[IMG]http://photos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs131.snc1/5609_120199632430_636052430_2219165_3981331_n.jpg[/IMG]
Printable View
[IMG]http://photos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs131.snc1/5609_120199632430_636052430_2219165_3981331_n.jpg[/IMG]
Fatih'in torunlarını Hristiyanlar yetiştirdi
[url]http://www.ensonhaber.com/medya/247863/fatihin-torunlarini-hristiyanlar-yetistirdi-izle.html[/url]
Orası Kuzey Irak değil KÜRDİSTAN
[url]http://www.ensonhaber.com/gundem/247966/orasi-kuzey-irak-degil-kurdistan.html[/url]
Bu AYDIN a bayılıyorum. Not: Kendisini islamcı-sosyalist olarak tanımlayan bir kişiydi..
[B]Nuray Mert VATAN'a konuştu! [/B]
[IMG]http://www9.gazetevatan.com/newpics/news/030120102325121887195_2.jpg[/IMG][B][FONT=Arial]Demokrasi diye diye tek parti rejimine doğru koşuyoruz![/FONT][/B]
[FONT=Helvetica,Verdana,Arial][SIZE=2][COLOR=blue][B][IMG]http://www9.gazetevatan.com/pics/yazarlar/40x40/158.jpg[/IMG] Mine Şenocaklı[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT]
[FONT=Arial, Verdana, Helvetica, sans-serif][SIZE=2]Doğru bildiğini söylemekten hiç imtina etmedi... Zamanında tüm tepkilere rağmen başörtüsünü ve AKP’nin sistem içinde varlığını savundu. Şimdi ise iktidarın hızla tek parti rejimine doğru gittiği görüşünde. Siyaset bilimci ve yazar Nuray Mert, “Demokrasi adına, iktidar her icraatında daha da otoriterleşiyor. Basın susturulmaya çalışılıyor.
Kurumlar yıpratılıyor. Bu gidişle Dimyat’a pirince giderken
evdeki bulgurdan olabiliriz!” diyor.
İki koro arasında solo yapmanın müthiş ağırlığını hissedenlerden biri de siyaset bilimci Nuray Mert. Türkiye gibi onlarca sorunu çözme sürecindeki bir ülkede gerçekten de fikir yürütürken akılcı, hakça bir yaklaşım sergilemeye çalışıyor ve her seferinde birileri tarafından yanlış anlaşılıyor. Tepkiler ne olursa olsun, o duruşunu bozmuyor. Sözgelimi en son ’Ergenekon’u
sulandırma’ suçlamasına muhatap olduğu gibi... O, iç rahatlığıyla kızgınlığını dile getiriyor, hatta kendi deyimiyle ’Artık patlıyor’... Hatırlatma gereğini hissetmiyor, ama geçmişte belki şu anda esip üfürenlerin pek çoğundan daha net biçimde dindar kesimin hakkını savunan o değil miydi? Başörtüsü konusunda ya da “AKP, bu ülkeyi İran’a çevirecek” diye suçlandığında... Şimdi de haksızlığa uğrayan başka bir kesimi savunduğu iddia ediliyor Mert’in... Aslında kimseyi savunmuyor, sadece aklı selimden şaşmamaya çalışıyor hepsi bu. Ama ’akla kara’ diye iki kutba bölünmüş bir tartışma ortamında iktidar yanlıları tarafından olmadık suçlamalara maruz kalıyor, biraz önce verdiğimiz örnekte olduğu gibi...
Çok ciddi kaygıları var Mert’in; “Bu iktidar, sivil otoriter tek parti rejimine doğru gidiyor” diyor. Üstelik tüm bu olup bitenler, daha otoriter bir siyaset yaklaşımından daha demokratik olana gitmek için yaşanıyor. Gidişattan çok endişeli, “Türkiye yokuş aşağı gidiyor. Bütün bunlar yapılırken, evdeki bulgurdan olabiliriz. Maalesef böyle bir tehlike var” diyor Mert. Mert öyle dedikçe, belli bir kesimden, adı üstünde kayıtsız şartsız iktidar destekçilerinden bol bol yafta yiyor. Gidişatı görmeyenlere son bir sözü var; “Tarih bu dönemi çok karanlık bir dönem olarak yazacak. Buna eminim!” Ama görmek, bakmak istemeyenler karanlığı bile göremez ki!
[/SIZE][SIZE=2]*[/SIZE]
[SIZE=2][B]Tarih bu dönemi çok karanlık bir dönem olarak yazacak[/B]
[B]Son yazınızda, “Her şeye rağmen iyi yıllar” temennisinde bulundunuz...[/B]
Evet. Oldukça karanlık bir tablo çizdim. Şimdiye kadar da dünyanın en iyimser, en pembe bakan yazarı olduğumu söyleyemem ama gittikçe bu karamsar hava yazılarımda daha fazla oluyor. Çünkü şu hatayı yapıyoruz; Türkiye’de temenni ile değerlendirmeyi birbirine karıştırıyoruz. Eğer hasta ruhlu insanlar değilsek tabii ki her şeyin daha iyi olmasını umarız. Ama mevcut tablo oldukça karanlık ve gelecek yılın bir öncekinden daha iyi olacağını umut etmemiz için şimdilik bir neden yok. Türkiye’nin gidişatını, olanları hepimiz biliyoruz.
[B]Böyle düşünmenizin nedeni ne?[/B]
Daha önce de söyledim, ’Demokratikleşme’ ezberimizin yeni sözcüğü, ’Sancılı süreç!’ Sanıyoruz ki, belli sözcükleri kullanırsak, sorunu tespit etmiş olacağız ve bazı sözleri yeterince tekrarlarsak selamete çıkacağız. Sancılı süreç adlandırmasını yapmak, bu süreçten selametle çıkmayı vaat etmez. Ne olacak da bu süreçten çıkılacak konusunda sahiden fikri olan var mı? Geldiğimiz noktada, tüm tarafların çözüm formülü; diğerlerinin kendi fikir ve siyasetlerini benimsemesi, hepsi bu. İktidar, ’Herkes sussun beni dinlesin, dahası medya sadece benim siyasetimi desteklesin, haberi, yorumu öyle yapsın, sorunlar öyle çözülür’ diyor. Muhalefet, ’İktidar siyasetinden vazgeçsin benim olduğum noktaya gelsin, öyle çözülür’ diyor. Kürtler, ’Herkes istediklerimizi kabul etsin, öyle çözülür’ diyor. Sizce böyle bir tablodan çözüm çıkar mı? Siz “İşler kötüye gidiyor” dediğinizde de, “Değişim sancılı olur “ deniyor. Sanki bu bir doğum anı ve doğumun doğal sancılarından sonra nur topu gibi bir geleceğimiz olacak!
* Bütün değişiklikler iyiye gider gibi...
Evet. Ama böyle değil. Böyle düşünen arkadaşları bir kere daha düşünmeye davet etmek isterim.
[B]‘BENCE DE TÜRKİYE’NİN ÇİVİSİ ÇIKTI AMA...’[/B]
Demokrat Parti Başkanı Cindoruk, ’Türkiye’nin çivisi çıktı, yerine çakacak kimse yok!’ diyor. Katılıyor musunuz?
Evet, bence de çivisi çıktı. Ama çivisi yerinden çıktı, neler oluyor derseniz, sizi statükocu ilan ediyorlar. Eskisi iyi miydi? Hayır değildi tabii ki! Daha da doğrusu, hepimizin yıllardır tartıştığı sorunları var demokrasimizin. Zaten demokrasiler tabiatları icabı her zaman yenilenmek durumundadırlar. Yani, ‘Bu çok iyi bir nokta’ deyip orada kalamazsınız. Sürekli çıtayı yükseltmeniz lazım. Daha iyisini istersiniz ama bizim siyasi sistemimizde bunun ötesinde bazı kronik problemler var.
