-
"KÖPEKLERDEN KORKMAYIN VEDE KAÇMAYIN"
Köpeğin adamı ısırması normal,adamın köpeği ısırması anormal olduğundan haber değeri taşırmış...
Isırmadım ama koca çoban köpeğini yere çaldım....:::
Kendimi Boğaçhan gibi hissettim..gerçi o öküzü yere çalmıştı ama....:)
Bugün araziye çıktım,çobanlarla sohbet ediyorduk,az önce köpeklere yal vermiş çoban,köpekler yallandıktan sonra,yediğinin hakkını vermek içgüdüsüyle sağa sola koşturuyorlardı ...
İçlerinden irisi bana doğru gelmeye başladı,bende elimle işaret ettim,gülerek gel oğlum dedim,niyeti bozmuştu bir kere dinlemdi üzerime doğru atıldı...
Kaçmanın ne demek olduğunu ilkokulda denemiş öğrenmiştim ve komşunun köpeği kaçarken beni bacağımdan ısırmıştı...
Köpeklerin en hassas yeri kulaklarıdır,ilk hamlem kulaklarına oldu ancak sol elim kulağında,sağ elim gırlağındaydı,o halde boy boya geldik,sert bir zemin aradım yere çalmak için,bulunduğumuz yer çayırdı..Birden ağaç çitlere takıldı gözüm üzerine doğru sertçe iteledim ve çitlerin üzerinden yere düştü......
Herkes şokta.. biz olsaydık kaçardık ve bizi ısırırdı diye yorum yaptılar...
Ben ona dost olduğumu gösterdim,ama o kavgayı seçti....kendi düşen ağlamaz diyede espiri yaptım...;)
Tam tamına böyle odu,yalanda yok,hilafta yok...:o:o:o....
-
[quote=EMEKDAR;362255][URL="http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg"][IMG]http://oi52.tinypic.com/1603hpk.jpg[/IMG][/URL]
Çit fıraktıları,duvarları süstün bostana girdin,dayandın günlükteki trent beton duvara Tom öküzü burayıda süs kurtul...yoksa gel Kanara aşağıda...:o...[/quote]
Gel Tom gelll.....Konya bu tarafta...gel Hanyayıda Konyayıda gör...:::....
-
[B][SIZE=5]Ey Türk Gençliği![/SIZE][/B]
[SIZE=4]Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.[/SIZE]
[SIZE=4]Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.[/SIZE]
[SIZE=4]Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur![/SIZE]
[I][SIZE=4]Mustafa Kemal Atatürk[/SIZE][/I]
[I][SIZE=4]20 Ekim 1927[/SIZE][/I]
[SIZE=4][IMG]http://ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif[/IMG][/SIZE]
[SIZE=4][B]Oku bakiyyym [/B]hasan cemal giller[B]...[/B][/SIZE]T..C
-
AT SİNEĞİ
Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştıgı ilk hayvana kendini tanıtır :
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" karşısındaki hayvan
"Bende KATIR der"
Tavşanın kafası karışır "Nasıl yani" der.
"Katır benim annem at babamda eşektir . Onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum "der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" hayvan "Ben kurtköpeği" der . Tavşan yine şaşırır "Nasıl yani" der . Kurtköpeği "Benim annem köpek , babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum " der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ? "
Hayvan "Ben DEVEKUŞU" der .
Tavşan biran afallar sonra gülüp geçer...
Neyse biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana dönerek:
"Ben tavşan, sen kimsin ? " der.
"Ben at sineğiyim" deyince , tavşan "Hassssss Sittir" diyerek oradan uzaklaşır .
:::
Birde BÖKENEK vardır....
Bu bökenekler yazları çoğalırlar iri sineklerdir hayvanlara musallat olurlar ve kan emicidirler....
Bazen otlayan öküzlerin aniden kendini parçalarcasına koştuklarını,kendilerini yardan,ucurumdan attıklarını görürsünüz,buna bökmek denir...
