT Müsteşarı, Maliye Müsteşarı olarak hizmet etmiş ve halen Türkiye gerçeğini çok iyi bilen ve ekonomideki rakamları yakından takip eden kişilerin kuzuların sessizliğine bürünmeleridir . Niçin konuşmazlar, kimden korkarlar, anlamam mümkün değil…[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000][B][U]İş, yine başa düştü;[/U][/B][/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]AKP’nin Ekonomideki mükemmelliği(!) anlatmak için verdiği örneklerden üçü şudur;[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*[U]Milli Gelir 2002 de 230 Milyar Dolar iken, 2010 da 735 Milyar Dolar oldu.[/U][/COLOR][/FONT][/SIZE]
[U][SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*Kişi başına milli gelir 2002 de 3.492 Dolar iken, 2010 da 10.079 Dolar oldu.[/COLOR][/FONT][/SIZE][/U]
[U][SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*İhracat patlaması yaptık..[/COLOR][/FONT][/SIZE][/U]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000](Kafası çalışanlar, bir bu rakamlara bakıyorlar, bir de ceplerine. Bırak artışı, eldekiler de uçmuş,cepler bomboş)[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]AKP gibi rakamları çarpıtırsanız, rakamsal olarak bu sonucu elde edersiniz. Fakat bu rakamlar [B][U]GERÇEĞİ[/U][/B] ifade etmez. Çünkü;[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]AKP’nin ekonomik kurmayları gibi döviz cinsi milli gelir rakamlarından söz edenler, cari fiyatla(enflasyonlu fiyatla) hesaplandıktan sonra cari döviz kuru ile( o yılın ortalama dolar fiyatı) dolara çevrilen rakamlara dayanarak bunları söylüyorlar. Halbuki;[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*Cari fiyat, enflasyonla şişmiş fiyattır. İki yılın fiyatı birbiriyle karşılaştırılamaz. [/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*Doların fiyatı çeşitli etkenlerle değişir.Dolar değerindeki değişim, ülkedeki enflasyon oranı ile uyumlu olamaz. Dolardaki başka etkenlerle olacak değişiklikler sonucu, doların değer kaybetmesi veya kazanması hesapları alt üst eder.[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*TÜİK, 2007 yılında dolar ile yapılan hesaplamalarda geriye dönük olarak, milli gelir rakamlarını değiştirdi. İleriye dönük olarak milli gelir rakamlarını büyüttü. Dolar ile yepyeni bir milli gelir serisi ortaya çıktı.[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Milli Gelirin[B][U] GERÇEK[/U][/B] anlamda nasıl arttığı, eksildiği, sabit fiyatlara dayalı olarak hesaplanır. Bu hesabı da devletin istatistik kurumu (TÜİK) yapar.[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]1988 yılı sabit fiyatlarıyla TÜİK’in yaptığı hesaplamaya göre;[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000][B][U]*2002 yılında 72,5 Milyar TL olan milli gelir, 2010 yılında 105,6 Milyar TL oldu.[/U][/B][/COLOR][/FONT][/SIZE]
[U][B][SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]*2002 yılında 1.099 TL olan kişi başı gelir, 2010 yılında 1.448 TL ye ulaştı…[/COLOR][/FONT][/SIZE][/B][/U]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Hesabın doğrusu budur. Tekrar edelim; Ülke milli gelirindeki ve kişi başı gelirdeki [B][U]GERÇEK[/U][/B] değişimi bilmek istiyorsak, TÜİK’ in yayınladığı “Sabit Fiyatlarla Hesaplanmış” milli gelir rakamları esas alınmalıdır. Tamam mı Usta !...[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000][B][U]Gelelim ihracat patlamasına;[/U][/B][/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]AKP, genel olarak “patlatmaya” pek meraklıdır. Hatırlarsınız, “Türkiye AB’ye Girdi” diye gündüz vakti, bolca havai fişek patlatmışlardı. Nerede mi? Ankara’da tabii ki. Hani Başbakan Erdoğan’ın çılgın projelerini kıskanıp Ankara’ya deniz getiren ve alt geçitlerde “Su Altı Dalgıcı” görevlendirilen İ.Melih Gökçek’in Ankara’sında… [/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000][B][U]GERÇEK[/U][/B] patlama ihracat patlaması değil,[B][U]İTHALAT[/U][/B] patlamasıdır;[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Devletin yayınladığı rakamlara göre, bu yılın ilk iki ayında [B][U]İHRACAT % 22[/U][/B] arttı.(Bravo ve sürekli alkışlar)[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Devletin yayınladığı rakamlara göre, bu yılın ilk iki ayında [B][U]İTHALAT % 46[/U][/B] arttı.(Sessizlik ve görme geç)[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Her ayın başında Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) üst yöneticileri aralarına Dış Ticaretten Sorumlu Bakanı da alarak o ayki ihracattaki patlamayı kamuoyuna gülümseyerek açıklarlar. Ama esas patlamayı yapan ithalattan bahsetmezler. Sadece bu yılın ilk dört ayında Çin’den yapılan ithalatın geçen seneye göre artış oranı %39 !...[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Acaba ithalatta ki bu patlamayı, AKP’yi zor durumda bırakmak için, Ergenekon Terör Örgütü denilen örgüt yapıyor olabilir mi? Ne dersin Usta?..[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=arial][COLOR=#000000]Bu arada Cari Açık risk sınırını geçmiş durumda. Dış borçlar, tüm Cumhuriyet tarihinde yapılandan fazla, üstelik sadece 9 senede. Türkiye ekonomisi için esas kötü olan ise, ucuz dövize dayalı ucuz ithalatın ekonomimizi içinden kemirmesi ve iliğini kemiğini emmesidir…[/COLOR][/FONT][/SIZE]
[URL]http://egedesonsoz.com/yazar/Utanmak-gerek/3275[/URL]
[/COLOR][/FONT]
-
[LEFT]Selcan TAŞÇI[/LEFT]
[RIGHT][EMAIL="selcantasci@gmail.com"]selcantasci@gmail.com[/EMAIL][/RIGHT]
[IMG]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler1/authors/5213.gif[/IMG]
[B][SIZE=4]Bunlar seni vuracak!...[/SIZE][/B]
Aslında her şey, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, 1942’de, ABD Başkanı Roosevelt’in dört Oscar’lı Hollywood yönetmeni John Ford’u Beyaz Saray’a davet etmesiyle başladı. Bilahare, Hollywood’da Beyaz Saray’ın, Pentagon’da Hollywood’un irtibat bürosu kuruldu.
O güne kadar, Kızılderililer düşmandı...
İyi kalpli John Wayne mıhlıyor, kötü kalpli Apaçiler ölüyor, dünya keyifle seyrediyordu.
O günden sonra, düşman rolü Almanlara ve Japonlara verildi.
70’lere gelindiğinde düşman coğrafyası değişti. Aptal ve suratsız KGB ajanları yeniliyor, zeki ve yakışıklı CIAajanları hem yeniyor, hem de, Doğu Alman Polonyalı Macar, komünist kızların alayını yatağa atıp, çatır çatır götürüyordu... 90’ların başına kadar.
O sırada, Rocky ringe fırladı, Rus yarması Ivan Drago’nun ağzını burnunu kırdı, yere serdi ayıyı... Soyunma odasına gidip, eldivenleri çıkardı, başına bandana bağlayıp, Rambo olarak çekik gözlülere daldı, Vietnam’ı tek başına haşat etti, hepsini bıçakladı. Baktı ki, dünya alkışlıyor, bu sefer Afganistan’a daldı, gariban Afgan ahalisini “işgalci” Rusların elinden kurtardı.
Afganlar alkışladı.
Artis Rambo’yu sinemada alkışlayan Afgan ahalisine, sinema çıkışında kim daldı?
Harbi Rambo.
Çünkü, 2000’lere gelinmişti, sıra bize gelmişti. Hollywood’un yeni düşmanı, Müslümanlardı. Kızılderililer, beyaz tenli gomünistler, çekik gözlüler filan demode...
Kara kaşlılar modaydı.
Ve, bi başka moda başladı... Hollywood’un beyazperdedeki rolü kesmemiş, gerçek hayatta rol üstlenmeleri istenmişti.
İyi Niyet Elçisi rolü.
En önce Brooke Shields, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi oldu, iyi niyetini göstermek için Basra’daki Amerikan uçak gemisine geldi, iyi niyetle bahriyelilere aç aç yaptı. Brooke gemiden ayrılır ayrılmaz, bu sefer bahriyeliler iyi niyetini gösterdi, Saddam’ın kafasına füze fırlattı.
Peşinden, Julia Roberts, George Clooney, Andy Garcia, Brad Pitt ve Matt Damon, iyi niyetlerini göstermek için Adana İncirlik’e geldiler... Ki, İncirlik’teki pilotlar kısa süre önce iyi niyetlerini gösterip Saddam’ı bombalamıştı.
Irak’ı yok ettiler...
Terminatör geldi Bağdat’a.
İyi niyetini gösterdi.
Nicole Kidman, Edward Norton, Orlando Bloom, Drew Barrymore, Liam Neeson, Charlize Theron, AntonioBanderas, Susan Sarandon, Forest Whitaker, hep iyi niyet elçileri.
Ortak özellikleri?