[B]Ne gibi?[/B]
İşte, 1982 Anayasası... Daha sivil bir anayasa, daha demokratik bir çerçeve gerekiyor. Her birinin bir ihtiyaç olduğu, hedefimizin sonuçta bunlar olması gerektiği aşikâr. Fakat bugün Türkiye’de bunların bizim zannettiğimizden daha köklü değişimleri gerektirdiği de bir gerçek. Ama şu anda olan değerlendirmeler, yani işte ‘Türkiye’de taşlar yerinden oynadı, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, her şey baştan aşağıya yenilenecek’ talebinin bir toplumda öyle uhuletle suhuletle olması zor. Yani temenni edilir, bir sihirli değnek ülkeye dokunsun, orada ne aksi giderse onlar birdenbire değişsin istenir ama bu gerçekte böyle olmaz, bu süreçlerin yönetilmesi fevkalade zordur.
[B]‘DEVRİM OLMADAN DEVRİM YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR!’[/B]
[B]Neden?[/B]
Bugün Türkiye’de istenen bir devrim olmadan, devrim niteliğinde değişiklikler olmasıdır. Ben bunu yazdım da... Çok sevinerek bu sözü en son Andrew Arato’dan duydum. Arato, sivil anayasa yapma süreçleri konusunda uzmanlaşmış bir siyaset bilimci. Benim de çok hayran olduğum isimlerden biri. Radikal Gazetesi ile Koç Üniversitesi’nin ortak bir daveti oldu geçenlerde, orada konuşmacıydı... Anayasa önerilerini, taslakları değerlendirdi ve aynen bu lafı söyledi; ”Türkiye’de devrim olmadan devrim yapılmaya çalışılıyor“ dedi. Bu lafı duydum ve çok heyecanlandım. ”Ben bunu birkaç ay önce yazdım ama Türkiye’de böyle şeyler yazanları çok suçluyorlar“ dedim. Diyeceksiniz ki, ”Bunun ne zararı var, insanlar bir şeyi hayal edemezler mi?“ Edebilirler tabii de bunun riski şudur; önünüze çıkacak sorunları görmezsiniz. O zaman da bu kadar zorlu süreçleri hafife alırsanız, yani ’Oldu da bitti maşallah’ modunda bakarsanız olaylara, hiçbir sorunu görmezseniz ya da görmezden gelirseniz, daha sonra süreç içerisinde önünüze çıkacakları da hiç öngöremezseniz, süreçlere ilişkin sorunları önceden görüp yönetebilmeniz mümkün olmaz. Öyle olunca da bu ülkede yaşayan herkes için çok riskli bir tablo çıkar ortaya, yani yönetilme krizi çıkar.
[B]Habur sınır kapısından gelişlerden sonra yaşananlar gibi galiba...[/B]
Evet. Kürt meselesi iyi bir gösterge; çünkü görünür bir sorun. Bir işe girişip yönetemezsiniz, riskleriniz büyüyor. Yani o yönetememe işi sorunu daha da büyütüyor. Yanlış anlaşılmasın, kimse ”Kürt meselesi olduğu gibi kalsın“ demiyor. Ama o süreçleri dönüştürebilmek için o süreçleri yönetebilmeniz lazım. Siyaset, öngörülü bir yönetebilme işidir, yoksa her olana bitene, her rüzgara göre savrulacaksanız ona ‘siyaset yapma becerisi’ demiyoruz.
[/SIZE][SIZE=2][B]Benzer bir yönetememe süreci şimdi askerle iktidar
arasında yaşanıyor diyebilir miyiz?[/B]
Evet. Uzunca bir süredir, ortalıkta ’vesayet siyaseti’ eleştirileri dolaşıyor. Ancak, uzun vadede, gerçekten vesayet siyasetinden kurtulmanın yolu, sadece askeri kendi sınırına çekmek değil, sivil siyasetin kırıp dökmeden yönetebilme kabiliyetine sahip olmasıdır. Yoksa, asker gider, sivil dikta gelir. Mevcut iktidar karşısında mevzilerini kaybedenler, Türkiye’de olan biteni kavramaktan aciz düştükçe nasıl binbir komplo teorisine başvuruyorsa, şimdi de iktidar çevresi olan biteni kavrayıp, yönetmekte acze düştükçe karşı komplo teorilerine dayanır oldu. Bunun sonu yok. Daha doğrusu var da, bu son acı bir son. Sancılı bir süreçten geçtiğimiz doğru. Ama, dediğim gibi ’sancılı süreç’ demekle iş bitmiyor. Bunu söyleyerek, insanların sokaklara döküldüğü, herkesin kendi komplo teorisine inandığı, birbirini dinlemez hale geldiği bir ortamı olağan karşılamak mümkün değil. Böylesi bir sancıyı gidermenin yolu, giderek daha fazla inkar, susturma ve daha fazla yönetme zaafına düşmek olmamalı. Sindirerek yönetmeyi herkes becerir, demokrasi ile yönetmek zor iştir. Buna talip olan ve en çok demokrasiden bahsedenler, sıkıştıklarında kendileri dışında herkese ateş püskürür, herkesi susturmaya girişirlerse bir vesayetin yerini bir başkası almış veya almaya çalışıyor demektir. Biz demokratik çerçevede siyasetten bahsediyoruz, yoksa yönetme işi hot zotla da, zorbalıkla da olur, ama biz ona ’demokrasi’ değil, ’otoriter siyaset’ diyoruz. Yani ipin ucunu kaçırmayalım.
[B]‘KÜRT MESELESİNDE ARTIK DAHA KÖTÜ BİR NOKTADAYIZ’[/B]
Biz niye böyle bir ciddi dönüşüm süreci istiyoruz? Daha otoriter bir siyaset yaklaşımından daha demokratik olana gidebilmek için. Ama eğer işin sonunda evdeki bulgurdan olacaksak bunun hiçbir anlamı olmaz. Kalkış noktamızı unutmayalım, yani statükoyu beğenmiyoruz, daha iyisini istediğimiz için yola çıkıyoruz. Eğer bunun sonunda daha iyisi değil, statüko bile değil, daha da gerisi olacaksa bunun için kaygı duymamız gerekir.
* Böyle bir ihtimal görüyor musunuz?
Tabii görüyorum. Birincisi yönetememekten dolayı görüyorum, işte Kürt meselesi! Artık daha kötü bir noktadayız.
[/SIZE][SIZE=2]*[/SIZE]
[SIZE=2][B]İKTİDARIN KÖTÜ İŞARETLERİ OKUYABİLMESİ LAZIMDI AMA ARTIK ÇOK GEÇ![/B]
Reuters geçen hafta, “Türkiye’de halk artık kime inanacağını bilmiyor” yorumunu yaptı...