Bökenekler öküzün kovalayamayacağı yere konmuştur,genellikle kuyruk yakınını ısırırlar bir türlü bırakmazlar zavallı hayvanlarda kendilerini parçalarlar kurtulmak için...üüüüüü...
-
[URL="http://www.selfcontrolfreak.com/slaan.html"][COLOR=#0066cc]http://www.selfcontrolfreak.com/slaan.html[/COLOR][/URL]
Siteyi açınca çıkan adamın kafasına tıklayın...:)...
-
YUNANISTAN PARLAMENTOSU, EK TASARRUF PLANINI ONAYLADI - NTV
-MATRIKS
ASİYE NASIL KURTULUR ....
[URL]http://video.google.com/videoplay?docid=-582290971023210461[/URL]#
T..C
-
BUSH’UN B.KUNDA MÜSLÜMAN ÇOCUKLARI
[IMG]http://www.odatv.com/images/2011_06/2011_06_30/bushun-bokunda-musluman-cocuklari-3006111200_l.jpg[/IMG]
[URL]http://www.odatv.com/n.php?n=bushun-bokunda-musluman-cocuklari-3006111200[/URL]
Nihat Genç yazdı
30.06.2011 12:45
Karakter boyutu : [URL="http://javascript<b></b>:ts('body',-1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_02.gif[/IMG][/URL] [URL="http://javascript<b></b>:ts('body',1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_04.gif[/IMG][/URL]
Allah Allah vesupanallah, hangi ülke ekonomik olarak büyümek istemez, el cevap: Türkiye. Bugünden başlayarak AKP büyümeyi durdurmaya çalışıyor, olacak şey değil, hayırdır.
Neden, çünkü bu büyüme ‘yanlış büyüme’..
Neymiş ‘sahte büyüme’? Dış borca dayalı büyüme, bu yüzden.
Peki bu keskin viraja AKP neden geldi, şundan, her ay 10 milyar dolarlık cari açık artık [B]ÖNLENEMEZ[/B], [B]DURDURULAMAZ[/B] hale geldi.
Her ay 10 milyarlık cari açık bir yıl kadar daha sürdüğü takdirde Türkiye’de ekonomik yaşam fiili olarak sona erecek demek.
Peki büyümeyi durdurmak ve cari açığın önünü almak için ne gibi tedbirlere baş vurmuş sanayi bakanlığımız, dinleyin götünüzle biber yemiş gibi acı acı gülün.
Yerli ürünler ve şirketler [B]DESTEKLENECEK[/B].. Yani ‘korunacak’. Bu sizin işbirlikçi politikalarınızla mümkün değil çünkü dünya ticaret örgütleriyle anlaşmalar var sizden hesap sorar..
Yerli ürün ve şirketleri düşünmek on yıllık iktidardan sonra mı AKP’nin aklınıza geldi?
İkinci ne tür önlemler var, şöyle, kamu ihalelerinde yerli şirketlere daha çok öncelik verilecek.. Yok ya.. İmzaladığınız uluslar arası ticari yasaların tümüne aykırı.
Tayyip Erdoğan’ın ‘ustalık dönemi’ işte ‘yerli, milli, korumacılık’ hamlesiyle ya bismillah nihayet on yıl sonra başladı.. Ölme eşeğim ölme, işte bu teşvik ve öncelikler yerli sanayini kalkındıracak ve iki yıl içinde cari açık önlenecek miş miş.
Yeniden döndük başa, motoru dahil her şeyi yerli mesela elektrikli araba mı yapalım, iyi de akü için gerekli lityum madeni Türkiye’de yok, belki de var, bakanımız araştırmaya yeni başlamış, bakanımızın aklına ülkemizde hangi maden ne kadar var on yıl sonra şimdi gelmeye başladı, ki bu da hayra alamet değil, ulusalcılıktan Ergenekonculuktan tutuklamak gerek.
Yahu ne güzel sıcak para ucuz dolar gidiyorsunuz hayırdır. Millidir yerlidir korunmalıdır diyenleri de asıyor kesiyor içeri tıkıyordunuz, başınıza taş mı düştü?