Bi yere gidiyorlar...
ABD orayı vuruyor.
Veya, önce ABD vuruyor.
Sonra bunlar gidiyor.
En ünlüleri, Angelina Jolie...
Afganistan’a gitti.
Pakistan’a, Sudan’a gitti.
Libya sınırına...
Tunus sınırına gitti.
Dün, Suriye sınırındaydı.
Düne kadar bazı tereddütlerim vardı, dün itibariyle kalmadı... Bunlar seni vuracak.
Ondan sonra İran sınırına Denzel Washington mı gelir, Reese Witherspoon mu, orasını bilemem. Ancak, biz popcorn’lar elimizde, Angelina’nın çevirdiği filmi seyrederken... Işıklar yanmadan, ufak ufak araziye uymanda fayda var. “The End” yazmak üzere.
Çocukları öptüm, yengeye selam.
[B][U][COLOR=#0000ff]Yılmaz Özdil Hürriyet[/COLOR][/U][/B]
[B][U][COLOR=#0000ff][/COLOR][/U][/B]
Selcan hanım toplamış bazı yazarlarımızın makalelerini,ben size Sn.Özdilin yazısını alıntıladım...
Diğerleride aha habu lingte ...buyrun...:)
[URL]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18735[/URL]
T..C
-
[URL="http://oi56.tinypic.com/1zlsjed.jpg"][IMG]http://oi56.tinypic.com/1zlsjed.jpg[/IMG][/URL]
Bence HOOOOO TOM....HOOOOO....:o...
-
Tom 30M deki cızgıma çarpıyor,fıraktıyı geçerse 60M 135 de kafasını koparırlar bu tom öküzünün...:)
-
[quote=EMEKDAR;361929]Tom 30M deki cızgıma çarpıyor,fıraktıyı geçerse 60M 135 de kafasını koparırlar bu tom öküzünün...:)[/quote]
[URL="http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg"][IMG]http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg[/IMG][/URL]
Çit fıraktıları,duvarları süstün bostana girdin,dayandın günlükteki trent beton duvara Tom öküzü burayıda süs kurtul...yoksa gel Kanara aşağıda...:o...
-
"KÖPEKLERDEN KORKMAYIN VEDE KAÇMAYIN"
Köpeğin adamı ısırması normal,adamın köpeği ısırması anormal olduğundan haber değeri taşırmış...
Isırmadım ama koca çoban köpeğini yere çaldım....:::
Kendimi Boğaçhan gibi hissettim..gerçi o öküzü yere çalmıştı ama....:)
Bugün araziye çıktım,çobanlarla sohbet ediyorduk,az önce köpeklere yal vermiş çoban,köpekler yallandıktan sonra,yediğinin hakkını vermek içgüdüsüyle sağa sola koşturuyorlardı ...
İçlerinden irisi bana doğru gelmeye başladı,bende elimle işaret ettim,gülerek gel oğlum dedim,niyeti bozmuştu bir kere dinlemdi üzerime doğru atıldı...
Kaçmanın ne demek olduğunu ilkokulda denemiş öğrenmiştim ve komşunun köpeği kaçarken beni bacağımdan ısırmıştı...
Köpeklerin en hassas yeri kulaklarıdır,ilk hamlem kulaklarına oldu ancak sol elim kulağında,sağ elim gırlağındaydı,o halde boy boya geldik,sert bir zemin aradım yere çalmak için,bulunduğumuz yer çayırdı..Birden ağaç çitlere takıldı gözüm üzerine doğru sertçe iteledim ve çitlerin üzerinden yere düştü......
Herkes şokta.. biz olsaydık kaçardık ve bizi ısırırdı diye yorum yaptılar...
Ben ona dost olduğumu gösterdim,ama o kavgayı seçti....kendi düşen ağlamaz diyede espiri yaptım...;)
Tam tamına böyle odu,yalanda yok,hilafta yok...:o:o:o....
-
[quote=EMEKDAR;362255][URL="http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg"][IMG]http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg[/IMG][/URL]
Çit fıraktıları,duvarları süstün bostana girdin,dayandın günlükteki trent beton duvara Tom öküzü burayıda süs kurtul...yoksa gel Kanara aşağıda...:o...[/quote]
Gel Tom gelll.....Konya bu tarafta...gel Hanyayıda Konyayıda gör...:::....
-
[B][SIZE=5]Ey Türk Gençliği![/SIZE][/B]
[SIZE=4]Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.[/SIZE]
[SIZE=4]Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.[/SIZE]
[SIZE=4]Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur![/SIZE]
[I][SIZE=4]Mustafa Kemal Atatürk[/SIZE][/I]
[I][SIZE=4]20 Ekim 1927[/SIZE][/I]
[SIZE=4][IMG]http://ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif[/IMG][/SIZE]
[SIZE=4][B]Oku bakiyyym [/B]hasan cemal giller[B]...[/B][/SIZE]T..C
-
AT SİNEĞİ
Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştıgı ilk hayvana kendini tanıtır :
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" karşısındaki hayvan
"Bende KATIR der"
Tavşanın kafası karışır "Nasıl yani" der.
"Katır benim annem at babamda eşektir . Onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum "der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" hayvan "Ben kurtköpeği" der . Tavşan yine şaşırır "Nasıl yani" der . Kurtköpeği "Benim annem köpek , babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum " der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ? "
Hayvan "Ben DEVEKUŞU" der .
Tavşan biran afallar sonra gülüp geçer...
Neyse biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana dönerek:
"Ben tavşan, sen kimsin ? " der.
"Ben at sineğiyim" deyince , tavşan "Hassssss Sittir" diyerek oradan uzaklaşır .
:::
Birde BÖKENEK vardır....
Bu bökenekler yazları çoğalırlar iri sineklerdir hayvanlara musallat olurlar ve kan emicidirler....
Bazen otlayan öküzlerin aniden kendini parçalarcasına koştuklarını,kendilerini yardan,ucurumdan attıklarını görürsünüz,buna bökmek denir...
Bökenekler öküzün kovalayamayacağı yere konmuştur,genellikle kuyruk yakınını ısırırlar bir türlü bırakmazlar zavallı hayvanlarda kendilerini parçalarlar kurtulmak için...üüüüüü...
-
[URL="http://www.selfcontrolfreak.com/slaan.html"][COLOR=#0066cc]http://www.selfcontrolfreak.com/slaan.html[/COLOR][/URL]
Siteyi açınca çıkan adamın kafasına tıklayın...:)...
-
YUNANISTAN PARLAMENTOSU, EK TASARRUF PLANINI ONAYLADI - NTV
-MATRIKS
ASİYE NASIL KURTULUR ....
[URL]http://video.google.com/videoplay?docid=-582290971023210461[/URL]#
T..C
-
BUSH’UN B.KUNDA MÜSLÜMAN ÇOCUKLARI
[IMG]http://www.odatv.com/images/2011_06/2011_06_30/bushun-bokunda-musluman-cocuklari-3006111200_l.jpg[/IMG]
[URL]http://www.odatv.com/n.php?n=bushun-bokunda-musluman-cocuklari-3006111200[/URL]
Nihat Genç yazdı
30.06.2011 12:45
Karakter boyutu : [URL="http://javascript<b></b>:ts('body',-1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_02.gif[/IMG][/URL] [URL="http://javascript<b></b>:ts('body',1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_04.gif[/IMG][/URL]
Allah Allah vesupanallah, hangi ülke ekonomik olarak büyümek istemez, el cevap: Türkiye. Bugünden başlayarak AKP büyümeyi durdurmaya çalışıyor, olacak şey değil, hayırdır.
Neden, çünkü bu büyüme ‘yanlış büyüme’..
Neymiş ‘sahte büyüme’? Dış borca dayalı büyüme, bu yüzden.
Peki bu keskin viraja AKP neden geldi, şundan, her ay 10 milyar dolarlık cari açık artık [B]ÖNLENEMEZ[/B], [B]DURDURULAMAZ[/B] hale geldi.
Her ay 10 milyarlık cari açık bir yıl kadar daha sürdüğü takdirde Türkiye’de ekonomik yaşam fiili olarak sona erecek demek.
Peki büyümeyi durdurmak ve cari açığın önünü almak için ne gibi tedbirlere baş vurmuş sanayi bakanlığımız, dinleyin götünüzle biber yemiş gibi acı acı gülün.
Yerli ürünler ve şirketler [B]DESTEKLENECEK[/B].. Yani ‘korunacak’. Bu sizin işbirlikçi politikalarınızla mümkün değil çünkü dünya ticaret örgütleriyle anlaşmalar var sizden hesap sorar..
Yerli ürün ve şirketleri düşünmek on yıllık iktidardan sonra mı AKP’nin aklınıza geldi?
İkinci ne tür önlemler var, şöyle, kamu ihalelerinde yerli şirketlere daha çok öncelik verilecek.. Yok ya.. İmzaladığınız uluslar arası ticari yasaların tümüne aykırı.
Tayyip Erdoğan’ın ‘ustalık dönemi’ işte ‘yerli, milli, korumacılık’ hamlesiyle ya bismillah nihayet on yıl sonra başladı.. Ölme eşeğim ölme, işte bu teşvik ve öncelikler yerli sanayini kalkındıracak ve iki yıl içinde cari açık önlenecek miş miş.