Bunu çıplak gözle de söyleyebiliriz. Böyle bir ülkeyi yönetemezsiniz, kim olursanız olun yönetemezsiniz. Bu noktaya gelinmesi çok vahimdir. Hem kimin neye inanacağı belli değil, hem de ortada bir belirsizlik, güvensizlik, kurumlar arası herkesin görebileceği aşikâr bir kavga var. Böyle bir ülkeyi ne bu iktidar, ne de başka birisi kalkıp bu noktadan itibaren, bir rehabilitasyondan geçirmeden yönetebilir. O yüzden gidişatın fazlasıyla yokuş aşağıya olduğunu düşünüyorum. İktidarla asker ağız dalaşına girişmiş vaziyette, ordu ile emniyet kavga ediyor, bunlar bir dedektiflik hikayesi gibi gazetelerde yer buluyor, yok efendim takip edilen araçlardan patatesler çıkıyor veya daha vahimi kozmik odada devlet sırları ortaya dökülüyor... Her ülkenin dünya şartlarına göre güvenlik konsepti değişebilir. Ama güvenlik konseptiniz değiştiyse bu böyle ‘Bülent Arınç’a suikast yapmak isteyen biri şemayı yutarken yakalandı’ filan gibi bir olayla başlayıp ortalara dökülerek olmaz... [IMG]http://foto.gazetevatan.com/newpics/news/030120102325121887195_3.jpg[/IMG]
[B]Galiba daha önceleri AK Parti’ye inanç daha fazlaydı. Mesela e-muhtırada büyük olay olmuştu. Şimdi suikast falan dendi mi insanlar pek de ilgilenmiyorlar?[/B]
Evet, ciddi bir şey de olsa inanmıyorlar. Asıl tehlike budur. Yani bu ülkede çok ciddi, çok gerçek bir şey de söylense, artık bir taraf söylediğinde diğeri, bir diğeri söylediğinde ise öbürü inanmıyor. Bu ülkede domuz gribi aşısında bile bu hale gelindi. Aşı önemsizdi ama ayrışmanın biçimi ve derecesi önemliydi. Televizyonda ilkokul çocuklarına soruyorlar, ‘Aşı oldunuz mu?’ diye. Çocuk hangi evden geldiyse ona göre cevap veriyor. ‘Olmayacağız, yan etkisi varmış’ falan diyor. Ne anlar o çocuk yan etkisi neymiş, ne değilmiş, kendi de karar vermiyor ki evde öyle konuşuluyor çünkü. Aklı başında insanlar bile tıbbi bir olay olarak almadılar bunu. “Madem ki onlar aşı olun diyor, olmayalım” dediler. Başbakan da “Olmuyorum” diyerek biraz durumu karmaşıklaştırdı ama öyle algılanmadı sonuç itibarıyla. “Değil mi ki bu hükümet bunu bir kampanya haline getirdi vardır bir bit yeniği” dendi. Bu kadar apolitik bir konuda, sağlık konusunda bir ülke bu hale gelir mi? Geldi! Bunlar hep kötü işaretler, iktidarın bu işaretleri okuyabilmesi lazım. Aslında ‘lazımdı’ diyeceğim, çünkü artık o kadar geç kalındı ki, ben çok kolay da geriye adım atılacak bir noktada olduğumuzu düşünmüyorum açıkçası.
[B]Sonu nereye varır peki?[/B]
Halihazırda mucizevi bir şey olmazsa, herkes birden aklını başına alıp kendini yeniden yaratmazsa tüm taraflar yokuş aşağıya gidiyoruz. Gidişin sonuçlarını da maalesef 2010’da göreceğiz.
[B]Sizce sonuç, bir sivil dikta mı, darbe mi olur?[/B]
Vallahi şimdiki iyi gidiş diye takdim edilen şey, zaten hali hazırda bir tür sivil otoriter tek parti rejimine doğru bir gidiş. Halihazırdaki bu. Yani demokratikleşiyoruz diye başladığımız değişimde gelinen noktada böyle büyük bir savruluş yaşanıyor. Bir taraftan toplumda inanılmaz gerilim, güvensizlik, kavga diğer taraftan da bu karanlık tabloyu örtmek, bastırmak üzere harekete geçen ve iktidar gücünü böyle kullanan bir siyaset tablosu var. Medya bu sorunları sizin istemediğiniz, beğenmediğiniz bir şekilde dile getirebilir, abartır da hatta ama bunların yolu o medya kurumlarını yok etmek veya susturmak mıdır? İşin kötüsü medyanın da bir kısmı olan bitene kafa yormak yerine sadece ve sadece Ergenekon davasından söz edip, iktidarı destekliyor ve Türkiye’nin sorunlarından diğer meslektaşlarını sorumlu tutuyor. Böyle tuhaf bir tablo olabilir mi? Bu içinde yaşadığımız günleri tarih yazacak. Biz görürüz göremeyiz bilmiyorum ama çok tuhaf, çok karanlık dönemler olarak yazacaklar bundan eminim!
[/SIZE][SIZE=2]*[/SIZE]
[SIZE=2][B]‘AĞZINIZA SAĞLIK’ TEBRİKLERİ...[/B]
Randevu ayarlamak kolay olmadı. Haftada üç gün köşe yazısı yazıyor, Hürriyet ve Radikal’e... Yine haftada bir gün NTV’de tartışma programı var. Bunun yanı sıra İstanbul Üniversitesi’nde ders veriyor. Ancak onunla söyleşiyi yılbaşı tatilinde sıkıştırabildik araya... Bir kafede buluştuk. Sohbetimiz bayağı uzun sürdü, çevremizdeki masalar doldu, boşaldı. İstisnasız yan masalara gelen herkes bir ara sohbete karıştı. Hep destek için... Özellikle de NTV’deki Basın Odası’nda yaşanan tartışmaya ilişkin... Artık sohbeti bitirmiş, kafeden ayrılacakken bir hanım, “Ağzınıza sağlık, bizim kaygılarımızı ne güzel dile getiriyorsunuz. Demokratlık budur, ne olur böyle devam edin” dedi. Bu destek olsa da olmasa da Mert, böyle devam etmeye kararlı. Ama o an ilaç gibi geldi![/SIZE][/FONT][FONT=Tahoma][SIZE=2] [/SIZE][/FONT]
[QUOTE=Astatin;179852]Bu AYDIN a bayılıyorum. Not: Kendisini islamcı-sosyalist olarak tanımlayan bir kişiydi..
[/QUOTE]
Daha önce hiç yazısını okumadım ama bir kaç kere NTV de denk geldim, ne yalan söyleyeyim bir bayan olarak kendisi bana çok itici geldi :) Neyse bu yapıştırdığın uzun yazıyı da birazdan okumaya başlayacağım...
Buarada şair İsmet Özel yine çarpıcı fikirleriyle gündem yarattı... Geçen akşam konuşmasında dünya üzerinde iki tür insan vardır dedi:
1-Türk
2-Amerikalı
Komik mi, ilginç mi, haklı olabilir mi? :) Bunu irdelerken şu cümlesi de aklımızda olsun [B]"Her müslüman Türk değildir ama her Türk müslümandır[/B]"
Okudum bitirdim ve "Günaydın Nuray Mert" diyorum hatta "Uyan da balığa gidelim" demekten de kendimi alıkoyamıyorum :)
[quote=enorton;179876]Okudum bitirdim ve "Günaydın Nuray Mert" diyorum hatta "Uyan da balığa gidelim" demekten de kendimi alıkoyamıyorum :)[/quote]
demeden nce eski yazılarınada bak..hurriyet, radikal, milliyet, medyatava v.s.
İşte herkesin merak ettiği PALA nın videosu :D
[url]http://www.vidivodo.com/330960/[/url]
[QUOTE=Astatin;179878]demeden nce eski yazılarınada bak..hurriyet, radikal, milliyet, medyatava v.s.[/QUOTE]
Böyle yazacağını biliyordum :) Nuray Mert geçenlerde o konferansa gidip Andrew Arato yu dinlemese Anayasa değişikliğinin devrimsiz, yani kansız olamayacağını bilmiyormuymuş... Ya da reuters geçen hafta haber yapana kadar açılım projesinin aslında ayrımcılığı daha da artıracağını düşünememiş mi?
Aslında haklısın eski yazılarını okumam lazım ama bu yazısına getireceğim eleştiriler bunlar... MHP ilk günden beri açılım ayrımcılığı körükler dedi, Serdar Akinan bundan tam 2 yıl önce Anayasa değişikliği kansız omaz dedi... Ben de bunlara yeni uyananlara günaydın derim :)
[url]http://www.aksam.com.tr/2010/01/04/yazar/8568/aksam/yazi.html[/url]
Gazeteci Banu Avar'ın hazırladığı belgesellerden ilginç bir bölüm, herkes izlemeli...