Şimdi Sanayi Bakanı Çağlayan’a Türkiye’nin yüzde yüz yerli ya da yüzde elli yerli hatta yüzde yirmi yerli ne kadar sanayisi var, tek tek söyle, bir istatistik ver, desek veremez.
Sözün kısası, [B]PANİK BAŞLADI[/B]…
Her çöküş döneminde her geri dönüş sinyallerinde tarihin bütün coğrafyalarında her ülke her lider döner dolaşır ‘yerliyi’ ‘kendi imkanlarını’ aramaya başlar.
On yıl gecikmelerinin sebebi, sıcak parayla Ergenekon davaları hazırlandı, birinci, ikinci balyoz davaları kotarıldı yüzlerce general içeri tıkıldı, ‘sıcacık dolarlar’ işini gördü.
Sıcacık dolarlar medyayı susturdu gazetecileri susturdu işadamlarını susturdu muhaliflerin her cinsini susturdu, sıcacık dolarlar Türkiye’yi AKP’nin esiri rehini haline getirdi.
Durdurulamayan sıcacık paralar şimdi AKP’nin işini görmeye başladı.
İktidara ilk geldiğiniz günlerde yüzlerce yazarınız ve siyasilerinizle yerli milli ne varsa satan sattıran sizler değil miydiniz, yerli milli sanayiyle ürünle dalgasını geçip ekranlarda sabaha kadar kahkahalarla alay edenler siz değil miydiniz?
Hayırdır, nerden sardı şu yerliyi milliyi arayalım büyütelim koruyalım, öncelik verelim TELAŞI…
On yıl kusturdunuz bu halkı, on yıl partilerinden yazarlarına kadar zıbartana kadar dövüp sorgusuz sualsiz içeri tıktıktan sonra, şimdi bu halka KIRBAÇ diye kullandığınız sıcak para artık sizin sırtınızda şaklamaya başladı… Biz ağladık siz ileri demokrasi şenlikleri düzenlediniz ekranlarda.
Tarihten de eski bir hikayedir, kağnının tekerleklerinden acı ince feryatlar yükselir, öküz, dayanamaz, tekerleğine dingiline ‘yükü çeken benim ağlayan feryat eden sensin’ diye çıkışır.
Sıcacık dolarlar tarihin gelmiş geçmiş en vahşi ordularından daha hızlı bir ‘işgali’ ülkemizde tamamladı..
Irak’ta Felluce’de milyonlarca Müslüman öldürülürken halkımızın gözlerini yine sıcacık dolarlarla körleştirdiniz… Cuma sonrası toplaşıp slogan atan en heyecanlı Müslüman gençliğin gözlerine dahi dolarlarla mil çekmeyi başardınız…
Hatırlayın Bush gelmişti, korumaları bir de portatif tuvaletini yanında taşıyorlardı, neymiş boku başkalarının eline geçmesin diye…
Bu da tarih kadar eski hikayedir, tilki ağacın altına gelip serçeye seslenir, in aşağı, kardeş olalım, arkadaş olalım, dost olalım diye tatlı tatlı yalvarmaya başlamış, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın ileri demokrasisi gibi tıpkı yandaş medyanın özgürlükleri gibi.. Türkiye daha güzel olacak Türkiye büyüyecek diye yazdıkları milyonlarca makale ve yetmiş TV’den yaptıkları onbinlerce programda beyin yıkadıkları gibi…
Serçe oralı olmamış…
Ertesi gün tilki yine gelmiş, hadi gel kardeş olalım dost olalım, diye yeniden konuşmaya başlamış…
Serçe, sen yalan söylüyorsun.
Tilki, hayır yalan söylemiyorum, nerden çıkardın?
Serçe, dün sen gittikten sonra ağacın altına ettiğin bokuna baktım, bokunda serçe tüyleri kanatları buldum.