Yeniden döndük başa, motoru dahil her şeyi yerli mesela elektrikli araba mı yapalım, iyi de akü için gerekli lityum madeni Türkiye’de yok, belki de var, bakanımız araştırmaya yeni başlamış, bakanımızın aklına ülkemizde hangi maden ne kadar var on yıl sonra şimdi gelmeye başladı, ki bu da hayra alamet değil, ulusalcılıktan Ergenekonculuktan tutuklamak gerek.
Yahu ne güzel sıcak para ucuz dolar gidiyorsunuz hayırdır. Millidir yerlidir korunmalıdır diyenleri de asıyor kesiyor içeri tıkıyordunuz, başınıza taş mı düştü?
Şimdi Sanayi Bakanı Çağlayan’a Türkiye’nin yüzde yüz yerli ya da yüzde elli yerli hatta yüzde yirmi yerli ne kadar sanayisi var, tek tek söyle, bir istatistik ver, desek veremez.
Sözün kısası, [B]PANİK BAŞLADI[/B]…
Her çöküş döneminde her geri dönüş sinyallerinde tarihin bütün coğrafyalarında her ülke her lider döner dolaşır ‘yerliyi’ ‘kendi imkanlarını’ aramaya başlar.
On yıl gecikmelerinin sebebi, sıcak parayla Ergenekon davaları hazırlandı, birinci, ikinci balyoz davaları kotarıldı yüzlerce general içeri tıkıldı, ‘sıcacık dolarlar’ işini gördü.
Sıcacık dolarlar medyayı susturdu gazetecileri susturdu işadamlarını susturdu muhaliflerin her cinsini susturdu, sıcacık dolarlar Türkiye’yi AKP’nin esiri rehini haline getirdi.
Durdurulamayan sıcacık paralar şimdi AKP’nin işini görmeye başladı.
İktidara ilk geldiğiniz günlerde yüzlerce yazarınız ve siyasilerinizle yerli milli ne varsa satan sattıran sizler değil miydiniz, yerli milli sanayiyle ürünle dalgasını geçip ekranlarda sabaha kadar kahkahalarla alay edenler siz değil miydiniz?
Hayırdır, nerden sardı şu yerliyi milliyi arayalım büyütelim koruyalım, öncelik verelim TELAŞI…
On yıl kusturdunuz bu halkı, on yıl partilerinden yazarlarına kadar zıbartana kadar dövüp sorgusuz sualsiz içeri tıktıktan sonra, şimdi bu halka KIRBAÇ diye kullandığınız sıcak para artık sizin sırtınızda şaklamaya başladı… Biz ağladık siz ileri demokrasi şenlikleri düzenlediniz ekranlarda.
Tarihten de eski bir hikayedir, kağnının tekerleklerinden acı ince feryatlar yükselir, öküz, dayanamaz, tekerleğine dingiline ‘yükü çeken benim ağlayan feryat eden sensin’ diye çıkışır.
Sıcacık dolarlar tarihin gelmiş geçmiş en vahşi ordularından daha hızlı bir ‘işgali’ ülkemizde tamamladı..
Irak’ta Felluce’de milyonlarca Müslüman öldürülürken halkımızın gözlerini yine sıcacık dolarlarla körleştirdiniz… Cuma sonrası toplaşıp slogan atan en heyecanlı Müslüman gençliğin gözlerine dahi dolarlarla mil çekmeyi başardınız…
Hatırlayın Bush gelmişti, korumaları bir de portatif tuvaletini yanında taşıyorlardı, neymiş boku başkalarının eline geçmesin diye…
Bu da tarih kadar eski hikayedir, tilki ağacın altına gelip serçeye seslenir, in aşağı, kardeş olalım, arkadaş olalım, dost olalım diye tatlı tatlı yalvarmaya başlamış, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın ileri demokrasisi gibi tıpkı yandaş medyanın özgürlükleri gibi.. Türkiye daha güzel olacak Türkiye büyüyecek diye yazdıkları milyonlarca makale ve yetmiş TV’den yaptıkları onbinlerce programda beyin yıkadıkları gibi…
Serçe oralı olmamış…
Ertesi gün tilki yine gelmiş, hadi gel kardeş olalım dost olalım, diye yeniden konuşmaya başlamış…
Serçe, sen yalan söylüyorsun.
Tilki, hayır yalan söylemiyorum, nerden çıkardın?
Serçe, dün sen gittikten sonra ağacın altına ettiğin bokuna baktım, bokunda serçe tüyleri kanatları buldum.
Hikaye bize Bush’un bokunu niye sakladıklarını anlatıyor, Bush’un bokunda Felluceli Bağdatlı Kerküklü milyonlarca çocuğun yırtılmış gözleri ayak kafa parçaları…
Tayyip bey hala ‘ileri demokrasinin anayasasını’ yapmak için ağacın altından sesleniyor, in aşağı ‘dost olalım.’
Yandaş yazarların yandaş savcıların geriye doğru geçen on yılda boklarını deşip gece gündüz hep boklarınıza baktık biz, yazarların gazetecilerin kitap yazanların bu ülkede sokağa çıkıp bağıran muhalefet eden kim varsa hepsinin gözleri tırnakları kitapları deri parçaları, boklarınızda… size artık kim inanır…
Yerliyi milliyi korumak teşvik etmekmiş, satmadıkları yiyip içmedikleri ne kaldı, bilmem Sanayi Bakanı korumaları yanında portatif hela taşıyor mu, sanmam, ancak yandaş medyası portatif hela işlevini kusursuzca gördü, her sıçtıkları bokta lale aradılar, her yedikleri naneleri bir sır gibi sakladılar..
Ne diyelim, bu memlekete milli sanayi lazımsa, onu da, milli sanayiyi üç kuruşa satıp peşkeş çeken AKP getirir…
Güzel hikayedir, çobanın biri denizi durgun görmüş, yahu demiş koyunları satayım ufuklara açılıp ticaret yapayım demiş, durgun suda keyifle kayığını sürmüş gitmiş başka ülkelere, hurmaları yüklemiş yüklemiş kayığına doldurmuş.
Ama dönüşte fırtına kopmuş, kayığı da kendini de kurtarmak için hurmaların hepsini denize atmış…. Derken sahile yaklaşmış, bir başka çoban, deniz çok durgun, koyunları satayım başka ülkelerden ticaret yapayım diye kendince konuşuyormuş.
Çoban diğer çobana nasihat etmiş, durgunluğuna aldanma, bu denizin canı hep hurma istiyor..
Yediniz mi hurmaları AKP’liler, borç parayla arabaları aldınız mı, borç parayla evler yapıp sattınız mı?
Ahlak dersinin en başına dönelim, bir insan bir ülke nasıl büyür nasıl kalkınır nasıl bir üst sınıfa geçer, tarihin bütün tecrübeleri şöyle der, bir, çalışmayla, iki, yetenekle, üç, eğitimle, dört, babadan kalan mirasla…
Yetenek, eğitim ve çalışma, üçü de yok, dördüncüsünü de afiyetle satıp yediniz ve tarih bize hiçbir gelişmenin ‘borçla’ yapılabileceğini tek minicik tek bir örneğini göstermedi.
Yüzlerce general yüzlerce gazeteci içerde ve herkes susmuş tek satır konuşan yok...
Tarihten de eski hikayedir, her şeyi yiyen bir yılan peydah olmuş, taşı da yiyormuş demiri de kemire kemire yiyormuş, yolu bir gün demirci dükkanına düşmüş.. Nasıl sevinmiş yiye yiye semirmiş….
Bütün demirleri yedikten sonra sıra törpüye (eğeye) gelmiş, cari açık her ay 10 milyar dolar ve durdurulamıyor, ısırdıkça törpüyü ağzı kanlar içinde…
Bu şimdi sözü edilen ‘milli, yerel, korumacı’ politikaları gerçek sanmayın, ağızları dilleri eğeden paramparça kanlar içinde, artık önümüzdeki bir iki yıl acıdan kusup törpü yalayıp kan kusacaklar...
Terbiyesiz ahlaksız yazarlar, sapsız balta gibi ekranlara dalıp ülkede ne var ne yok satanlar, rakiplerim ne olursa olsun ölsün yokolsun diye örgütlenmiş gestapo çeteleri, ne oldu, milli yerli sanayi demeye başladınız, daha iktidarınızın ilk günü, maşallah, tebeşire bizim köyün peyniri mi diye melül melül bakmaya başladınız…
[B]Nihat Genç[/B]
[B]Odatv.com[/B]
[B]Hay Allah müstehakını versin ...[/B]
T..C
-
[LEFT]Esfender KORKMAZ[/LEFT]
[RIGHT][EMAIL="esfender@esfenderkorkmaz.com"]esfender@esfenderkorkmaz.com[/EMAIL][/RIGHT]
[IMG]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler1/authors/18022.gif[/IMG]
[B][SIZE=4]Faizler artmalı mı?[/SIZE][/B]
Dünyada, Merkez Bankalarının bankası olarak bilinen Uluslararası Takas Bankası (BİS), “enflasyonist baskıları azaltmak ve finans istikrarı için faizlerin artırılmasını” istedi. Avrupa Merkez Bankası (ECU) ise faiz artırmaya karar verdi. Bizde de, faizlerin artmasını ve tersini isteyenler var. Örneğin, Başbakan sıfır reel faiz diyor... Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, geçen hafta “faizlerin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak, toplumsal refahın genişletilmesi yoluna gidilecektir” şeklinde açıklama yapmıştır. Bazı uzmanlar ve bankacılar da faizlerin artırılmasını istiyor.