[url]http://www.facebook.com/home.php?ref=home#/video/video.php?v=126422223098&ref=mf[/url]
"Geremi Bizim Oyuncumuz!"
[url]http://www.medyaspor.com/v02/news.aspx?id=38294[/url]
Ezel 13. Bölüm Ramiz Dayı'nın Ali ile Restorantta Konuştuğu sahne...
[url]http://www.facebook.com/video/video.php?v=1238123684525&ref=nf[/url]
[IMG]http://www.tempodergisi.com.tr/toplum_politika/06962/imperiaflex_0_18_0.jpg[/IMG]
Fotoğraftakileri tanıyabildiniz mi?
[URL]http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=280106[/URL]
teprikler sayın bakanımızı
[B] Harvard derse..[/B]
Efendim nerdeyse 2 yıldır yazıyoruz..
1- Domuz gribi hızla bulaşan bir hastalık değildir.
2- Mikrobu her alan hasta olmaz.
3- Her hasta olan ağır geçirmez.
4- Her ağır geçiren ölmez.
5- Normal gripten ölümler, domuz gribine göre daha fazladır..
Kimselere anlatamıyoruz.. Şimdi Amerika'nın en ünlü Üniversitesi Harvard uzun süren araştırmasının sonuçlarını açıklamış.
"Abartılı bir panik yaratıldı. Domuz gribinin çok tehlikeli olmadığı açıktır."
Rakamları pazartesi sabahı bu gazetede okuduk.
Amerika'da domuz gribine yakalananların yüzde 1.44'ü hastanelik, binde 2'si de yoğun bakımlık olmuş. On binde beşi ölmüş.
Ölenlerin sayısı 10 bin. Oysa yoğun aşı kampanyalarına rağmen her yıl normal gripten ölenler ortalama 36 bin..
Şimdi elde kalan aşıları kullanabilmek için yangına körükle giden Sağlık Bakanlığı'na mı, yoksa, "Ben aşı yaptırmam, aileme de yaptırmam" diyen başbakana mı inanacaksınız, siz karar verin..
Bana sorarsanız.. Aşının zararı yok. Yaptırmanın her şeye rağmen yararı var..
Hincal Uluç
Başkanlar da Şikenin Bir Parçası!
[url]http://www.medyaspor.com/v02/news.aspx?id=38353[/url]
[QUOTE=enorton;179856]Daha önce hiç yazısını okumadım ama bir kaç kere NTV de denk geldim, ne yalan söyleyeyim bir bayan olarak kendisi bana çok itici geldi :) Neyse bu yapıştırdığın uzun yazıyı da birazdan okumaya başlayacağım...
Buarada şair İsmet Özel yine çarpıcı fikirleriyle gündem yarattı... Geçen akşam konuşmasında dünya üzerinde iki tür insan vardır dedi:
1-Türk
2-Amerikalı
Komik mi, ilginç mi, haklı olabilir mi? :) Bunu irdelerken şu cümlesi de aklımızda olsun [B]"Her müslüman Türk değildir ama her Türk müslümandır[/B]"[/QUOTE]
İsmet Özel kendi ayağına sıktı!
[url]http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=226154[/url]
[B]DİNDE REFORM[/B]
[B]Muhammet Nur Doğan: [/B]Allah Resulü'ne gönderilmiş olan Kuran'ın temsil ettiği İslam ile bugün yaşadığımız İslam arasında dağlar kadar fark vardır. Biz zaten İslam'ı değiştirdik, aslına benzemeyen bir şeye soktuk. Biz zaten dini negatif anlamda reforme ettik. Aslı astarı belli olmayan düşüncelerle İslam dininin temel çizgileri kayboldu. İslam bugün bir kültür meselesi haline dönmüştür. Din ile kültür özdeş haline getirilmemelidir. Dinin asıl meselelerini bir kenara koyup detaylara takılıyoruz.
Çetin'den orduya çok ağır sözler
[url]http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=226175[/url]
[B][COLOR=#cc0033][/COLOR][/B]
[B][COLOR=#cc0033]
ANKARA-[/COLOR][/B] TEDAŞ'ın elektrik tahsilatı yapmakta zorlandığı, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki illerde bu tür bir zorluk yaşadığı biliniyor. Tedaş, tüm iller bazında en çok kayıp kaçağın olduğu, en çok satışın yapıldığı, en az kayıp kaçağın hangi illerde olduğuna ilişkin liste yaptı. Buna göre; en fazla kayıp kaçak oranı Mardin'de. En az kayıp kaçak bulunan il ise Denizli.
Türkiye'nin geneli baz alındığında TEDAŞ, 156.901.365.217 kilowatsaat enerji satışı yapıyor. Ancak 134.359.839.244'lük bölümün tahsilatını yapabiliyor. Aradaki fark kayıp kaçak hanesine yazılıyor. Ve Türkiye genelinde bu oran yüzde 14.37.
İşte liste:
[B][U]2009 ARALIK SONU ENERJİ SATIŞ TABLOSU
İL SATIN ALINAN KAYIP
TOPLAM ENERJİ BRÜT SATIŞ KAÇAK ORANI
[/U][/B]MARDİN 3.139.826.081 858.491.679 72.66
ŞIRNAK 1.056.093.873 307.571.016 70.87
BATMAN 1.162.739.317 389.073.263 66.54
DİYARBAKIR 3.613.663.393 1.248.843.912 65.44
HAKKARİ 422.741.681 150.684.836 64.36
URFA 5.114.856.094 2.100.736.983 50.75
VAN 1.349.050.311 577.809.248 57.19
AĞRI 579.504.838 257.904.021 55.50
MUŞ 456.544.459 214.527.329 53.01
BİTLİS 351.029.764 094.205.054 44.68
SİİRT 480.281.889 300.172.970 38.65
IĞDIR 167.182.528 106.571.297 36.25
BİNGÖL 173.287.903 129.107.827 25.50
KARS 326.523.895 255.217.845 22.34
ERZURUM 825.476.958 692.980.468 16.05
GÜMÜŞHANE 105.209.936 90.992.921 13.51
ARTVİN 295.040.764 255.082.200 13.24
GİRESUN 480.662.301 421.521.488 12.28
KİLİS 121.096.363 106.667.272 11.02
MERSİN 3.024.906.958 2.669.021.250 11.77
ARDAHAN 81.989.052 72.606.452 11.44
BAYBURT 66.246.990 58.826.780 11.20
MALATYA 1.158.591.510 1.030.857.444 11.02
TOKAT 662.353.395 589.608.261 10.98
BOĞAZİÇİ 21.282.489.965 18.947.580.656 10.97
TUNCELİ 90.425.632 80.543.083 10.93
TRABZON 1.077.856.382 962.364.480 10.71
YOZGAT 573.040.525 512.300.506 10.58
YALOVA 472.355.425 425.292.514 9.96
ORDU 940.794.926 847.546.746 9.91
ANTALYA 5.172.330.284 4.562.433.448 9.86
BARTIN 278.403.558 251.033.051 9.83
ÇORUM 660.002.300 596..874.584 9.83
KARAMAN 503.653.612 456.350.934 9.39
SİNOP 258.389.039 234.148.406 9.38
ZONGULDAK 1.049.714.230 055.075.694 9.02
DÜZCE 610.698.413 555.946.204 9.00
EDİRNE 944.735.473 860.125.716 8.96
AMASYA 469.809.749 428.176.399 8.88
KIRŞEHİR 315.715.792 287.884.232 8.82
ANKARA 9.025.814.777 8.240.166.920 8.70
ANADOLU 9.490.629.771 8.672.065.515 8.62
AYDIN 1.161.232.648 1.070.369.080 8.62
GAZİANTEP 4.182.702.681 3.822.843.969 8.60
BALIKESİR 2.121.866.876 1.940.017.157 8.57
SAMSUN 2.138.119.798 1.955.910.157 8.52
NİĞDE 786.355.538 722.857.507 8.42
KONYA 3.665.949.200 3.358.288.053 8.39
ADANA 3.729.358.228 3.422.097.613 8.24