Hikaye bize Bush’un bokunu niye sakladıklarını anlatıyor, Bush’un bokunda Felluceli Bağdatlı Kerküklü milyonlarca çocuğun yırtılmış gözleri ayak kafa parçaları…
Tayyip bey hala ‘ileri demokrasinin anayasasını’ yapmak için ağacın altından sesleniyor, in aşağı ‘dost olalım.’
Yandaş yazarların yandaş savcıların geriye doğru geçen on yılda boklarını deşip gece gündüz hep boklarınıza baktık biz, yazarların gazetecilerin kitap yazanların bu ülkede sokağa çıkıp bağıran muhalefet eden kim varsa hepsinin gözleri tırnakları kitapları deri parçaları, boklarınızda… size artık kim inanır…
Yerliyi milliyi korumak teşvik etmekmiş, satmadıkları yiyip içmedikleri ne kaldı, bilmem Sanayi Bakanı korumaları yanında portatif hela taşıyor mu, sanmam, ancak yandaş medyası portatif hela işlevini kusursuzca gördü, her sıçtıkları bokta lale aradılar, her yedikleri naneleri bir sır gibi sakladılar..
Ne diyelim, bu memlekete milli sanayi lazımsa, onu da, milli sanayiyi üç kuruşa satıp peşkeş çeken AKP getirir…
Güzel hikayedir, çobanın biri denizi durgun görmüş, yahu demiş koyunları satayım ufuklara açılıp ticaret yapayım demiş, durgun suda keyifle kayığını sürmüş gitmiş başka ülkelere, hurmaları yüklemiş yüklemiş kayığına doldurmuş.
Ama dönüşte fırtına kopmuş, kayığı da kendini de kurtarmak için hurmaların hepsini denize atmış…. Derken sahile yaklaşmış, bir başka çoban, deniz çok durgun, koyunları satayım başka ülkelerden ticaret yapayım diye kendince konuşuyormuş.
Çoban diğer çobana nasihat etmiş, durgunluğuna aldanma, bu denizin canı hep hurma istiyor..
Yediniz mi hurmaları AKP’liler, borç parayla arabaları aldınız mı, borç parayla evler yapıp sattınız mı?
Ahlak dersinin en başına dönelim, bir insan bir ülke nasıl büyür nasıl kalkınır nasıl bir üst sınıfa geçer, tarihin bütün tecrübeleri şöyle der, bir, çalışmayla, iki, yetenekle, üç, eğitimle, dört, babadan kalan mirasla…
Yetenek, eğitim ve çalışma, üçü de yok, dördüncüsünü de afiyetle satıp yediniz ve tarih bize hiçbir gelişmenin ‘borçla’ yapılabileceğini tek minicik tek bir örneğini göstermedi.
Yüzlerce general yüzlerce gazeteci içerde ve herkes susmuş tek satır konuşan yok...
Tarihten de eski hikayedir, her şeyi yiyen bir yılan peydah olmuş, taşı da yiyormuş demiri de kemire kemire yiyormuş, yolu bir gün demirci dükkanına düşmüş.. Nasıl sevinmiş yiye yiye semirmiş….
Bütün demirleri yedikten sonra sıra törpüye (eğeye) gelmiş, cari açık her ay 10 milyar dolar ve durdurulamıyor, ısırdıkça törpüyü ağzı kanlar içinde…
Bu şimdi sözü edilen ‘milli, yerel, korumacı’ politikaları gerçek sanmayın, ağızları dilleri eğeden paramparça kanlar içinde, artık önümüzdeki bir iki yıl acıdan kusup törpü yalayıp kan kusacaklar...