ABD ve Avrupa’da nominal faizler, enflasyonun altındadır. Yani eksi reel faiz var demektir. Türkiye’de ortalama mevduat ve hazine bonosu faizleri yüzde 9 dolayındadır. 2011yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 7’dir. Bu demektir ki, arada yüzde 2 puan fark var. Yani enflasyon yüzde 7 olarak gerçekleşirse, 2011 yılı reel faiz oranı yüzde 1.87 olur. Faiz politikası, ekonomide amaca göre değişir. Ancak en baştan söylemek gerekir ki, eğer agresif oranlarda olmaz ise hiçbir ekonomide tek başına faiz politikası, istenen amacı sağlayamaz.
Faiz politikası, para, maliye ve diğer iktisat politikaları ile birlikte etkili olabilir. Yoksa tek başına faizleri artırmak veya düşük tutmanın etkileri de sınırlı olur. Agresif artış ve düşüşler ise istikrarı daha çok bozar. Türkiye bunu çok yaşadı. Faiz artarsa ne olur? Sıcak para girişi hızlanır... Özellikle gelişmiş ülkelerde reel faiz sıfır iken bizde faizler artarsa, sıcak para için cazip bir ortam oluşmuş olur. Hem faizler, hem de kurlar artarsa, sıcak para için bu cazibe kaybolur. Bir yabancı iktisatçı “MB faizi artırmalı. Sıcak parayı önlemek için de agresif bir şekilde döviz piyasasına müdahale etmeli” diyor.
Ne var ki, faizi hızlı artırmak ve dövize agresif müdahale, benim düşünceme göre Türkiye’de kriz nedeni olur... Hızlı kur artışı, özel sektörün ve bankaların kısa vadeli borçları için risktir. Daha önemlisi, ithal aramalı ve hammaddeye bağımlı olan sanayi üretiminin düşmesi demektir. Sonuçta büyüme oranı da düşer. Ayrıca, ithal aramalı ve hammadde fiyatlarının artması, üretim maliyetlerini artırır... Bu da fiyatlara yansır. Enflasyon artar. Yine sıcak paraya ani müdahale de, 2011 birinci çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasılamızın yüzde 12’sine ulaşan cari açığın finansmanı zorlaşır.
Kaldı ki, dövize agresif müdahale araçlarımız yoktur. Örneğin MB döviz rezervi yetersizdir. MB, döviz alımını çok fazla artırırsa, bu defa para genişlemesi enflasyonist baskı yapar. Sıcak para için, vergi veya MB’na karşılık ayrılması düşünülebilir... Ne var ki bu vergi ancak sıcak parayı tespit etmek için, binde birler düzeyinde olabilir... Veya en fazla yüzde 5 karşılık alınabilir. Daha yüksek vergi ve karşılık, kısa dönemde sıcak paranın hızlı çıkışına yol açar.
Yapılması gereken, faiz ve kur politikasını, bir veya iki yıllık bir geçiş süreci içine yaymaktır. Bu süreç içinde reel faizlerin artması, dünyada da artacağı için, sıcak para için Türkiye’nin cazibesini azaltır. Ayrıca, yatırımlar için sübvansiyonlu kredi uygulaması da yapılabilir. İki yıllık bir geçiş süreci içinde yerli aramalı ve hammadde üretimi teşvik edilirse ve aynı anda kur dengesi sağlanırsa, ki bu denge bu gün için MB reel kur endeksine göre 1.90 kuruştur, cari açık da azalır. Kurların tedrici artışı sürecinde sıcak para girişi de azalır. Bu süreçte dalgalı kur politikasını da değiştirip, kontrollü kur sistemine geçerek, ülkenin rekabet gücünü artırmak gerekir.
[SIZE=3]Hocam hocam,Esfender hocam,[/SIZE]
[SIZE=3]Kalp damar,böbrek yetmezliğinden,anemiden bilmem neden kaynaklı tansiyonu çıkan hastaya,sabah akşam tansiyon hapı versen ne yazar....[/SIZE]
[SIZE=3]Aarada dil altıyla yatıştırırken,ani şokla gübürtüye gitmesin hasta,felç neyim gibi...[/SIZE]
[SIZE=3]Bu hasta yaşamak zorunda,"sahibini korumak adına" ,yoksa sahibide bertaraf olur...ama nasıl yaşatılır..?????[/SIZE]
Horona çıkan oynar...haaayydi hayırlı horonlar...
T..C
[URL]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18945[/URL]
-
[SIZE=3]Sn.Bekir Coşkun'dan FOTBOOL da ŞİKE Yorumu....[/SIZE]
[SIZE=3]Aha habu linkte buyrun....[/SIZE]
[URL]http://muhalifgazete.com/15361-Bekir-Coskun-dan-muthis-bir-sike-yazisi-.htm[/URL]
T..C
-
Abi kolay gelsin hayirli isler
-
[quote=last trader;364729]Abi kolay gelsin hayirli isler[/quote]
Eyvallah ....
Kolaysa başına gelsin....lelele.lelele.lelele
-
[quote=EMEKDAR;362666]AT SİNEĞİ
Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştıgı ilk hayvana kendini tanıtır :
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" karşısındaki hayvan
"Bende KATIR der"
Tavşanın kafası karışır "Nasıl yani" der.
"Katır benim annem at babamda eşektir . Onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum "der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" hayvan "Ben kurtköpeği" der . Tavşan yine şaşırır "Nasıl yani" der . Kurtköpeği "Benim annem köpek , babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum " der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ? "
Hayvan "Ben DEVEKUŞU" der .
Tavşan biran afallar sonra gülüp geçer...
Neyse biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana dönerek:
"Ben tavşan, sen kimsin ? " der.
"Ben at sineğiyim" deyince , tavşan "Hassssss Sittir" diyerek oradan uzaklaşır .
:::
Birde BÖKENEK vardır....
Bu bökenekler yazları çoğalırlar iri sineklerdir hayvanlara musallat olurlar ve kan emicidirler....
Bazen otlayan öküzlerin aniden kendini parçalarcasına koştuklarını,kendilerini yardan,ucurumdan attıklarını görürsünüz,buna bökmek denir...
Bökenekler öküzün kovalayamayacağı yere konmuştur,genellikle kuyruk yakınını ısırırlar bir türlü bırakmazlar zavallı hayvanlarda kendilerini parçalarlar kurtulmak için...üüüüüü...[/quote]
Fatih Altaylının sunduğu programda sinek krizi....
Altaylıya göre;Sineği Yiğit Bulut beslemiş.....At sineği olabilirmi..::::::::::::...
[URL]http://apps.facebook.com/vidgaleri/video/canli-yayinda-sinek-krizi/[/URL]
Buyrun....
T..C
-
[URL="http://oi55.tinypic.com/bafs.jpg"][IMG]http://oi55.tinypic.com/bafs.jpg[/IMG][/URL]
Tom ve Qama harekatı....
[URL="http://oi55.tinypic.com/11mdkzr.jpg"][IMG]http://oi55.tinypic.com/11mdkzr.jpg[/IMG][/URL]
Buda aylığın arkasından bir bakış...[IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG][IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG][IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG]...
-
Sevgiler Saygılar Sevhili Emekdar.
Şu topiği bir kapasam gelicem tekrar yanına.
Jelibon.
-
[IMG]http://a4.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash1/168582_480131031455_17900841455_6527020_4247_n.jpg[/IMG]
Hay diline biber sürsün vatandaş Kemal,İşci Kemal.. hazır bugünlerde elide boşken....::::::...
-
[quote=jelibon;364859]Sevgiler Saygılar Sevhili Emekdar.
Şu topiği bir kapasam gelicem tekrar yanına.
Jelibon.[/quote]
Celibon hocam,
Senin kaçışın yok artık,ele geçtin sen....:):)...
-
[QUOTE=EMEKDAR;364862]Celibon hocam,
Senin kaçışın yok artık,ele geçtin sen....:):)...[/QUOTE]
Valla kaçarım billa kaçarım.:..:
Jelibon.
-
[quote=jelibon;364865]Valla kaçarım billa kaçarım.:..:
Jelibon.[/quote]
Gittiğin yerde bulurlar seni...:D...
-
[QUOTE=EMEKDAR;364866]Gittiğin yerde bulurlar seni...:D...[/QUOTE]
bir boşluk bulmak lazım o zaman.:cool:
-
[quote=EMEKDAR;364787][URL="http://oi55.tinypic.com/bafs.jpg"][IMG]http://oi55.tinypic.com/bafs.jpg[/IMG][/URL]
Tom ve Qama harekatı....
[URL="http://oi55.tinypic.com/11mdkzr.jpg"][IMG]http://oi55.tinypic.com/11mdkzr.jpg[/IMG][/URL]
Buda aylığın arkasından bir bakış...[IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG][IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG][IMG]http://www.voborsa.com/forum/images/icons/icon11.gif[/IMG]...[/quote]
Ayu giller....