SAKARYA 1.902.252.939 1.746.252.247 8.20
ADIYAMAN 916.720.385 842.124.353 8.14
AKSARAY 518.101.269 476.975.876 7.94
HATAY 3.536.632.023 3.262.457.719 7.75
KIRKLARELİ 1.240.074.313 1.145.028.310 7.00
NEVŞEHİR 600.828.326 556.346.634 7.40
RİZE 579.377.460 536.785.548 7.35
ELAZIĞ 973.348.664 904.737.583 7.05
MARAŞ 2.645.406.023 2.460.460.178 6.90
MANİSA 2.180.576.893 2 .026.530.665 6.97
ÇANKIRI 245.912.931 226.781.217 6.97
KASTAMONU 618.563.457 575.506.775 6.96
OSMANİYE 668.144.251 621.801.018 6.04
BURDUR 652.475.050 607.314.244 6.92
KIRIKKALE 384.050.186 358.796.716 6.58
SİVAS 1.053.811.857 905.044.023 6.44
TEKİRDAĞ 3.701.001.382 3.460.049.132 6.29
İZMİR 12.618.191.605 11.833.290.725 6.21
AFYON 1.095.707.543 1.028.126.735 6.17
ESKİŞEHİR 1.397.248.630 1.311.199.351 6.16
ERZİNCAN 255.058.382. 211.698.899 5.94
BURSA 8.309.112.639 7.892.513.804 5.70
KOCAELİ 8.216.506.323 7.871.556.875 5.55
KÜTAHYA 953.091.577 901.937.627 5.37
BOLU 618.845.461 586.700.046 5.10
ISPARTA 821.050.245 770.831.615 5.14
UŞAK 909.185.621 863.765.309 5.00
MUĞLA 1.351.960.049 1.305.528.152 3.43
Ç.KALE 1.739.207.113 1.882.711.219 3.25
BİLECİK 964.573.925 936.657.931 2.89
KARABÜK 564.125.013 552.117.164 2.13
DENİZLİ 1.449.236.586 1.430.455.120 1.30
[B]G.TOPLAM 156.901.365.217 134.359.839.244 14.37
[/B]
[URL="http://www.haber7.com/"]Kadın gazetecinin 4 koca talebi kızdırdı[/URL] [URL="http://www.haber7.com/"][IMG]http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/757520091220082220468.jpg[/IMG][/URL] 20 Aralık 2009 08:20
[URL="http://www.haber7.com/categories.php?cID=9"]Dünya[/URL]
20 yorum
5,141 okunma
[URL="javascript:void(0);"]A[/URL] [URL="javascript:void(0);"]A[/URL] [URL="javascript:void(0);"]A[/URL] [URL="javascript:void(0);"]A[/URL] [URL="javascript:void(0);"]A[/URL] [URL="javascript:void(0);"]A[/URL]
[URL="javascript:void(0);"]Bu haberi yazdır[/URL]
[URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_email.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_facebook.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_google.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_twitter.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_myspace.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_digg.png[/IMG][/URL] [URL="javascript:void(0);"][IMG]http://image.haber7.com/v3/images/social_delicious.png[/IMG][/URL]
[URL="http://www.haber7.com/uye-islem.php?cmd=favmanage&action=add&id=463977"]Favorilerine Ekle[/URL]
Mısır'da bir kadın gazeteci, “Kadınlara da çok eşlilik hakkı verilsin” mesajı veren bir makale yazınca tepki çekti. Din adamları makalenin kışkırtıcı, talebin ise İslama aykırı olduğunu açıklarken, bir milletvekili de gazeteciye dava açtı.
[FONT=Arial]Mısır’ın “El Masri El Yavm” adlı gazetesinde Suudi Arabistanlı kadın gazeteci Nadine El Bedair imzasıyla yayımlanan bir makale, ortalığı karıştırdı. Din adamları ve politikacılar, İslamda erkekler için çok eşliliğe izin verilirken, bunun kadınlar için de neden bir hak olmadığını sorgulayan Nadine El Bedair’i topa tuttular. Hatta parlamentoda gazete ve gazeteci hakkında dava açılması için önerge verildi. Din adamları makalede verilen mesajın İslama aykırı ve kışkırtıcı olduğunu ileri sürdü.[/FONT]
[FONT=Arial]Nadine El Bedair, El Masri El Yavm’da yayımlanan yazısında, erkekler için uygun görülen poligaminin her iki cins için de geçerli olmasını yani kadınlara da birden fazla erkekle evlenme hakkı tanınmasını istedi. Bu olmadığı takdirde evliliğin yeniden tanımlanmasını talep eden kadın gazeteci, erkeklerin sadece eşlerinden sıkılmalarını gerekçe göstererek yeni bir eş almasına izin verilmemesi gerektiğini savundu. [/FONT]
[FONT=Arial][COLOR=#ff0000][B]‘Günahkârlığa teşvik ediyor[/B][/COLOR][/FONT]
[FONT=Arial]Beklendiği gibi makale kısa sürede büyük tartışma yarattı ve Mısır’daki önde gelen İslam otoritelerinin şimşeklerini üzerine çekti. Otoritelerden biri, kadın gazetecinin İslami geleneklere saldırmaya hakkının olmadığını belirterek bunun durdurulmasını istedi.[/FONT]
[FONT=Arial]Harekete geçen Mısırlı bir milletvekili ise günahkârlığı tevşik ettiği gerekçesiyle gazeteye karşı dava açtı. Bazı din adamları da erkeklerin birden fazla eşle evlenmesinin sosyal bir amacının olduğunu, böylelikle dul, boşanmış ve bekâr kadınların bir partner bulabildiğini söylediler.[/FONT]
[FONT=Arial]Ancak din adamlarından biri, makalede kadınların birden fazla erkekle evlenmesinin önerilmediğini, bazı kadınların eşleri tarafından ne denli kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin bir uyarı yapıldığını belirtti.[/FONT]
Şeffaf devlet diye buna derim ben...
Polisler, gördükleri yerde yakalamak üzere parti binasına gelmişti ki, DTP’liler yoktu... DTP’liler duydu ki, görüldükleri yerde yakalanmaları gerekiyor, koşarak partiye geldiler, ki, DTP’lilerin koşarak geldiğini duyan polisler, koşarak gitmişti.
*
Sabahat Tuncel’in görüldüğü yerde yakalanacağı haberini veren Star Haber, şak, Sırrı Sakık’la canlı yayın bağlantısı yaptı... Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’le kahve içtiklerini söyleyen Sırrı Sakık, “Valla biz buradayız, bekleriz, gelen giden yok” dedi.
*
Emine Ayna’nın görüldüğü yerde yakalanacağı haberini duyuran Show
Haber, aynı anda alt yazı geçiyordu ki, Emine Ayna canlı yayına çıkacaktı, azz sonra... Nitekim, Emine Ayna’nın görüldüğü yerde yakalanacağını duyuran haber
biter bitmez, Emine Ayna parti binasının önünden canlı yayına çıktı, böyle rezalet görmediğini anlattı.
*
Ki, o sırada, görüldüğü yerde yakalanacağı duyurulan Selahattin Demirtaş, Kanal D’de canlı yayındaydı... Hukukçu olarak hukuk adına utandığını söyledi.