Terbiyesiz ahlaksız yazarlar, sapsız balta gibi ekranlara dalıp ülkede ne var ne yok satanlar, rakiplerim ne olursa olsun ölsün yokolsun diye örgütlenmiş gestapo çeteleri, ne oldu, milli yerli sanayi demeye başladınız, daha iktidarınızın ilk günü, maşallah, tebeşire bizim köyün peyniri mi diye melül melül bakmaya başladınız…
[B]Nihat Genç[/B]
[B]Odatv.com[/B]
[B]Hay Allah müstehakını versin ...[/B]
T..C
-
[LEFT]Esfender KORKMAZ[/LEFT]
[RIGHT][EMAIL="esfender@esfenderkorkmaz.com"]esfender@esfenderkorkmaz.com[/EMAIL][/RIGHT]
[IMG]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler1/authors/18022.gif[/IMG]
[B][SIZE=4]Faizler artmalı mı?[/SIZE][/B]
Dünyada, Merkez Bankalarının bankası olarak bilinen Uluslararası Takas Bankası (BİS), “enflasyonist baskıları azaltmak ve finans istikrarı için faizlerin artırılmasını” istedi. Avrupa Merkez Bankası (ECU) ise faiz artırmaya karar verdi. Bizde de, faizlerin artmasını ve tersini isteyenler var. Örneğin, Başbakan sıfır reel faiz diyor... Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, geçen hafta “faizlerin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak, toplumsal refahın genişletilmesi yoluna gidilecektir” şeklinde açıklama yapmıştır. Bazı uzmanlar ve bankacılar da faizlerin artırılmasını istiyor.
ABD ve Avrupa’da nominal faizler, enflasyonun altındadır. Yani eksi reel faiz var demektir. Türkiye’de ortalama mevduat ve hazine bonosu faizleri yüzde 9 dolayındadır. 2011yıl sonu enflasyon beklentisi ise yüzde 7’dir. Bu demektir ki, arada yüzde 2 puan fark var. Yani enflasyon yüzde 7 olarak gerçekleşirse, 2011 yılı reel faiz oranı yüzde 1.87 olur. Faiz politikası, ekonomide amaca göre değişir. Ancak en baştan söylemek gerekir ki, eğer agresif oranlarda olmaz ise hiçbir ekonomide tek başına faiz politikası, istenen amacı sağlayamaz.
Faiz politikası, para, maliye ve diğer iktisat politikaları ile birlikte etkili olabilir. Yoksa tek başına faizleri artırmak veya düşük tutmanın etkileri de sınırlı olur. Agresif artış ve düşüşler ise istikrarı daha çok bozar. Türkiye bunu çok yaşadı. Faiz artarsa ne olur? Sıcak para girişi hızlanır... Özellikle gelişmiş ülkelerde reel faiz sıfır iken bizde faizler artarsa, sıcak para için cazip bir ortam oluşmuş olur. Hem faizler, hem de kurlar artarsa, sıcak para için bu cazibe kaybolur. Bir yabancı iktisatçı “MB faizi artırmalı. Sıcak parayı önlemek için de agresif bir şekilde döviz piyasasına müdahale etmeli” diyor.
Ne var ki, faizi hızlı artırmak ve dövize agresif müdahale, benim düşünceme göre Türkiye’de kriz nedeni olur... Hızlı kur artışı, özel sektörün ve bankaların kısa vadeli borçları için risktir. Daha önemlisi, ithal aramalı ve hammaddeye bağımlı olan sanayi üretiminin düşmesi demektir. Sonuçta büyüme oranı da düşer. Ayrıca, ithal aramalı ve hammadde fiyatlarının artması, üretim maliyetlerini artırır... Bu da fiyatlara yansır. Enflasyon artar. Yine sıcak paraya ani müdahale de, 2011 birinci çeyrekte Gayri Safi Yurt İçi Hasılamızın yüzde 12’sine ulaşan cari açığın finansmanı zorlaşır.
Kaldı ki, dövize agresif müdahale araçlarımız yoktur. Örneğin MB döviz rezervi yetersizdir. MB, döviz alımını çok fazla artırırsa, bu defa para genişlemesi enflasyonist baskı yapar. Sıcak para için, vergi veya MB’na karşılık ayrılması düşünülebilir... Ne var ki bu vergi ancak sıcak parayı tespit etmek için, binde birler düzeyinde olabilir... Veya en fazla yüzde 5 karşılık alınabilir. Daha yüksek vergi ve karşılık, kısa dönemde sıcak paranın hızlı çıkışına yol açar.