Bu Tom işi bozdu, Qamhası gözünüze neyim girmesin...üüü...
-
One ve five minutesi vopdelioğlana al dedi....:o:o
-
Yaklaşık 1400 pivan sinyali daha geçti...dikkatli olun ayucuklarım...üüü..
-
Tom la birkaç gündür sohbet ediyoruz,konuşuyoruz sorunumuz ingilizce :)
bir şekilde anlaştık..
Diyorki: Bugün geçtiğim yereyi 12800 den gelür teyit edersem,yaww benimde haggım deelmi çi küfte yemek,lahmacun yemek,bende sevüyorem ulen diyor...mealen bende zirvemi öpmek istiyorum der kendisi..:::...
-
[quote=EMEKDAR;365064]Tom la birkaç gündür sohbet ediyoruz,konuşuyoruz sorunumuz ingilizce :)
bir şekilde anlaştık..
Diyorki: Bugün geçtiğim yereyi 12800 den gelür teyit edersem,yaww benimde haggım deelmi çi küfte yemek,lahmacun yemek,bende sevüyorem ulen diyor...mealen bende zirvemi öpmek istiyorum der kendisi..:::...[/quote]
[URL="http://oi53.tinypic.com/dqp1l0.jpg"][IMG]http://oi53.tinypic.com/dqp1l0.jpg[/IMG][/URL]
5M
[URL="http://oi54.tinypic.com/qnv67n.jpg"][IMG]http://oi54.tinypic.com/qnv67n.jpg[/IMG][/URL]
15m
[URL="http://oi54.tinypic.com/w86o7q.jpg"][IMG]http://oi54.tinypic.com/w86o7q.jpg[/IMG][/URL]
30m
[URL="http://oi56.tinypic.com/ayxbv6.jpg"][IMG]http://oi56.tinypic.com/ayxbv6.jpg[/IMG][/URL]
60m
[URL="http://tinypic.com/view.php?pic=2qio0us&s=7"][IMG]http://i53.tinypic.com/2qio0us_th.jpg[/IMG][/URL]
H4
[URL="http://tinypic.com/view.php?pic=bhgm14&s=7"][IMG]http://i52.tinypic.com/bhgm14_th.jpg[/IMG][/URL]
Günlük
Tomla biraz sohbet edelim,bakalım ne yapmaya çalışıyor...
Önce biraz sitem edeyim,sayıp söyleyeyim,kızdığımı belli edeyim...
Hulem delü balta ayu...
Hulem hanzo,hulem kirrro...o ne bicim dalmaktı sürüye,vicdansız...
Hulem korkudan boğaların şeyini ağzına getirdin,yüreğini....
Bırak şimdi bunlarıda,bundan sonra ne yapacan,keserim asarım diyerek
korkutup gidecekmisin,gitmiyecekmisin...??..:o:o...
-
[B][SIZE=5]Olağanüstü Bir Dönem - Banu AVAR[/SIZE][/B]
[SIZE=5] [/SIZE]
[SIZE=5] [/SIZE]
Bir haftada 7 şehit!
Haberlerde arka sırada!
Vaka-i adiye!
Kurtarılmış bölge ‘Yüksekova!
Tunceli çatışmada!
Beyler mecliste tepişiyor, mehmetçik mezarda!
Komutanlar Hasdal’da!
Yıllardır artan bir meydan okuma!
PKK-BATI ile kolkola, Türkiye Cumhuriyeti Devletine meydan okuyor!
Bütün medya kanalları emirleri altında!
TÜRKİYE 2011 YILINDA tarihin en olağanüstü anından geçiyor.
Türkiye’yi yönetenler küresel çetenin önde gelen sırtlanlarınca çılgınca alkışlanmakta!
Türkiye artık İsrail’den sonra 2 numara!
Emperyal hedefler arasında sıra komşumuz Suriye ve İran’da!
Avrasya’nın kilidi Türkiye kuşatılıyor aslında!
Tıpkı Saddam Irak’ı gibi…’Aslansın kaplansın Saddam !’ demişlerdi. ‘Vur şuna buna!’
Sonra bir ‘demokrasi’ dalgası, yedi düvel işgal mangası… Mağaradan çıkarıldı Saddam. Saç sakal arasında ağız kontrolü yapılırken çekilen resmi vardı uluslararası medyada!
2 milyon Iraklı mezara kondu 2 milyon Iraklı göçmen yurdundan oldu…
Direnenlerin eli kolu bağlandı… Havadan bombalar yağdı…
Ya da Yugoslavya! Önce pembe dizilerle halkın gözü bağlandı. İçerdeki hainler ayarlandı. Ordu binbir parçaya ayrıldı… Tasfiye edildi ve Yugoslavya’nın adı bile kalmadı!
İçerde Memetçik ölüyor, komutanlar Hasdal’da…
Ölüm sessizliği ortalıkta…
Dışarıda, Memetçik NATO komutasında!
Obama telefonda, Ricciardone her tarafta!
Mazlum ülkelerin lider ülkesi Türkiye, bugün haçlılarla elele…
Libya’ya karşı NATO’yla. SURİYE’ye karşı Amerika’yla. Kuzey Irak’da Barzani’nin yanında.. Kafamıza çuval geçiren Patraeus’la, İslama hakaret eden Rasmussen’in komutasında… PKK hamisi İngilizlerin kraliçesinin yanında…
Bakın Libya’da muhaliflere, küresel çetenin cinayet şebekesine 300 milyon dolar verdik..
Ne yapsın Akepe. Emir böyle!
Yetmedi Libya’da Suriye’de kaybettiğimiz milyarlarca dolar, üstüne para veriyorlar! Yetmiyor. Bingazi’de dışişleri bakanı, o ‘muhaliflerin’ kürsüsünden Atatürk’ün adını ağzına alarak nutuklar atar!
O Bingazi ki 1911’de Mustafa Kemal ve askerlerinin emperyalizme karşı saf tuttukları yer!.
Kahrolmayın! Kahır zamanı değil… AKIL ZAMANI… Akıl ve bilim diyor ki, bu böyle gitmez!
Bir yerden patlayacak…
Anlamayanlar da MECBUREN anlayacak!
Bir gün DANK edecek derler ya…
Bu kan ve gözyaşı sahipleri, ZORUNLU olarak bir araya gelecek..
O güne hazır olun!
Nasıl mı…
En yakın çevrenizden başlayın…
[URL]http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/hm-yazarlari/1080037-olaganustu-bir-donem-banu-avar.html[/URL]
En yakın çevrenizden başlayın…BANU ABLAM ÖYLE DİYO...T..C
-
[B][SIZE=5]Bir Şizofrenin Tahlili : Said-i Nursi Dosyası[/SIZE][/B]
[COLOR=#004276][IMG]http://www.hakimiyetimilliye.org/thumbnail.php?file=saidid__rzi_441024385.jpg&size=article_medium[/IMG][/COLOR]
[FONT=Calibri][SIZE=4][I][B]“Özgür bir Kürdistan’ın tohumunu ekiyorum. O’nu geliştirip büyütün.”[/B][/I][/SIZE][/FONT]
[B][I][FONT=Calibri][/FONT][/I][/B]
[FONT=Calibri]Said-i Nursi, orijinal adı ile Said-i Kürdi’nin yaşam öyküsünü anlatan “Hür Adam” isimli bir sinema filmi yakında izleyicisi ile buluşacak. Film daha gösterime girmeden şimdiden [B]“yandaş”[/B] basın tarafından parlatılmaya başlandı. Okuduğumuz kadarıyla anlıyoruz ki, bu film laik-cumhuriyetçi çevrelerde fırtınalar koparacak ve büyük tartışmalar başlatacak. En çokça tartışılacak sahnelerin başında da Kürt Said’in Cumhuriyet’in yeni kurulduğu dönemde Mustafa Kemal Paşa ile mecliste karşılaştığı an gelmektedir. Birazdan o anı, peygamberlik makamına erememiş bir şizofrenin kuyrukçuluğunu yapan bir nur müridinin kaleminden okuyacaksınız. Ama öncesinde şu kadarını söyleyelim; Said-i Kürdi'nin bir din adamı olarak meclis kürsüsüne dua etmek üzere davet edildiği bilinmekle birlikte, Cumhuriyet tarihimiz boyunca Said-i Kürdi’nin mecliste Mustafa Kemal Paşa ile böyle bir konuşma yaptığına dair hiçbir belge, bulgu ve nitelikli kanıt bulunmamaktadır. Meclis kürsüsünden yaptığı iddia edilen konuşmanın metni de meclis zabıtlarında mevcut değildir. Muhtemeldir ki, Kürt Sait, TBMM oturumlarından birine izleyici sıralarından tanık olmuş, köyüne döndükten sonra da Ankara’da Mustafa Kemal Paşa’ya nasıl ayar verdiğini ballandıra ballandıra anlatmıştır. Hayali geniş Sait görüldüğü üzere tam bir şizofrenik vakıa..[/FONT]
[FONT=Calibri]Şimdi okuyalım, Saitsever kuyrukçular bu hayali nasıl dillendiriyor:[/FONT]
[FONT=Calibri][I]“...paşa'nın alnında nohut nohut terler belirmişti, said nursi beiuzaaman radiyallahu anh hazretlerinin karşısında hazan yaprağı gibi titriyordu. Çoğu zaman emir erlerine ismet paşalara hakaret ve emirler yağdırdığı makamında küçülüp kalmış, ayağının altındaki halinin püskülünü ecnebi potinlerinin kenarıyla kah o yana kah bu yana sallıyordu. [/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi *delici bakışlarıyla paşanın içinden geçenleri okuyordu. [/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]Paşanın tuzağına düşmemiş onu kündeye getirmişti. [/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]- efendi diyeceğin bir şey yoksa izninle ben selametle gidiyorum dedi. [/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]Paşaya boğmaca salgını olmuşçasına bir ateş kapladı boğazı şişti, garip sesler çıkararak konuşmaya çalıştı, fakat nafile dili donmuştu bir kere...”[/I][/FONT]
[FONT=Calibri]Efsane odur ki 1922 yılında Ankara’ya teşrif eden Kürt Sait için Meclis önünde hoş geldin töreni düzenlenir, bütün milletvekilleri ve Kemal Paşa hazretlerini karşılamak üzere Meclis Binası önünde hazırolda beklemektedirler. Kemal Paşa millevekillerinin hazır olduğu bu ortamda Kürt Sait hazretlerine seslenir:[/FONT]