*
Görüldükleri yerde yakalanmak üzere aranan DTP’liler, baktılar ki, tek tek görülemiyorlar, çıkıp topluca TBMM’ye geldiler iyi mi... Hatta, adalete yardımcı olmak maksadıyla, yanlarında kelepçe bile getirdiler! E sağa bak DTP’li, sola bak DTP’li, gördükleri yerde yakalayacak olan polisler n’aapsınlar, kafalarını havaya çevirip, TBMM’nin tavanına asılan toplara bakmaya başladılar... Ki, yasaları yapan milletvekillerimizi temsil ediyormuş o toplar.
*
- Dokunsak...
- Bize de dokunurlar.
- Görünülmezlik verelim.
- Ha yaşa be!
- Şeffaflığın gereği zaten.
*
Sırf bu ucubeliği ortaya koydukları için
bile tebrik etmek gerekiyor DTP’lileri.
*
2009 bitti, 2010.
Karargâhtaki arama iki senedir devam ediyor bu arada... Ki, yakalasınlar.
Otomobili olanların en çok sorduğu soru
[url]http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13403748.asp?yazarid=82[/url]
8 MERMİ NEDEN SÜRAT KARGO'YLA GÖNDERİLDİ
[IMG]http://www.odatv.com/images/2010_01/2010_01_07/-8-mermi-neden-surat-kargoyla-gonderildi--0701101200_l.jpg[/IMG]
07.01.2010 02:04
Karakter boyutu : [URL="javascript:ts('body',-1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_02.gif[/IMG][/URL] [URL="javascript:ts('body',1)"][IMG]http://www.odatv.com/tplimages/font_04.gif[/IMG][/URL]
Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nda arama yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakim [B]Kadir Kayan [/B]ve soruşturmayı yürüten savcı [B]Mustafa Bilgili[/B]’ye 8’er adet mermi gönderildi. Mermilerin olduğu paket [B]Sürat Kargo[/B] firmasına sahte bir adres ve isim gösterilerek verilmişti. Bu nedenle paketi veren kişiye henüz ulaşılamadı. Olayda Kadir Kayan’a dönük bir tehdit olduğu iddiası ortaya atılırken, kimi yorumcular da böyle bir gönderinin komplo olduğu üzerinde duruyor.
[B]Peki hakim Kadir Kayan’a bu mermileri gönderenler neden Sürat Kargo’yu tercih etti?
Neden posta ile göndermedi?
Ya da başka bir kargo şirketini tercih etmedi?[/B]
[B]Sürat Kargo daha önce de gündeme gelmişti
[/B]Sürat Kargo’nun adı son dönemde [B]Fethullah Gülen Cemaati [/B]ile beraber anılıyor.
Okullarda ücretsiz olarak verilen ders kitaplarının dağıtılması ve okulların evraklarının taşınması işinin Sürat Kargo’ya verilmesi meclisin gündemine gelmişti. CHP Antalya Milletvekili Osman Özcan, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e konu üzerine soru önergesi vermişti. Özcan soru önergesinde: “Halk Eğitim Müdürlükleri'ne gönderilen bir genelge ile Açık Liseler'e yapılan başvuruların Sürat Kargo ile yapılması istenildi mi? Sürat Kargo ile Zaman Gazetesi arasında bir bağlantı var mıdır? Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Sürat Kargo'ya 2005'ten bu yana ne kadar ödeme yaptı?” diye sordu.
Sürat Kargo’nun kurumsal tanıtımları Zaman Gazetesi’nde geniş yer buluyor.
[B]Referanslar ve cemaat
[/B]Sürat Kargo’nun ''http://www.suratkargo.com.tr'' adresli internet sitesinde referansları ise dikkat çekiyor.
Bu referanslar arasında cemaate yakınlığıyla bilinen [B]Zaman gazetesi [/B](Feza Gazetecilik A.Ş), [B]Bank Asya, Samanyolu Televizyonu Pazarlama [/B](Dünya Pazarlama), [B]Samanyolu TV, NT Kitap Kırtasiye, Kanal 7, Yimpaş Holding, Deniz Feneri Derneği [/B]gibi kuruluşlar bulunuyor.
Hakim ve savcıya gönderilen 8 merminin postalandığı şirket, ilişkileri ile dikkat çekiyor.
[B]Odatv.com[/B]
Odatv mi, odatv gördüm mü tüylerim tiken tiken oluyor :::
[quote=enorton;181714]Odatv mi, odatv gördüm mü tüylerim tiken tiken oluyor :::[/quote]
hatırladımüüü
[QUOTE=Astatin;181715]hatırladımüüü[/QUOTE]
Buarada o malum haber de başta olmak üzere bir çok haberde taraflı yayın yapıyorlar... Eskiden tarafsız olduklarını düşünürdüm ama özellikle cüneyt özdemir ayrıldıktan sonra tamamen taraf oldular... Aylardır hiç girip bakmadım sitelerine ve altında onların imzası olan haberlere de mesafe ile yaklaşıyorum artık...
[quote=enorton;181721]Buarada o malum haber de başta olmak üzere bir çok haberde taraflı yayın yapıyorlar... Eskiden tarafsız olduklarını düşünürdüm ama özellikle cüneyt özdemir ayrıldıktan sonra tamamen taraf oldular... Aylardır hiç girip bakmadım sitelerine ve altında onların imzası olan haberlere de mesafe ile yaklaşıyorum artık...[/quote]
hangi siteden olursa olsun, ben aşırı yandaş yada öbür tarafdaş olan haberleri yapıştırmıyorum zaten...bu haberdeki "haber" enteresan geldiği için yapıştırdım
Bakın aramızda çatışma yok pozu
[IMG]http://www.ensonhaber.com/images/other/1.20100107134020..jpg[/IMG]
[url]http://www.ensonhaber.com/gundem/248510/bakin-aramizda-catisma-yok-pozu.html[/url]
Burada benim ufkumu açan insanlardan birisi olan sn İsmail Kazdal'ın bazı görüşlerini paylaşmak istiyorum... Kendisi bence siyaseten miyoptur ama ilmi açıdan ise Türkiye'deki ender kişilerden biridir... Konuları tartışmak serbest, herkes fikrini yazabilir... Sataşmak ve hakaret etmek yasak tabiki :)
Soru : Kur’an çelişkiler kitabıdır
Çelişkilerle dolu bir kitabınız var. Hâlâ Kur’an Kur’an diyorsunuz. Hem “dinde zorlama yok diyor” Kitabınız, hem de “ya müslüman olursunuz ya da ölürsünüz” diyor. Daha onlarca çelişki sayarım. Siz hiç mi düşünmezsiniz? Hiç mi utanmazsınız?
Cevap:
Kuran’da zorlama vardır diyenler hak ve adalet haini yalancılardır. Kuran, baştan sona kadar bireyin kişiliğinin kutsallığını anlatır. Başkalarının haklarını çiğnemedikçe Bireyin özel hayatını garanti altına alır. Hiç bir kimsenin veya kurumun bireyin özel hayatına müdahalesine izin vermez.
Sorunda ifade ettiğin ya müslüman ol ya da öl kipinde tek bir ayet yoktur Kuran’da. Müslümana kendi dinini kafirlere ve hak adalet düşmanlarına karşı her çareye baş vurarak korumasını tavsiye eden ayetler pek çoktur Kuran’da. Sadece nefsi müdafa bağlamında savaşma hakkı vardır müslüman için. Hakka ve adalete engel olan otoretelere karşı savaşmayı da meşru sayar Kuran.
Demokrasi dinini yaymak için Batı dünyasının, dünyanın orasını burasını işgal etmesi gibi bir savaş yapamaz İslam toplumları. Sadece otoritelerin vicdanlara yaptığı baskıları kaldırmak için izin verir savaşa İslam. Vicdanlara yapılan baskıları kaldırıp, “Şimdi istediğin hukuku seç” demek için savaşır müslüman.
O kadar ki, Allah kendi Resulüne;[B]”Sen kimsenin bekçisi değilsin, sadece hakkı tebliğ eden bir uyarıcısın” [/B]diyerek, bütün zorlamalara çizgi çekmiştir.