Yapılması gereken, faiz ve kur politikasını, bir veya iki yıllık bir geçiş süreci içine yaymaktır. Bu süreç içinde reel faizlerin artması, dünyada da artacağı için, sıcak para için Türkiye’nin cazibesini azaltır. Ayrıca, yatırımlar için sübvansiyonlu kredi uygulaması da yapılabilir. İki yıllık bir geçiş süreci içinde yerli aramalı ve hammadde üretimi teşvik edilirse ve aynı anda kur dengesi sağlanırsa, ki bu denge bu gün için MB reel kur endeksine göre 1.90 kuruştur, cari açık da azalır. Kurların tedrici artışı sürecinde sıcak para girişi de azalır. Bu süreçte dalgalı kur politikasını da değiştirip, kontrollü kur sistemine geçerek, ülkenin rekabet gücünü artırmak gerekir.
[SIZE=3]Hocam hocam,Esfender hocam,[/SIZE]
[SIZE=3]Kalp damar,böbrek yetmezliğinden,anemiden bilmem neden kaynaklı tansiyonu çıkan hastaya,sabah akşam tansiyon hapı versen ne yazar....[/SIZE]
[SIZE=3]Aarada dil altıyla yatıştırırken,ani şokla gübürtüye gitmesin hasta,felç neyim gibi...[/SIZE]
[SIZE=3]Bu hasta yaşamak zorunda,"sahibini korumak adına" ,yoksa sahibide bertaraf olur...ama nasıl yaşatılır..?????[/SIZE]
Horona çıkan oynar...haaayydi hayırlı horonlar...
T..C
[URL]http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18945[/URL]
-
[SIZE=3]Sn.Bekir Coşkun'dan FOTBOOL da ŞİKE Yorumu....[/SIZE]
[SIZE=3]Aha habu linkte buyrun....[/SIZE]
[URL]http://muhalifgazete.com/15361-Bekir-Coskun-dan-muthis-bir-sike-yazisi-.htm[/URL]
T..C
-
Abi kolay gelsin hayirli isler
-
[quote=last trader;364729]Abi kolay gelsin hayirli isler[/quote]
Eyvallah ....
Kolaysa başına gelsin....lelele.lelele.lelele
-
[quote=EMEKDAR;362666]AT SİNEĞİ
Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştıgı ilk hayvana kendini tanıtır :
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" karşısındaki hayvan
"Bende KATIR der"
Tavşanın kafası karışır "Nasıl yani" der.
"Katır benim annem at babamda eşektir . Onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum "der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ?" hayvan "Ben kurtköpeği" der . Tavşan yine şaşırır "Nasıl yani" der . Kurtköpeği "Benim annem köpek , babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum " der .
Tavşan yoluna devam eder . Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır
"Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin ? "
Hayvan "Ben DEVEKUŞU" der .
Tavşan biran afallar sonra gülüp geçer...
Neyse biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana dönerek:
"Ben tavşan, sen kimsin ? " der.
"Ben at sineğiyim" deyince , tavşan "Hassssss Sittir" diyerek oradan uzaklaşır .
:::
Birde BÖKENEK vardır....
Bu bökenekler yazları çoğalırlar iri sineklerdir hayvanlara musallat olurlar ve kan emicidirler....
Bazen otlayan öküzlerin aniden kendini parçalarcasına koştuklarını,kendilerini yardan,ucurumdan attıklarını görürsünüz,buna bökmek denir...
Bökenekler öküzün kovalayamayacağı yere konmuştur,genellikle kuyruk yakınını ısırırlar bir türlü bırakmazlar zavallı hayvanlarda kendilerini parçalarlar kurtulmak için...üüüüüü...[/quote]
Fatih Altaylının sunduğu programda sinek krizi....
Altaylıya göre;Sineği Yiğit Bulut beslemiş.....At sineği olabilirmi..::::::::::::...
[URL]http://apps.facebook.com/vidgaleri/video/canli-yayinda-sinek-krizi/[/URL]
Buyrun....
T..C