[FONT=Calibri][B]“Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilaf verdiniz”[/B] der.[/FONT]
[FONT=Calibri]Onun bu sözlerine karşı Kürt Sait Hazretleri, Kemal Paşa’ya şu şekilde bağırır : [B]“Paşa! Paşa! İslamiyette imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur.”[/B][/FONT]
[FONT=Calibri]Hikayenin gerisi Kürt Sait’in anlatımı ile şöyle:[/FONT]
[FONT=Calibri][B]“Bir zaman dünyanın büyük bir makamını işgal eden bir küçük adama bu dersi verdim. Fakat ben enaniyetten nefsimi kurtaramadığım içindir ki, çok sarstı; fakat intibaha gelmedi. Mektubattaki Desise-i şeytaniyeyi ona ders vermiş, konuşmamız üç saatten fazla sürmüştür. Bana ilişemedi ve tarziye vermeye mecbur kaldı..”[/B][/FONT]
[FONT=Calibri]Değerli okuyucu, işte adı geçen sinema filminde izleyeceğin sahne budur, akabinde Kürt Sait, Kemal Paşanın yüzüne kapıyı çarparak odayı terkeder.. . Cumhuriyet tarihi boyunca şizofren bir vatan haininin kuyruğuna takılan bu güruhu cühela, cumhuriyetin körpe nesillerini işte bu yalanlar ve iftiralar ile zehirlemek alışkanlıklarından bir türlü vazgeçemediler. Kendilerine nurculuk fikriyatının membağı taze tezekten bir put yaratıp, onunla güneşi sıvamak gayretindeler. Ama bunun için sadece büyük paraları israf ederek bir film yapmak yetmez, zira güneş gibi güçlü ve parlak bir hakikat ne yandaşla ne de candaşla yok edilebilir.[/FONT]
[FONT=Calibri]Cühelanın canını yakan bu hakikat ki ebediyyen, her sabah yeniden doğacak…[/FONT]
[FONT=Calibri]Şimdi gelelim gerçeklere :[/FONT]
[FONT=Calibri][B]İşbirlikçilik, Bağnazlık ve Bölücülüğün “Ser Çeşmesi” : Said-i Nursi (Kürdi)[/B][/FONT]
[FONT=Calibri]Batı emperyalizminin en şiddetli hücumuna direnerek, Büyük Britanya’nın sömürge imparatorluğunu çökerten, yedi düveli dize getirerek üçüncü dünyanın bağımsızlık mücadelesinin yolunu açan Mustafa Kemal Paşa’nın kurucusu olduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içeriden zayıflatılması ve çökertilmesi için 3 ana akım cumhuriyet tarihimiz boyunca himaye ve finanse edildi:[/FONT]
[FONT=Calibri]1.[/FONT] [FONT=Calibri]Kürt ırkçısı ayrılıkçı ve bölücü ideoloji, hareket ve kalkışmalar[/FONT]
[FONT=Calibri]2.[/FONT] [FONT=Calibri]Şeriatçı, gerici, irticai, hilafetçi, saltanatçı ideoloji, hareket ve kalkışmalar[/FONT]
[FONT=Calibri]3.[/FONT] [FONT=Calibri]İşbirlikçi, anamalcı, rantiyeci, sömürücü ideoloji ve politik girişimler[/FONT]
[FONT=Calibri]Cumhuriyet’i üreten, şekillendiren ve muhafaza eden [B]çekirdeğin muhteviyatındaki kemalizm ideolojisi[/B], devrimin enerjisini yurtçapına yayıp yeşerten bir santral vazifesi görüyordu. Bu santralı ayakta tutan üç sacayağı [B]parti, devlet ve ordu[/B] idi. 1938 sonrasının hikayesi bir yandan bu üç kurumsal sacayağının yıpratılıp teslim alınması, diğer yandan cumhuriyetin çelik çekirdeği kemalizm ideolojisine karşı bölücü, gerici ve işbirlikçi olarak özetleyeceğimiz bu üç yıkıcı fikriyatın batı emperyalizmi tarafından desteklemesi ve himaye etmesi ile alakalıdır.[/FONT]
[FONT=Calibri]Cumhuriyet tarihimiz boyunca siyaset sahnesinde boy göstermiş her gayrı milli hareket bu şablona cuk oturmaktadır. Cumhuriyet kalesinin sağlam Kemalist temellerinin imhası için bu üç hareketin aynı zamanda ahenkli hareketine ihtiyaç duyulmaktadır, ki aralarındaki şiir gibi uyum bundandır..[/FONT]
[FONT=Calibri]ABD’nin Akabe’sinde oturan Feto ve müridleri, ABD’nin Akape’sinde oturan Recep ve Gül, yandaş ve candaşları ile İmralı tayfası ve yahudi kürt aşiretleri ile el ele, kol kola yıkım hedeflerine marş adım yürümektedirler.[/FONT]
[FONT=Calibri]İşte ısıtıp ısıtıp önümüze konan, tescilli hain, bayat şizofrenimizin yaşam hikayesi de Cumhuriyet karşıtı bu üç akımda birleşmektedir.[/FONT]
[FONT=Calibri]Kürt Sait bölücü, gerici ve işbirlikçi ihanetin ser-çeşmesi, çeşme başıdır…[/FONT]
[FONT=Calibri]Şimdi yalanlar, masallar, iftiralar bitecek belgeler konuşacak. Türk genci varlığına, namusuna ve isktikbaline kasteden maskeli alçakları tanıyacak…[/FONT]
[FONT=Calibri][B]Cumhuriyet Düşmanı Bölücülük, Gericilik ve İşbirlikçiliğin Elebaşı : Said-i Nursi (Said-i Kürdi)[/B][/FONT]
[FONT=Calibri][B]1.[/B][/FONT][FONT=Calibri][B]Ünlü Türk Şizofreni Said-i Meşhur’un Tımarhane Devri[/B][/FONT]
[FONT=Calibri]Bu nurcu ve fetocu tayfası Atatürk’e düşmandır, bu bilmediğimiz bir şey değil. Bunlar sık sık Atatürk’e karşı Ulu Hakan nidaları ile Abdülhamit’i ve onun devrini yüceltirler. Ama bilmezler ki şizofrenin hakkını ilk Abdülhamit vermiştir..[/FONT]
[FONT=Calibri]Okuyalım:[/FONT]
[FONT=Calibri][I]Said-i Nursi 1907 yılında İstanbul'a gelerek [/I][B][I]Abdülhamit Han[/I][/B][I]'a hitaben bir dilekçe yazar ve saraya verir. Dilekçede kullandığı ad "[/I][B][I]molla Said-i Meşhur[/I][/B][I]"dur.[/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]Dilekçenin içeriğinde kürdistan(!) da eğitimin türkçe yapıldığını, kendisinin buna karşı olduğunu ve kürdistanda(!) kürtçe eğitim yapılması için üç okul açılmasını talep etmektedir. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi (namı diger Said-i Kürdi) Abdulhamit han tarafından müşahade için [/I][B][I]Toptaşı Akıl hastanesine[/I][/B][I] gönderilmiş ve bir süre orada tutulmuştur. Yani Abdulhamit tarafından tımarhaneye gönderilmiştir.[/I][/FONT]
[FONT=Calibri][I]Ve bu olayı daha sonra yazılarında kendisi şöyle açıklamıştır: "Nasılki zaman-ı istibdatta tımarhaneye düştüm, divanelerin hükmüne konuldum, eğer müdahaneye, kelbi tabassusa, şahsi menfaat için umumi menfaatı feda alan aklın icabı ise, ben divaneligi kabul ettim.Şahit olunuz ki böyle akıldan istifa ediyorum. Ey Kürtler tımarhaneyi bunun için kabul ettim. Kürtlüğü lekedar etmemek için irade-i padişahiyi, maaşını, ihsan-i şahaneyi kabul etmedim.[/I][/FONT]
[FONT=Calibri]Dikkatinizi çekerim, şizofren Sait diyor ki, Padişah bana maaş teklif etti, Kürdistan için ihsan-ı şahaneyi kabul etmedim, tımarhaneyi kabul ettim. Şizofren Sait’in Kürdistan aşkı işte bu kadar büyüktür, her türlü maddi ihsanın ötesinde..[/FONT]
[FONT=Calibri]Şahsi görüşüm, Sultan Abdülhamit karşısında çar çaputla sarmalanmış böyle bir zavallıyı görünce, “ur’un kellesini” ile tımarhane arasında zor bir seçim yapmak durumunda kalmıştır.[/FONT]
[FONT=Calibri]Aradan geçmiş tam yüz yıl, sene 2010. Bölücü Abdullah içeride, gerici Abdullah tepede, işbirlikçi Fethulah dışarıda, Kemalist Cumhuriyet’ten kürdistan koparmayı dileniyorlar…[/FONT]
[FONT=Calibri]Değişen bir şey var mı, yok?[/FONT]
[FONT=Calibri]Abdülhamit Han bu gün yaşasaydı, bunları tımarhaneye tıkmaz mıydı? Tıkardı..[/FONT]
[FONT=Calibri]Mustafa Kemal Paşa, es kaza zavallı şizofren Sait ile o tarihte gerçekten karşılaşsaydı ve hayali geniş arkadaşların yukarıda naklettiğim uydurmalarının onda biri gerçek olsaydı, sizce Kemal Paşa zavallı şizofren Sait’i iyi edecek tımarhane bulmakta zorluk çeker miydi?..[/FONT]
[FONT=Calibri][FONT=Arial]ŞEHİTLERİMİZE RAHMET DİLİYORUM[/FONT][B]....[/B][/FONT]
[FONT=Arial][SIZE=3]Maide suresi 51.ayet: 'Ey [SIZE=4]inananlar[/SIZE]! YAHUDİ VE HRİSTİYANLARI dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez .[/SIZE][/FONT]
[URL]http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/hm-yazarlari/1077488-bir-sizofrenin-tahlili-said-i-nursi-dosyasi.html[/URL]
[FONT=Arial]T..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..CT..C[/FONT]
-
[B][SIZE=6]Hillary Clinton'a tepki[/SIZE][/B]
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Beyoğlu’nda katıldığı program sonrası çıkışta bir kişi tarafından protesto edildi.