Ama kalplerinde mühür olan kafirler bunları göremez.
[B]Soru:[/B] Kuran’da içkiyle ilgili geçen ayetlerin Türkçe meallerini yazabilir misiniz? Teşekkürler
[B]
Cevap:[/B] "Sana içki ve kumarın hükmünü soruyorlar. Onlara, "İkisinde de büyük günahlar vardır. İnsanlara bazı faydaları olsa da, zararları kat kat fazladır" cevabını ver. Yine sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. Onlara, "İhtiyaçlarınızdan arta kalanı" diyerek karşılık ver. Üzerinde düşünesiniz diye, Allah, âyetlerini hem dünya hakkında, hem de ahiret hakkında işte böylece açıklıyor."[B](Bakara:219) [/B]
"Ey haramdan kaçmaya söz vermiş olan müminler! İçki, kumar, anıtlar ve şans oyunlarının bütün çeşitleri şeytanların yapacağı pis işlerdendir. Onlardan uzak durun ki kurtuluşa erebilesiniz. Şeytan içki ve kumarla aranıza kin ve düşmanlık sokmak, birlikte Allah'ın selâmet dini olan islâmı temsil edip, insanları kurtuluşa çağırmanızı menetmek ister. Artık o şeytanın işlerinden uzak durmaya söz veriyorsunuz, öyle değil mi? Şeytanları değil, Allah'ı dinleyin, Resûlü dinleyin ve de sakının. Eğer Allah'a ve Resûlüne itibar etmezseniz, Resûlümüze düşen görevin sadece bir tebliğden ibaret olduğunu, bunu yaptıktan sonra sorumluluktan kurtulduğunu bilin."[B](Maide:90/92) [/B]
İçki ile doğrudan ilgili ayetler yukarıdadır. Cehennem içkilerinin de, haram edilmiş içkilerden oluşacağını bildiren ayetler vardır. Demek ki, içki cehennem mamullerindendir. Selam ve sevgiler. İ.K. 10/8/2006
Hemen şu uyarıyı ve hatırlatmayı yapayım;
[B]En doğrusunu yalnızca Allah bilir..[/B]. Burada tartışacaklardan isteğim şudur ki, kendi görüşlerine dayanak olarak verdikleri ayetlerin isim ve numaralarını da versinler... Hatırladığım kadarıyla bir ayette şöyle deniyordu ki gibi cümleler olmasın :)
Mümtazer...
[url]http://www.ensonhaber.com/medya/248656/canli-yayinda-komutan-acik-acik-tehdit-etti-izle.html[/url]
4 maddede MHP neden iktidar olamıyor
[url]http://www.ensonhaber.com/politika/248688/4-maddede-mhp-neden-iktidar-olamiyor.html[/url]
Taraf'ın kahreden Reşadiye iddiası
[url]http://www.ensonhaber.com/gundem/248700/tarafin-kahreden-resadiye-iddiasi.html[/url]
7 askeri MOSSAD şehit etti iddiası
[url]http://www.gazeteciler.com/7-askeri-mossad-sehit-etti-iddiasi-news11047.html[/url]
Ciddi meseleler yazıyoruz bir Allahın kulu yorum yapmıyo, geyiğine anket açıyoruz oy patlaması var, birisi gelir şirine resmi koyar teşekkür patlaması yaşanır... Sonra da forumda geyik yapılmasın denir :)
[b]erdogan: (mıllı bırlık ve kardeslık projesı) bu proje, bu surec akp'nın degıldır bu proje, bu surec devletındır [/b]
ak partı genel baskanı ve basbakan recep
tayyıp erdogan, ''(mıllı bırlık ve kardeslık projesı) bu proje, bu surec ak
partı'nın degıldır. Bu proje, bu surec devletındır. Muhatabı kım? Muhatabı
mıllet'' dedı.
Erdogan, partısının genel merkez kadın kolları ar-ge baskanlıgı
koordınatorlugunde yurutulecek egıtım programı'nın acılısında yaptıgı konusmada,
mıllı bırlık ve kardeslık projesının ve demokratık acılım surecının baslıkları
bulundugunu ıfade ettı. Oncelıklı sorunun terorle mucadele olduguna ısaret eden
basbakan erdogan, sunları kaydettı:
''bundan asla tavızımız olamaz. Bununla mucadeleyı sonuna kadar
surdurecegız. Buradan tavız yok. Tum guvenlık guclerımız, askerıyle, polısıyle
buna devam edecegız. Bunun yanında etnık unsurların sorunları var. Burada turk'u,
kurt'u, laz'ı, cerkez'ı, abhaza'sı, gurcu'su, roman'ı hepsının sorunları var. Bu
sorunları masaya yatırdık ve bunlar uzerınde calısmalar devam edıyor ve bunlara
da cozumler getırecegız ama bunlar bugun baslamadı. Bakın bız partımızı kurarken
programımızın ıcerısınde bunların hepsını acıkca ortaya koyduk. Olayı bır yere
ındırgemek yanlıs olur. Bu ulkede tum etnık unsurların sorunları var ve bunlara
egılıyoruz. Benım turk kardesımın, kurt kardesımın sorunları var, gurcu'sunun,
cerkez'ının, pomak'ının, bunun yanında roman kardesımın hepsının sorunları var ve
bu sorunları hep bırlıkte cozecegız. Bunları mınımıze edecegız.''
-''alevı, sunnı vatandaslarımın sorunları var''-
basbakan erdogan, ınanc gruplarının, farklı mezheplerın de sorunları
bulundugunu belırterek, soyle devam ettı:
''ulkemde kahır ekserıyetıyle musluman var ama az da olsa hrıstıyan'ı
var, musevı'sı var. Bunların da sorunları bızım sorunlarımız. Bu sorunları da
mınımıze etmek, hatta yok etmenın gayretı ıcerısınde olacagız. Alevı, sunnı
vatandaslarımın sorunları var. Bunları da cozmenın gayretı ıcerısınde olacagız.
Sımdı alevı vatandaslarım bagırıyor. Tamam, senın sorunun var ama senın
kardesının de sorunu var. Hepsının sorunu var. Bunların hepsının uzerıne gıdıp,
bunları mınımıze etmenın gayretı ıcerısınde olacagız. Bakın su anda alevı
calıstayları yapılıyor ve artık fınale gelındı. ınsallah yanılmıyorsam bu ay sonu
ıtıbarıyla fınalı yapılacak ve bu fınalle bırlıkte de ortaya cıkacak tablo
karsısında atılması gereklı olan adımları hemen atacagız. Kısa vadede
genelgelerle, orta vadede yasalarla, uzun vadede anayasa degısıklıklerıyle bu
adımları atacagız.
Efendım chp buna katılmıyor, mhp katılmıyor. Katılmazsa katılmaz canım.
Bız mılletımızle beraber bunu cozecegız. Bu proje, bu surec ak partı'nın
degıldır. Bu proje, bu surec devletındır. Muhatabı kım? Muhatabı mıllet. Bunu
boyle anlatacaksınız. Bız bunu cozmek ıcın varız. Bu bolgesel bır sorun degıldır.
Lokal, mevzı sorun da degıldır. Kımse bu olayı yatıp kalkıp sadece benım kurt
kokenlı vatandaslarımın sorunu olarak ıfade etmesın. Bu surec sadece benım kurt
kokenlı vatandaslarıma aıt degıldır. Turkıye'de yasayan 72 mılyon vatandasımın
sorunları var. 780 bın kılometre karenın sorunları var. Bız, hepsının basta
kardes olmasını ıstıyoruz.''
mıllı bırlık, beraberlık ıcerısınde gelecege yurumek ıstedıklerını ıfade
eden basbakan erdogan, sunları kaydettı:
''(efendım, boyle bır sey mı vardı?) dıyor. Nerede yasıyorsun sen ya?