Clinton, bugün Cezayir Restoran’da bir televizyon programına katıldı. Clinton ’un cipi restoran önünde durmasıyla birlikte korumalar, kapının altına tahtadan yapılmış 25 santimetre boyunda bir basamak koydu. Ancak Clinton bu basamağı kullanmadan cipten indi.
Televizyondaki programı yaklaşık bir saat süren Clinton, Fener Rum Patrikhanesi’ne ziyareti için cipine yöneldiği sırada Türkiye Gençlik Birliği üyesi Erkan Can Çakıroğlu’nun protestosuyla karşılaştı. Restorandan çıkarken oldukça neşeli olduğu görülen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton çevresindekilere el sallarken, protestocunun sesi yükseldi. Restoranın karşısındaki evinin penceresinden Türk Bayrağı açarak slogan atan gösterici, polisi harekete geçirdi. Polis ekipleri binaya yönelirken Clinton’un konvoyu da hareket etti. Polis kimlik kontrolü yaptıktan sonra protestocuyu gözaltına almadı.
Çakıroğlu, yaptığı açıklamada "PKK’ya silah veren ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’u ağırlıyoruz. Ne konuşuyoruz? Milyonlarca Müslümanı daha nasıl öldürebiliriz, bunu konuşuyoruz" dedi.
[B]ABD'NİN ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖNÜNDE DE EYLEM [/B]
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Türkiye ziyareti, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği binası önünde protesto edildi.
Büyükelçilik binası önünde bir araya gelen Halkın Kurtuluş Partisi üyeleri, "Emperyalistler, İşbirlikçiler, Ne Büyük Ortadoğu Projeniz Ne Genişletilmiş Ortadoğu Projeniz Ne de Yeni Sevr Planınız Asla Hayat Bulmayacak" yazılı döviz açtı.
Halkın Kurtuluş Partisi İl Başkanı Sait Kıran, daha sonra yaptığı basın açıklamasında, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un Türkiye ziyaretinin nedeninin "Libya Temas Grubu 4’üncü Dönem Toplantısı" olarak göründüğünü ancak asıl nedenin "Füze Kalkanı Projesi"ni Türkiye’ye kabul ettirmek olduğunu öne sürdü.
Söz konusu projenin Türkiye ile İran’ın arasını açacağını savunan Kıran, "ABD planlarını bir bir uygulamaya çalışıyor, ’Büyük Orta Doğu Projesi, Genişletilmiş Orta Doğu Projesi, Yeni Sevr’ diyerek. Bu projelerin hiçbirisi halkların çıkarına hizmet etmiyor. Sadece ABD ve AB emperyalistlerinin aşağılık çıkarlarının hayata geçirilmesine hizmet edecek" diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından bir süre çeşitli sloganlar atan gurup, daha sonra dağıldı.
[B]CLİNTON'UN TEMASLARI[/B]
[I][B]"Ruhban Okulu açılsın"[/B][/I]
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton,”Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması yönünde hükümete yaptığımız çağrılara devam edeceğiz” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın katılımıyla düzenlenen "Dini Temelli Hoşgörüsüzlükle Mücadele Toplantısı" Yıldız Sarayı’nda yapıldı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton toplantıdaki konuşmasında, dinlerarası eğitim ve işbirliğinin desteklenmesi gerektiğini belirterek, "Tüm insanların istedikleri gibi ibadet etme haklarını korumak üzere odaklıyız" dedi.
Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasına da değinen Clinton şöyle konuştu:
"Türkiye'nin tüm vatandaşlarını dini özgürlüklerine olan bağlılığını bir sembolü olan Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması yönünde hükümete yaptığımız çağrılara devam edeceğiz. Hiçbir ülkenin doğrular üzerinde etnik, dini ahengi oluşturmak için sihirli bir formülü yoktur. Nereden olursak olalım, nasıl ibadet edersek edelim bizleri birbirinden ayıran uçurumları kapatmalıyız."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise islamafobi ile mücadeleye dikkat çekti.
[I][B]Terörle mücadeleyi desteklemeye devam edeceğiz[/B][/I]
Resmi bir ziyaret için Türkiye'de bulunan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, CNNTürk'te Şirin Payzın'ın sunduğu Kahve Molası programına katıldı. Clinton, hem Payzın'ın hem de aralarında öğrenci, akademisyen, işkadını ve sivil toplum kuruluşu üyelerinin yer aldığı katılımcıların sorularını yanıtladı.
Clinton'a ağırlıklı olarak Türk-Amerikan ilişkileri ve ifade özgürlüğüne ilişkin sıkıntılar soru olarak yöneltildi.
Clinton, çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve internet üzerindeki kısıtlamalarla ilgili bir soru üzerine, "Türkiye güçlü bir ülke. Gözaltılar ve bu tip adımlar gerekli değil. Türkiye bunu yapmak zorunda değil. Her fikri dinleyebilirler" yanıtını verdi.
Türk hükümetinde görevli olsa ifade ve internet özgürlüğünden yana bir tavır takınacağını anlatan Clinton, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmede bu konuyu da gündeme getireceğini söyledi.
Clinton, "Bu konuyu daha önce de konuşmuştuk. Yine konuşacağım. Ama ben iki günlük ziyaretimin ardından gideceğim. Burada asıl görev size düşüyor. Yetkililerin karşısına çıkması gereken insanlar sizlersiniz" diye konuştu.
Yaklaşık bir saat süren program, Clinton'ın gecikmesi nedeniyle yarım saat geç başladı. Taksim'de bir restoranda çekilen ve canlı yayınlanan programa çeşitli üniversite, sivil toplum örgütlerinden gelenler ile genç kadın ve erkek iş insanları da sorularıyla katıldı. Programda ayrıca internet üzerinden yöneltilen sorular da Clinton'a soruldu.
İnternetten soru gönderen bir izleyici, 13 askerin şehit olduğu terör saldırısının ardından Türk ordusunun olası bir sınır ötesi operasyon düzenlemesi halinde ABD'nin tavrına ilişkin bir soru yöneltti.
[B]Terörle mücadeleye destek[/B]
Clinton, "Biz Türk ordusunun PKK teröristleriyle mücadelesini destekledik. Desteklemeye de devam edeceğiz. Destek için Türk hükümetiyle her zaman görüşmeye devam edeceğiz" yanıtını verdi.
Bir katılımcının "Kürt sorununa, Kıbrıs'ta sunulan Annan Planı tarzında bir çözüm öneriniz var mı?" sorusuna da Clinton, "Türk hükümetine saygımız ve desteğimiz devam ediyor. Hükümetin, Türkiye'de yaşayan Kürt halkına yönelik politikalarını destekliyoruz. Bunun yanı sıra demokratik olarak seçilmiş Irak hükümetini de destekliyoruz. Oradaki Kürt politikalarını da destekliyoruz" diye cevap verdi.
Clinton, Türkiye’nin şu anda Arap Baharı nedeniyle bir değişim sürecinden geçen Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için bir model olabileceği yönündeki görüşünü de yineledi.