Yoktu da nıye bunları konusuyoruz? Ey sayın baykal, yoktu da nıye bayraga sarılı
tabutlar gelıyor? Bır sey var demek kı bır yerde. Bır sıkıntı var. Nıcın benım
askerım daglarda? Nıcın bızım askerımız kandıl daglarını vuruyor neden? Bır sey
var, nasıl yok dersın? Bu adımları atıyoruz, atacagız. Hangımız etnık kokenımızı,
dılımızı, dınımızı, mezhebımızı, soruyorum dogmadan once sectık? Boyle bır yetkı
var mı? Kımın kıme ustunlugu olabılır? Boyle bır sey bızım medenıyetımızde,
kulturumuzde var mı? Bızım ınanclarımızda var mı? Her dogan dogarken farklı bır
ırk, farklı bır kabıle halınde dogar. Zaten zengınlık orada. Oyle degıl mı?
Doganların hepsı aynı etnık unsurun mensubu olarak dogmaz. Bunu goremeyecek kadar
zavallı olanlar var ama ogrenecekler. Bunu en ıyı anlayacak olanlar annelerdır.
Bunu en ıyı kavrayacak olan hanımefendıler, sızlersınız. Onun ıcın surece el
koymanızı ıstıyorum. Onun ıcın surecı omuzlarınızda, yuregınızde tasımanızı
ıstıyorum.''
erdogan, toplantıya katılan kadın kolları uyelerınden, ıllerıne
donduklerınde her bır anneye ulasmalarını ıstedı. Ekonomık sorunların bulunduguna
ısaret eden basbakan erdogan, konusmasını surdurdu:
''calısacagız, bunları da cozecegız. ıssızlık sorunu var ama ıssızlık
sorunu bızımle baslamadı kı. Bız goreve geldıgımızde neydı ıssızlık sorunu?
10,7'ydı. Sımdı de 13,4. Nıye? Kuresel krız vurdu. Su anda amerıka'da ıssızlık
oranı, tarıhınde gormedıgı bır sekılde yukseldı. ıspanya'da yuzde 19'a vardı.
Yunanıstan yanı basımızda, aynı sekılde. Fransa aynı sekılde. ıngıltere aynı
sekılde. Hepsınde yukselısler var. Hıcbır yerde yok da sadece bızde var. Yok
boyle bır sey. Japonya aynı sekılde boyle bır surecın ıcerısınde. Muhalefet baska
bır sey bulamadıgı ıcın buradan yuklenmek ıstıyor ama bız elımızden gelen butun
gayretı ortaya koyuyoruz. ıste acıkladık, bırcok destegı verıyoruz, vermeye devam
edecegız.''
-''tahrıklere kulak asmasınlar''-
basbakan erdogan, kadın kolları uyelerıne, her bır anne adayına, her bır
kadına, her bır aıleye ulasmalarını ısteyerek, soyle konustu:
''kendılerını baska annelerın yerıne koysunlar. Kendılerını o agıtları
yakan, o acıları tasıyan annelerın yerıne koysunlar. Onlara ne kadar samımı
oldugumuzu anlatın. Onlara, amacımızın annelerın gozyaslarını dındırmek oldugunu
anlatın. Onlara anlamsız catısmaları, anlamsız kavgaları, cekısmelerı sona
erdırmek ıstedıgımızı anlatın. Gayet halıs bır nıyetle, samımı bır nıyetle yola
cıktıgımızı anlatın. Tahrıklere kulak asmasınlar. Provokasyonlara gelmesınler.
Cozum ıstemeyenlerın kurdugu tuzaklara dusmesınler. Teroru de sehıtlerımızı de
ıstısmar ederek sıyaset yapanlara dıkkat kesılsınler. Surada, dun, evvelsı gun
941 unıversıte mezunu evladımızı yurt dısına gonderme torenı yaptık. Master ve
doktora egıtımı alacaklar. Dunyanın degısık ulkelerınde, tamamen devlet bursuyla.
Bılıyorsunuz, hedefımız 5 yılda 5 bın ogrencı. Torenı mıllı egıtım bakanlıgı sura
salonu'nda yaptık.''
basbakan erdogan, mıllı egıtım bakanlıgı sura salonu'nun duvarlarında
bazı sloganların bulundugunu anımsatarak, sunları kaydettı:
''bunları gordum. Bu tamamen ırkcı, tamamen bolucu sloganlar. Ne demek
ıstedıgımı anlıyorsunuz. Sahıplerıne ıthaf olunur. Bız neyın gayretı
ıcerısındeyız, onlar neyın gayretı ıcerısındeler. Bunlar artık ta 80'lı yılların
oncesınde kaldı. Hala bunlar oradalar. Bu duvarlara yazacagınız bu sloganlarla
bır yerlere varamazsınız, varamayacaksınız da. Bu sloganlarda barıs yok,
kardeslık yok, dayanısma yok. Bız ıse barısa, kardeslıge cagırıyoruz. Ben chp
tabanına da mhp tabanına da seslenıyorum: Sızler de seslenın. Bız o tabanda olan
vatandaslarımızı da kardeslerımız olarak bılıyor ve sevıyoruz. Cunku bız
yaradılanı yaradandan oturu sevmek anlayısıyla sevıyoruz.''
-aa-
[QUOTE=Kennym;182797]yanlıs anlasılmasın hukumetı fılan savunmuyorum ama bunlar olması gereken seylerdı.. yıllardır devlet baba devlet baba dıyerek bır sonrakı nesılı zan altında bırakıp gelecegıne ıopotek konulmasıyla bu hale geldık.. sırtını devlete yaslayan yatmaya alıstıgı ıcın bu halde degılmıyız ? ıcerı gıern goturebıldıgını goturmekten baska bıseyle ugrasmadıgı ıcın bu halde degılmıyız..
ıtfayecıler aglar tabı , eczacılar aglar , emeklıler aglar , tekel ıscısı aglar.. ama ben daha cok aglıyorum , hıcbı karsılgıı olamdan bu kısılerın ceremesını ben cekıyorum..
bugun tekel ıscısı dedıgınız kısı benden cok ucret alıyodur.. ama maasını benım kazandıgım tutarın 3 te bırıyle alıyor.. hey yavrum vay ne guzel dunya..[/QUOTE]
Kazanılmış hakkını kim kaybetse ağlar :) Şimdi kapıda duran bekçiye asgari ücret versen sesi çıkmaz ama önce 5000 lira maaş verip daha sonra maaşını 2500 e indirdin mi adam kendini kapıya zincirler :) Bu heryerde böyledir... Hukukta da mesela kazanılmış hak geri alınmaz diye bir kaide vardır... Mesela üniversitede hoca bir sorunun doğru cevabı a seçeneği iken yanlışlıkla b seçeneği olarak değerlendirmiş... Bir çok kişi o soru yüzünden eksik not altı bir çoğu da yüksek aldı... Sonra ne oldu biliyor musun ikisi de doğru sayıldı, sırf geçti denen adamlar kalmasın diye... :)
Şimdi burada itfaiyecileri ayrı tutmak lazım, çünkü onlar yan gelip yatanlardan değil... Sözleşmeli personel... Ve bu sene istanbul belediyesinin itfaiye ihalesi nedense Deniz feneri derneği davasından sanık durumda bulunan Kanal 7 nin patronuna veriliyor ve o da aslında hiç itfaiye eğitimi almamış kişileri bu göreve getiriyor... Diğerleri işsiz kalıyor...
[B]Güncel tartışma :) Faiz haram mıdır? Ama önce şunlara cevap vermek gerekir?[/B]
Faiz nedir?
Riba nedir?
Enflasyon nedir?
Vadeli satış nedir?
Vade farkı nedir?
Kar payı nedir?
Tefecilik nedir?