Bu yorumun üzerine söz alan bir katılımcı Clinton'a Türk demokrasisinin ciddi sıkıntılar yaşadığını ve bu durumda diğer ülkelere nasıl bir model olabileceğini sordu.
[I][B]İş dünyası ile de görüştü[/B][/I]
ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Türk iş dünyasının temsilcileriyle de biraraya geldi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre Clinton, Türkiye ziyareti kapsamında bulunduğu İstanbul'da, Conrad Otel'de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Cihad Vardan, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Başkanı Hasan Sert, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş ve Coca Cola Türkiye Başkanı Galya Molinas'ı kabul etti.
Görüşmede, Türkiye-ABD ilişkilerinin yanı sıra Arap Baharı sonrasında özellikle Kuzey Afrika ile ilişkilerin geliştirilmesi için öncelik verilmesi gereken konular üzerinde durulduğu, Türkiye ile ABD arasında ve üçüncü ülkelerde yapılabilecek projelerin de değerlendirildiği öğrenildi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, görüşmede ABD Dışişleri Bakanı Clinton'a 'Yeni Başlangıçlar için Ortaklar–Türkiye' girişimi tarafından geliştirilerek uygulanan projeler hakkında bilgi verdi. TÜSİAD Başkanı Boyner, MÜSİAD Başkanı Vardan ve TÜMSİAD Başkanı Sert de konuya ilişkin görüşlerini paylaştı.
Yeni Başlangıçlar için Ortaklar Projesi'ne özel bir önem verdiğini belirten Clinton, bu çerçevede gerçekleştirilen çalışmaları ilgiyle izlediğini ifade etti.
Bu arada Clinton'un kabulünden önce iş dünyası temsilcileri, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Robert Hormats'ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda Türkiye'de girişimciliğin geliştirilmesi konusunda gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bir sunum yaparak görüşlerini aktardı.
Sunumun ardından konuşan Hormats şu görüşleri dile getirdi:
'Türkiye'nin ekonomik gelişmişlik düzeyi, gerçekleştirilen projelerin içeriği ve hedef kitleye bakıldığında, Türkiye'de gelişmiş bir sivil toplumun olduğu açıkça görülmektedir. Türkiye, başta Kuzey Afrika ve Ortadoğu olmak üzere İslam dünyasına girişimciliğin geliştirilmesi için bir çok açından örnek olacak durumdadır. ABD ile Türkiye'nin ortak çalışma alanının sadece ikili ilişkileri değil, üçüncü ülkelerde de işbirliğini kapsaması gerekir.'
[URL]http://haber.gazetevatan.com/hillary-clintona-tepki/388914/1/Gundem[/URL]
[COLOR=#909090][FONT=Tahoma]Diyanet Vakfı[/FONT][/COLOR]
[SIZE=3]ALİ İMRAN 19. Allah nezdinde hak din İslâm’dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur[/SIZE].
[B][SIZE=3]Bu ayet-i kerime her cuma hutbesinde okunurdu artık duymuyoruz.[/SIZE][/B]
T..CT..CT..CT..CT..C
[B][SIZE=3][/SIZE][/B]
-
[B][SIZE=6]Krizde Yeni Dalga Türkiye’yi Sarsacak… - Mustafa SÖNMEZ[/SIZE][/B]
[COLOR=#004276][IMG]http://www.hakimiyetimilliye.org/thumbnail.php?file=3Ekonomi/kriz1_873275520.jpg&size=article_medium[/IMG][/COLOR]
[I]“[/I][I]2008-2009 krizi gibi bir kriz mi[/I][I]” [/I]diye soruyorlar. [I]“[/I][I]Gibisi[/I][I]” [/I]fazla, ABD’yi, Avrupa’yı sarsan 2008-2009 krizinin [B]yeni bir fazı[/B], safhasıdır yaşanmakta olan… Küresel krizin ilk fazında finansal balon patladı. Toksik kâğıtlara bulaşan global finans kuruluşlarının kimi battı, kimi batmanın eşiğine geldi. Sistemin tamamen çöküşünü ise [B]devlet müdahaleleri [/B]önledi. ABD’de, FED’in pompaladığı trilyonlarca dolarlık kamu kaynakları çöküşü erteledi ama ortaya derinleşmiş bütçe açıkları ve başka anomaliler çıkardı.
Aynı şey, İngiltere, Fransa, Almanya’nın da başına geldi. Orada da AB Merkez Bankası ve ulusal hükümetler, mali önlemleriyle finans krizini yatıştırmaya çalıştı. Böylece [I]“[/I][I]Merkez[/I][I]”[/I]deki krizin ilk fazında finansal yangın kamu kaynakları ile kontrole alındı ama ikinci faz, [B]devletin mali krizi[/B] biçiminde boy attı. Bütçe açıkları hızlandı, kamu borç yükleri katlandı ve borçlanabilme kapasiteleri daraldı. Şimdi küresel krizin bu ikinci fazı ile baş edebilme mücadelesi yaşanıyor. Bu, bütçe açıklarını daraltmak, borç yükünün milli gelirin makul bir düzeyine çekilmesi hedeflerine ulaşmaya çabalamak demek. Bunun yolu da kamu harcamalarını kısmak, mümkünse vergi düzenlemeleri demek. Eninde sonunda sokağı ilgilendiren operasyonlar yani…[B] Hangi sınıftan alıp hangisine vereceksiniz[/B] sorusunu barındırıyor içinde.
***
Başta Yunanistan olmak üzere, Portekiz, İrlanda, giderek İspanya ve İtalya’ya sirayet eden devletin mali krizi, bu ülkeleri borçlarını çevirememe, bunun için gerekli dış kaynağı bulamama sorunu ile yüz yüze bıraktı. Son aşamada ABD’yi de içine alan [I]“[/I][I]kredi kuruluşlarının not düşürme tacizi[/I][I]”[/I], bu ülkelerin iç ekonomik ve siyasal dengelerini altüst ediyor. Sorunlu ülkelere IMF ve AB Merkez Bankası’nın aktardığı kaynaklar, belli şartlara ve reformların yapılmasına bağlı. Ancak ne Yunanistan, ne de diğer Avrupa ülkelerinde şartlara uygun bir performans gözleniyor.
ABD’de borçlanma limitini zorlayarak çıkış arayan [B]Obama[/B]’yı bunaltan krizin bu ikinci fazı, AB’de [B]Avro[/B][B]’[/B][B]yu dağıtma[/B] tehdidini büyütüyor.
***
Küresel krizin bu ikinci fazında Türkiye, yaklaşan kara bulutlardan kendini nasıl koruyacak? Yeni kriz dalgası, kırılgan Türkiye ekonomisini iki yönden vurabilir: 1) Sıcak para çıkışı, 2) İhracatın gerilemesi.
AB’nin kriz bölgesinden fonlar uzaklaşıp Asya’nın güvenli limanlarına yelken açıyorlar. Türkiye, çemberi daralan Avrupa coğrafyasında yer alması nedeniyle sıcak paranın çekilmesinden nasibini alabilir. Sıcak para çekilişi, bir [B]döviz kuru şokuna[/B] neden olabilir. Bu da içeride birçok dengenin altüst olması demek.
Türkiye ihracat pazarlarının yarısını oluşturan AB’de daralma, Türkiye’nin sanayi kapasitesini hızla daraltır, yoğun işten çıkarmalara yol açar. Bu, cari açığı hızla büyümüş Türkiye için öngörülenden de hızlı ve yıkıcı bir daralma anlamına gelir. Buna benzer bir süreç, Türkiye’de 2008 sonu ve 2009 başında da yaşanmıştı. Bu daralma, o zaman hem kamu harcamaları arttırılarak, vergi muafiyetlerine gidilerek hem de iç talep kışkırtılarak en azda tutulmaya çalışılmıştı. Yanı sıra kaynağı belirsiz bazı döviz girişleriyle kriz hafifletilmişti. 2009’un ikinci yarısında yeniden giriş yapan sıcak para ile de yeniden ekonomik büyüme süreci başlatılmıştı.
Bakalım, 2011’in ikinci yarısında başlayan daralma, kırılganlığı artmış, barutu tükenmiş Türkiye kapitalizmine ne sürprizler içeriyor. Bakalım yeni dalganın getireceği sıkıntılar hangi boyuta ulaşacak, nasıl aşılmak istenecek ve fatura kime çıkarılacak? Esnek çalışma, kıdem tazminatı fonu tezgâhları bu sorunun cevabının ipuçlarını veriyor zaten… Geçmiş aylara ait mevsimsel istihdam artışlarına, resmi işsizlik düşüşlerine, cari açığı patlatan büyümenin ürünü bütçe fazlası haberlerine aldanmayın. [B]Fırtına yaklaşıyor[/B][B]…[/B]
[URL]http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/ekonomi/1080070-krizde-yeni-dalga-t%C3%BCrkiye%E2%80%99yi-sarsacak%E2%80%A6-mustafa-s%C3%B6nmez.html[/URL]
[B][SIZE=3]Bizi global çeteye yem edenler,biz tertemiz cüzdanımızdan vurulmuş yatıyoruz,ya siz ne olacaksınız ?[/SIZE][/B]
[B][SIZE=3][/SIZE][/B]
T..CT..CT..C